49. Bölüm

1K 30 7
                                    

Daha amcam bile bizi onaylamamışken, ne cevap verecektim ki ? Ne diyeceğimi bilmiyordum ama kalbimin onu deli gibi istediği kesindi.

Vereceğim cevabı büyük bir umutla bekliyordu. O da görüyordu belli ki kalbimi. Ama Amcam bizi kabul etmeden nasıl teklifini kabul ederdim. Geçen 5 dakikanın ardın, hala aynı pozisyonda öylece gözlerimin içine bakıyordu.

Geldiğimden beri kurumayan gözyaşlarımı tekrar silip, sonunda sessizliğimi bozdum.

" Meriç... ben.." ne diyeceğimi neden bilmiyordum ben. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama, bir anda kalkarak elinde ki kutuyu kapattı. Kafasını yavaş yavaş kaldırıp yeniden gözlerimin içine bakarak elini yüzüme getirip bir türlü kurumayan gözyaşlarımı silmeye başladı.

" ağlama.. hiç bir şey canımı, senin üzülmen kadar yakmıyor"

" ben ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum.." dedim. Duyduklarından sonra buruk bir gülümseme belirdi yüzünde, o gülümserken ben konuşmaya devam ettim. " sadece çok ani oldu.. ben.." devam edemeden araya girmişti.

" bana hala güvenmiyorsun.." deyip elini yüzümden indirerek benden uzaklaşmaya başladı. Benden uzaklaşınca ruhum üşümeye başlamıştı sanki, bir kaç dakika önce durduğu yere gidip bana arkasını döndü.

Geldiğimden beri yerimden bir adım kımıldamayan ben, yerimde hareketlenerek ona doğru yürümeye başladım. Yanına geldikten sonra aynı onun gibi durarak karanlık bahçeyi izlemeye başladık.

"sana güveniyorum...hatta hiç kimseye güvenmediğim kadar güveniyorum."

" Güvendiğin için her şeyi anlatıyorsun bana zaten değil mi ?" dedi iğneleyici bir sesle, ben onun yüzüne bakmaya başlamışken, o karşıdan bir an olsun kafasını çevirmedi. Keskin yüz ifadesi ile ne kadar sinirli olduğu belli oluyordu.

" ne yani.. yine eski konularımı mı konuşacağız?" her şey için beni suçlaması beni sinirlendiriyordu. Yavaş yavaş bana doğru dönerek, çatık kaşlarını ile bana bakmaya başladı. " konuşmak?.. biz seninle ne zaman bir konu hakkında konuştuk ki, ya da sen ne zaman gelip bana bir derdini anlattın?" sesinin sertliği beni kırmaya başlıyordu.

" seni öldürmek için gelen bu kızı dinleyecek miydin?" neden sesim titriyordu benim ? Kastığı yüzü ile bana biraz daha yaklaşıp " seni sevdiği için ölüme bile razı olan bu adama güvenemez miydin?"

Keskin bakışlarından bir kaç adım uzaklaşıp ellerimi iki yana açtım. " Bunun güvenle alakası yok.. anlamıyor musun" sesim istemsiz yükselmişti.

Sadece gözlerime bakıyordu. " mecbur kaldım... öldürecekti Amcamı" sesim öyle acınasıydı ki, onun bile bir an olsun gözlerinin buğulandığını görür gibi oldum. Göz yaşlarım yeniden baş gösterirken, tek kelime dahi etmeden öylece bakıyordum ona.

" Mecbur değildin.. hem de hiç bir şeye... yanında ben vardım, ben.. " konuştukça ses tonu da yükseliyordu. Böyle giderse biz yine kavga edecektik. Daha fazla orada kalmamak için yerimde hareketlendim. " benim gitsem daha iyi olacak.. " deyip yüzüne bile bakmadan onu arkamda bırakarak çıkışa doğru yürümeye başladım.

Kapıdan çıkmadan, belimden tutulup çekilmem ile sert bir bedene yapışmam bir oldu. Huzur veren kokusu burnuma dolmaya başlamıştı. Kafasını saçlarıma gömerek derin bir nefes aldı.

Yavaş yavaş kafasını saçlarıma sürerek, kulağıma doğru yaklaştı.

" bana arkanı dönme.. eğer dönersen ben yaşayamam Azra "dedi, ses tonu beni sarhoş edecek kadar etkiliydi. Bana dokundukça gözlerim istemsiz kapanıp açılırken, nefesim de bana yetmez olmuştu.

AŞKIN İNTİKAM HALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin