16|Final

3.2K 232 264
                                    

Stray kids'i sevin STAY!

》》》》》》》》》》》》

4 yıl sonra

"Ağh! Chan hadi artık korkunun sırası değil! Suyum geldi diyorum! Ahh!"

Hana arabanın önünde zar zor ayakta bekliyordu. Derin nefesler alıyor, acıya dayanmaya çalışıyordu. Acilen hastaneye gitmesi lazımdı. Etrafta hiçbir yakının olmaması da onun şansınaydı. Chan ise arabaları ommasına rağmen yine kullanmayı reddediyordu.

"Ambulansı bekleyemez misin? Araba kullanamayacağımı biliyorsun. Hem de bugün asla olmaz! Ya bir şey olursa."

"Eğer beni hemen hastaneye götürmezsen asıl o zaman bir şeyler olacak! Suyum geldi diyorum! Yol ortasında doğum yapmamı mı bekliyorsun! Ahhh!"

Derin derin nefesler alırken acıyla büküldü Hana. Neden bu gündü ki? Haneul ya da Hyunjin yanlarındayken neden değildi?

Chan kararsızlık içinde kalırken karısının acılı çığlıklarına dayanamayıp onu arabaya bindirdi ve emniyet kemerini sıkı sıkıya takıp sürücü koltuğuna yerleşti.

Ardından arabayı hızla hastaneye çevirdi. Hana dişlerini sıkarken Chan de olabildiğince dikkatli ve hızlı olmaya çalışıyordu. Bu gün bir şey olmamalıydı. Bunu önleyecekti.

Zar sor getirdiği arabayı hastanein önünde durdurup hızla arabadan indi ve "Sedye getirin! Lütfen!"diye bağırdı ve hemen gidip Hana'nın kapısını açtı.

O sırada içeriden sedye ile hemşireler geldi ve hemen Hana'yı sedyeye yatırdılar.

İçeri ilerlerken hemşire "Doğum başlamış. Hemen doktora haber verin!"dedi.

Hana acıyla bağırırken onu doğum odasına aldılar ve Chan'i merak içinde bıraktılar.

Dakikalar geçtikçe Chan'in heyecanı ve endişesi daha çok artıyordu çünkü Hana oldukça zoelu bir doğum yapıyordu. Çığlıkları ameliyathanenin dışındaki Chan'e bile ulaşıyordu ve bu onu deli ediyordu.

Dakikalar ardından kesilen seslerle Chan endişeyle kapıya yaklaştı. Hanaya bir şey olmamıştı değil mi?
Saniyeler ardından bir bebeğin ağlama sesi kulaklarına ulaşınca kalbi titredi. Doğmuştu...

Bir süre sonra Hana bir odaya alındı ve Chan hemen onun yanına gidip onu öpücüklere boğdu. Çığlıklarıyla o da ölüp ölüp dirilmişti ve karısıyla gurur duyuyordu.

Hemşire minik bebeklerini getirdiklerinde Chan onu kucağına almaya bile kıyamadı. Yanlışlıkla bir yere çarpar diye dokunamayıp annesinin kucağındam doğru sevdi onu.

Tatlı kokusu odayı donatıyordu minik bebeğin. Anne ve babasına küçük gülücükler atıyordu. "Ne kadar güzel..."dedi Hana fısıltıyla. Chan başını sallayıp "Annesine çekmiş."dedi. Hana kocasının yüzüne bakıp gamzesinin olduğu yere bir öpücük kondurdu ve "Huyu sana benzesin ama. O da senin kadar mükemmel biri olsun."dedi.

Chan karısının saçlarını öpüp "Sana benzesin her şeyiyle."dedi.

Hana "Sende alsana kucağına."dedi.
Chan kafasını iki yana sallayıp "Yok ben almayayım. Sen de dursun. Hem sen annesisin sana daha çok ihtiyacı var. Ben heyecandan düşürürüm."dedi hafif geri çekilerek.

Hana kaşlarını çatıp "Ben annesiysem sen de babasısın. Sana da ihtiyacı var."dedi.

