3.Bölüm: Başkaldırı

140 25 10
                                    

" Özgür komiserim" dedi Işık. " Neye borçluyuz bu ziyaretinizi?" Özgür komiser, Işık' ın uzattığı eli sıktı.

"Uzun zamandır görüşmüyorduk, bir gelip halinizi, hatrınızı sormak istedim." Işık, samimiyetsiz bir şekilde " buyurun odama geçelim" dedi.

Komiser Özgür, Işık 'ı takip edip peşinden odasına girdi. Vedat ise Özgür komiserin peşinden içeri girmişti. Işık masayı geçip sandalyesine oturduğunda  eliyle komiser Özgür'e karşınsındaki sandalyeyi gösterdi. Vedat ise hiç beklemeden komiser Özgür' ün karşına oturdu.

Ortamda bir sessizlik olmuştu. Vedat birden atılarak " ee komiserim bu teşrifinizi neye borçluyuz? "diye sordu.

"Bir takım söylentiler var." Işık ve Vedat pür dikkat komiseri dinliyorlardı.

" Bu hastanede doğum yapan bazı kadınların ortadan kaybolduğuyla ilgili çeşitli söylentiler."

Işık kendinden emin bir şekilde " sadece söylentiler için mi buradasınız?" diye komisere çıkıştı.

Komiser konuşmaya başlayacakken Işık sözlerine devam etti. " Bütün kayıtlarımız mevcut eğer elinizde izniniz varsa inceleyebilirsiniz." Işık, komiserle göz göze geldi.

Komiser " ben sadece sizinle bunu paylaşmak istemiştim, burası ünlü bir hastane, babanız ünlü bir doktor, keza siz de öylesiniz, ileride böyle bir şey varsa eğer, ortaya çıkması hepinizin sonu olur" dedi tehdit edercesine .

Vedat sinirle kafasını sağa sola çeviriyordu. "Yani bir söylenti için buraya geldiniz ve elinizde bir belge yok , doğrumu anladım?" Komiser Özgür Işık ile göz kontağını bozmadan " bu bey kim acaba Işık Hanım? " Diye sordu. Vedat ağzının içinden "ecelin" diye mırıldandı.

"Vedat benim kardeşim, komiserim." Özgür, Vedat'a dönüp " öyle mi, ne güzel" diyerek sahte bir gülümse verdi. Işık bu durumdan sıkılırcasına "komiserim başka bir şey yoksa benim işlerim var, malum hastalarım bekler" diyerek ayağa kalktı.

Komiser Özgür de onunla birlikte ayağa kalkıp ve elini uzattı. " Tekrar görüşeceğimizi düşünüyorum Işık Hanım."

Işık komiserin elini sıkıp "her zaman beklerim " dedi. Komiser, bu sefer Vedat'a dönmüştü. "Sizinle de görüşeceğimizi düşünüyorum."

"Görüşürüz mutlaka komiserim" diyerek sert bir şekilde komiserin elini sıktı Vedat.

Komiser giderken arkasından baktı bu ikili. " Babama söylesek mi ?" dedi Vedat. Işık kinayeli şekilde güldü. " Şimdiye kadar elli kere haber gitmiştir ona, akşama sorguya çeker merak etme." Vedat ofladı. " Öf yine azar işiteceğiz, bir şey olsa da kurtulsak bu işten."

Işık, sandalyeye oturup arkasına yaslandı. Acaba komisere bu haber nasıl uçmuştu. Elinde bir belge yoksa buraya sadece göz korkutmak için gelmiş olmalıydı ki bir işe yaramamıştı açıkçası. Işık sessizce düşünceler dalmıştı.

Daha sonra hızlıca ayağa kalkarak " hadi eve gidelim de şu işi babamla konuşalım" dedi Vedat'a. Vedat bıkkın bir şekilde Işık'ı takip etti. Arabaya geçip yola koyuldular. " Bu adam peşimize birilerini takmış olmasın?" dedi Vedat.

" Ne farkeder önemli olan hastane, dışarıda beni takip etmesinde bir sakınca yok." Işık bu konuda Vedat'ın aksine rahattı.

" Aa sana bir şey olmasın tabii canım ,bana olabilir ama Vedat kim ki zaten , ben ne yapacağım işimi hastanede mi halledeceğim?" diye bağırdı Vedat.

