Olanları gözyaşları ile izliyordum. Kendimi toparlamaya çalışarak, koşup yanına geldim.İki elini yüzüne koyarak" Meriç... Meriç nolur aç gözlerini" ağlayışım, diğer adamları eğlendiriyordu. İğneyi batıran kişiye nefretle baktım "ne vardı onun içinde?".
Gülmesini devam ettirip yanıma gelerek kolumu tuttu. Hızlı çekişi ile ayağa kalmıştım. Bu kadar güçlü olmasın ondan kurtulmama engel oluyordu.
Kolumdan tutmaya devam ederek beni dışarı çıkarmaya başladı. Arkasında diğer adamlara Meriçi de almalarını söyledi.
Kapıya çıktığımızda, bir çok adamın yerde cansız yattığını gördüm. Sadece Ahmeti göremiyordum. Yaşlı gözlerle onu bulmaya çalırken, kolumu sıkı tutan adam yüzünden çok fazla bakamadım.
Beni sürükleyerek arabaya bindirdi. Kendisi de binince kapıyı gürültü ile kapattı. İğrenç bakışları üzerimdeyken rahat edemiyordum. Bakışlarımı ondan çekip, camdan bakarken sürükleyerek getirilen Meriçi gördüm.
Oturduğum yerden bir kaç adım atıp camın önüne geldim. Nasıl da cansız duruyordu. Durmayan gözyaşlarım ile götürülüşünü izledim.
" Merak etme... sizi çok ayrı bırakmayacağız" iğrenç adamın sözleri ile bakışlarım onu bulmuştu. " kimsiniz siz... niye bizi kaçırıyorsunuz?" .
Her kelimem onu keyiflendiriyor gibiydi. Kol dirseklerini dizlerine koyarak kafasını bana doğru uzattı. " gidince göreceksin zaten... süprizi bozmak istemem". Neler oluyor burada.. delirmek üzereyim.
Yine bakışlarından rahatsız olduğumdan kafamı cama doğru çevirip karanlık yolu izledim. Kısa bir süre sonra çiftlik evi gibi bir yere gelmiştik. Yine ilk beni indirdiler, kolumu tutan adama bakarak " Meriç nerede... o da gelecek mi?"
Sürekli gülen adam, çiftlik evine gelince somurtmaya başlamıştı. Daha ciddi durarak bana baktı. " ne o daha bir saat olmadı ayrılalı... hemen özledin mi?".
Bana istediğim cevabı vermemesi gözyaşlarımı arttırmıştı. Tekrar önüne dönerek, beni içeri doğru sürüklemeye başladı.
İçeri girince, oldukça lükx bir yere gelmiştik. Dışardan basit dursada gerçekten çok güzeldi. Hiç durmadan, kolumdan tutmaya devam ederek, beni merdivenlerden yukarı çıkarmaya başladı.
Yukarı çıkınca uzun bir koridordan geçip çalışma odası gibi bir yere geldik. Hala kolumu tutmaya devam ediyordu. " bırak artık kolumu... canımı yakıyorsun... hem neden buraya getirdin beni... Meriç nerde?. Bana somurtarak bakmaya devam ederek kolumu bırakıp uzatlaştı benden, onun uzaklaşması ile tanıdık bir ses duydum.
" sen onun kusuruna bakma güzellik... çok dedim nazik olun diye ama ışte" gördüğüm kişi ile ağzım bir karış açık kalmıştı. Emirr.
Gülümsemesini devam ettirip bana doğru yürümeye başladı. Onun bana doğru attığı her adımda ben bir adım geri gidiyordum. Son adımım ile duvara çarpmıştım.
Sessizce yutkunarak, yüzüne baktım " sen mi yaptın... bizi sen mi kaçırdın" sözlerim ile gülümsemesini bozdu. "Kaçırmak denmez ona aslında... misafir olarak ağırlamak istedim sizi" .
Meriçin bayıltılışı gözlerimin önüne gelince, bütün bedenim öfke dolmuştu. Bende ona doğru yürüyüp tam karşısında durdum. " misafir anlayışın.. birini bayıltıp, diğerini sürükleyerek getirmek mi?" Bana nazaran sakin bakıyordu.
" ben davet günü kendisi ile görüşmek istediğimi söyledim... ama o yine ukala tavırları ile beni reddeti... ha bir de seni kaçırmakla meşguldü tabi " son sözü ile kaşlarım çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN İNTİKAM HALİ
Romancesen... sen gerçekten hamile misin?" bir çırpıda sormuştu. Kendimi cesaretlendirmeye çalışarak konuşmaya başladım. " evet ben... bende bunu söyleyecektim... bu.." devam edemeden Meriç kolumu bırakarak benden bir adım uzaklaştı. Bu tavrı beni korkut...