Chan tereddütle bakıyordu. Hana "Chan, hadi al oğlumuzu kucağına ve kokusunu içine çek."dedi.

Chan yavaşça yaklaştı ve dikkatlice minik bebeği kucağına aldı. O kadar güzel bir görüntüydü ki bu Hana sonsuza kadar bu anı izleyebilirdi. Küçük bebek minicik yumruk yaptığı elini kaldırıp Chan'in gamzesinin üzerine koyup güldüğünde Chan'in kalbi titredi.

O artık bir babaydı.

Hana "Adını ne koysak?"diye sordu.

Chan gülümseyerek bebeğine bakarken bir anda ağzından "Felix."adı çıktı.
Hana etrafa gülücükler saçan minik bebeğine ve onun gülücükleriyle gülücükler saçan sevdiği adama baktı.
Evet, oğullarının adı kesinlikle Felix olmalıydı.
Bu küçük yuvalarına yeni bir mutluluk getiridiği için adı Felix olmalıydı.

"Pekâlâ, Felix, oğlumuz..."deyip kocasının yanağına bir öpücük daha kondurup işaret parmağıyla Felix'in yanağını sevdi.

Hana kendini bu huzurlu an'a gömmek istiyordu. Her şey nasıl başlamıştı hatırlamıyordu fakat Tanrı'ya bu harika adamla kendisini tanıştırdığı için her gün dua edecekti.

Happy Ending💕


Öncelikle şunun mutluğunu paylaşayım:
İlk kez bir hikayemin sonunu getirdim.
Bunun için bir alkış alırım.

Biliyorum son bölümlere doğru bıraz sıktım. Açıkçası benim de içime sinmiyordu fakat aklıma başka bir şey de gelmiyordu. Çünkü ben bu hikayeyi yazarken sadece iki kabus gören insanın birlikte kabuslarının üzerinden gelmelerini konu alıyordum. Ve bu oldukça derin bir konu. Daha ayrıntılı yazmalıydım belki de fakat benim kelimelerim buna yetmedi. Bu yüzden özür dilerim.

Bu fikir bana Chan'in insomnia hastalığından geldi. Bilmeyenler için insomnia uyku sorunları demek. Kolayca uykuya dalamamak, uyuyamamak demek. Bem aslında bu hikayeyi Seungmin için fakrlı bir konuyla yazıyordum. Fakat o içime sinmeyince bir anda gelen fikirle uyku sorunları üzerine yazdım. Buna en uygun olan üye de bence ikinci bias'ım Chan'di. Birincisi Seungmin kuşum.

Bir önceki bölümde Hana komadayken onu öldürmeyi düşündüm. Fakat sonra Chan'in yaşayacağı büyük kalp kırıklığını yazmaya dayanamayacağımı düşünüp vazgeçtim. Bir de üsendim tabii ki çünkü diğer kurgularımı da yazmak istiyorum fakat buna bölüm atmadığım için gidip onlara yazamıyorum.

Bir ara Haneul ağzından yazarken ciddi ciddi tıkanmıştım ve bundan sonra ne yazacağım ben? Onlar sevgili olduktan sonra bir şeyler olmalı ki okunmaya devam etsin, diye düşündüm.

Bunun içinde kurguya bir kötü ya da kurguyu büyükçe etkileyecek bir olay olmalıydı. Fakat ben bunun soft kalmasını ve saçma sapan gelen karakterlerle başrollerimin kavga etmemesini istedim. O yüzden sadece bu kaza olayını attım ortaya. Bu da final yapmam için ön hazırlığım oldu.

Mutsuz son olmasın diye de böyle bitirdim. Umarım beğenmişsinizdir.

Beninle birlikte buraya kadar gekdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu benim ilk hikayem değil ama ilk fanfic'im. Bu yüzden oldukça değerli. Size çok minnettarım. Ayrıca yayınlamam konusunda bana destek veren sevgili kuzenim ve arkadaşıma da çok teşekkür ederim.

Diğer kurgularımda görüşmek üzere, hoşçakalın ve kendinize çok iyi bakın. Sizi seviyorum.💕





Just Be Happy~ Bang ChanWhere stories live. Discover now