İkili tartışmaya devam ederken eve vardılar. Ağır ağır kapıya yürürken kapı açıldı. Maria Hanım her zaman ki gibi kapıda karşılamıştı onları." Hoşgeldiniz çocuklar" dedi her zaman ki sevecenlikle. Maria Hanıma karşılık verip salona geçtiler. " Babam yok mu Maria Hanım?" diye sordu Vedat. Maria kafasını sallayarak " işleri vardı bugün gelir birazdan."

" Aç mısınız ?" Işık başını sallarken Vedat atlayıp " hemde nasıl" dedi.

"Ben hallederim Maria Hanım" diyerek Vedat'ın kolundan çekiştirip mutfağa götürdü. Işık bir şeyler hazırlarken Vedat, onu izliyordu. Yüzünde bir gülümseme belirdi.

Işık, ona dönerek ne oldu dercesine göz kırptı. " Eski günler geldi aklıma." Işık"ın ağzından bir kahkaha çıkmıştı.
" Hatırlıyor musun doğum gününde pasta artmıştı da onu çöpe atarlar diye gece yarısı yerken yakalamıştım seni?" 

"Sen de o yüzden mutfakta değil miydin sanki?"

Işık buruk bir gülümsemeyle o günlere döndü. Vedat, Işık'tan yaklaşık bir sene sonra gelmişti eve. 10 yaşlarındaydı. Geldiği gün Işık, Alihan babaya bir pasta aldırıp bugün senin yeni doğum günün diyerek kutlamışlardı. Vedat, o gün ilk kez doğum günü kutlamıştı.

Işık, bunu biliyordu çünkü yurtta doğum günleri kutlanmazdı, kimse size pasta almazdı. Işık da yaşamıştı bunları. O gece, o da pasta ziyan olup çöpe gitmesin diye mutfaktaydı. Vedat, o zamanlar çok çekingen bir çocuktu şimdikinin aksine, Işık'ı mutfakta görünce korkmuştu. Sonra iki çocuk koca pastayı bitirmişlerdi.

İkili eski günleri yad ederek gülerken Alihan baba gelmişti eve. İkili mutfaktan çıkıp yanına gittiler. " Bugün birtakım olaylar olmuş" diyerek olaya girdi Alihan baba. Işık başı dik Alihan babanın gözlerine bakarken, Vedat başını eğmişti yine. " Evet biz de bu konu hakkında konuşmak için gelmiştik baba " dedi Vedat.

" Konuşmaya gerek yok. Her şeyden haberim var. O komiser işin peşini bırakmaz. Siz de bir başınıza onunla başa çıkamazsınız.Zaten bir açığımızı arıyor uzun zamandır. O yüzden ben de bir karar aldım. " İkili pür dikkat dinliyorlardı babalarını.

"Mert, bu ayın sonunda gelecekti aslında ama bugün konuştum onunla yarın burada olacak." Işık ve Vedat birbirlerine kaçak bakışlar atarak Alihan babaya döndüler .

" Bu olayla Mert'in ne alakası var baba?" Işık, sinirli bir şekilde sormuştu çünkü aklındaki şeyler hiç iç açıcı değildi.

" Mert'in bu işte size yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Hem sen çok yoruldun Işık biraz dinlenmeye ihtiyacın var. "

Işık inanamayarak ona bakmayı sürdürdü. " Yoruldum öyle mi!!?" Işık başını sağa sola sallayarak derin derin nefes almaya başladı. "Haklısın yoruldum, sen yordun beni ,bu mükemmelliyetçiliğin, her konuda beni suçlaman, bunlar yordu beni!" diyerek sesini yükseltti.

Vedat, Işık'ın bu sözlerinden sonra boncuk boncuk terlerken, Maria Hanım da gözleri yuvalarından çıkar vaziyette Alihan baba ne diyecek diye bekliyorlardı.

Alihan baba, yerinden yavaşça kalkarak Işık'ın yanına geldi. " Benimle bu dünya üzerinde, bu ses tonuyla konuşacak yalnızca tek kişi var biliyorsun değil mi Işık?"

Alihan baba kafasını sallayarak "biliyorsun tabii , o yüzden şu an bu şekilde konuşuyorsun , o yüzden karşımda sapasağlam hayattasın ya " Alihan baba elini Işık'ın yanağında gezdirdi "o yüzden benim kızımsın ya."

Ruhum KafesteWhere stories live. Discover now