-iii. even if the sky is falling down i know that we'll be safe and sound

574 109 165
                                    

capital cities - safe and sound

capital cities - safe and sound

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

“Taehyung aynı notayı üçüncü keredir yanlış çalıyorsun aklın nerede senin?”

Derin bir nefes alıp kafamı pat diye piyanonun üzerine bıraktığımda çıkan ses annemi korkuttu.

“Burada olmadığı kesin.” diye mırıldandım.

“Kendine gelmezsen dersi bitirmek zorunda kalacağım Taehyung Kim, ciddiyetsizlikten nefret ettiğimi bilirsin.”

Annem odadan çıkıp giderken bana açıkça zihnimi toplamam için süre veriyordu. Kafamı yana çevirip Jimin'in perdesi kapalı olan penceresine baktım. Dün geceden beri aklımdan çıkmıyordu, üzgün ve yalnız görüntüsü bana işkence ederek gözümün önünde belirip duruyordu ve bu, gerçekten berbattı. Sabah iyi olup olmadığını görmek için erkenden uyanmıştım. Perdeleri sımsıkı çekilmiş olsa da kapattığı camına bakarak çoktan uyandığını ve muhtemelen antrenmanlarından birine gittiğini anlamıştım. Ona mesaj atıp nasıl olduğunu sormak istiyordum ama ne diyecektim ki? ‘Hey Jimin, çok üzgün ve yalnız gözüküyordun ninnin bütün problemleri çözdü mü merak ediyorum’ temalı bir mesajı en yakın arkadaşıma bile atamazdım bu yüzden zihnimde ona mesaj atma olasığımın üzerini çoktan çizmiştim. Kendime Jimin'in iyi olduğunu söyleyip bugün çalacağım parçaya odaklannaya çalışmıştım.

Gelin görün ki bu hiçbir işe yaramamıştı. Hâlâ Jimin'i deli gibi merak ediyordum ve bunun yüzünden zihnimdeki notalara ulaşamıyordum, merak duygum piyano çalma içgüdümün önüne bir set çekiyordu. Annem de pekala bunun farkındaydı, sadece sebebini bilmiyordu.

Kafamı piyanomun üzerinden kaldırıp önce yüzümü ovuşturdum sonra da ellerimi yanaklarıma vurdum.

“Abartıyorsun.” diye fısıldadım kendi kendime. “Sen yanlış olan hiçbir şey yapmadın.”

Sahiden de öyleydi, yanlış olan hiçbir şey yapmamıştım daha doğrusu Yoongi'yle konuşmak dışında hiçbir şey yapmamıştım ama mideme çöreklenen uğursuz his bana suçlu olduğumu söyleyip duruyorken bunu aklımda tutmak çok zordu.

Annem yeniden odaya girdi, zihnimden her şeyi silip parçayı hatasız çalmaya odaklandım. Geçen yarım saatin ardından güçlükle de olsa hata yapmamayı başarmıştım. Annem beni daha fazla zorlamamaya karar vermiş gibi ben parçayı bitirir bitirmez dersimizi sonlandırdı.

“Bugünlük bu kadar yeter Tae ama yarın okuldan sonra ek ders yapacağız, sorunun her neyse çözsen iyi olur aksi takdirde bahar festivaline katılman için gereken ön elemeyi bile geçemeyeceksin.”

Dudaklarımı büzüp piyano tuşlarına baktım. Annem haklıydı, ders saatlerimde pratik yapmadan geçirdiğim her anı boşa harcıyordum ama 18 yaşında ve hâlâ bir ergenken bazı anlarda yeterince özveriye sahip olamıyordum. Bu da öyle anlardan biriydi, bir an için her şeyi bırakıp gitmek istedim. Sanki ne kadar çabalarsam çabalayayım asla başarılı olmayacaktım ve tek çözüm bırakıp gitmekti. Girmem gereken ön eleme, konuşmam gereken insanlar ve Jimin'in bana olan bakışları zihnimde devasa birer sorun hâline gelirken beni girdiğim transtan annemin sesi çıkarttı.

we are not (just) friendsWhere stories live. Discover now