-vi. i've seen the red, i've seen the blue take all of me

588 105 137
                                    

5SOS - lover of mine

5SOS - lover of mine

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Eunha'yı Jimin'in evinde görmemin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti. Jimin bu süre içerisinde bir şeye kızgın olduğumu anlasa da ne olduğunu çözmekte zorlanmıştı, gerçi ona hak veriyordum çünkü böyle basit bir şeye bu derece sinirlenmeye hakkım yoktu. En iyi arkadaşım olması demek onun her hareketini kontrol edebileceğim anlamına gelmiyordu, sırf Eunha'dan hoşlanmadım diye onun da Eunha'dan hoşlanmaması gibi bir şeyi isteyemezdim. Yine de Jimin moralimi bozan şeyin bu olduğunu bir şekilde anlamıştı ve gecenin bir yarısı odama pat diye dalarak bana yalnızca laboratuvar partneri olduklarını ve projelerinde nasıl ilerlemeleri gerektiğini planlamak için bir araya geldiklerini söylemişti.

"Bunu bana mesaj atarak da söyleyebilirdin!" diye azarlamıştım onu. Çünkü odamdan içeriye daldığı sırada duştan yeni çıkmıştım, üzerimde yalnızca bornozum vardı ve dalgın dalgın hangi gecelik takımımı giymem gerektiğini düşünüyordum.

"Önemli bir meseleyi mesaj atarak mı anlatmalıydım yani?"

"O kadar da önemli değil." diye mırıldandığımda asıl amacım kendimi avutmaktı ama Jimin'in gözlerinden geçen ifadeyi görünce istemeden de olsa onu kırdığını fark etmiştim. "Jimin öyle demek istememiştim-"

"Haklısın," demişti ifadesiz bir yüzle. "O kadar da önemli değil. Büyüttüğüm için üzgünüm."

Sonrasında onun arkasından seslenmemi umursamayarak odasına geri dönmüştü. Bir anda nasıl bu noktaya geldiğimizi anlamlandıramayarak yatağıma çökmüş derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım.

Her şey inanılmaz saçma bir şekilde ilerliyordu, çok hem de çok saçma. Aramızdaki basit meselerle başa çıkmakta neden böylesine zorlanmaya başladığımızı anlayamıyordum, en ufak bir şey bile çığ gibi büyüyor, büyüyor ve beni altında bırakıyordu. On sekizine yeni girmiş iki ergen olduğumuzu düşününce tavan yapmış hormonlarımız ve şekillenmeye başlayan kişiliklerimiz yüzünden aramızdaki ilişkinin eskisi kadar basit olmaması normaldi. Ama ben her zaman insanların "büyümüş de küçülmüş" dediği tarzda sessiz, sakin ve ergenliğimizin en kötü döneminde bile sorunlara mantıksal çözümler arayan birisi olduğum için işlerin bu şekilde yürümesine katlanamıyordum. Neden her şey bu kadar karmaşık ve duygusal olmak zorundaydı?

O günden sonra onun antrenmanları ve benim piyano derslerim yüzünden konuşmaya pek fırsatımız olmadı ve acı olan şey ise Jimin'in de eskiden yaptığı gibi bana zaman ayırmak için titiz hesaplamalar yapmıyor oluşuydu. Benden özellikle uzak durmaya çalışiyor gibiydi ama sebebi kırılması mıydı yoksa başka bir şey miydi bilmiyordum. Bildiğim tek şey aramızda buzdan dağlar varmış gibi hissediyor olduğumdu ama bu dağları eritmek için ne yapmam gerektiğini bilmediğimden yanımdan geçip gittiği her seferde onu çaresizce izliyordum -işte, başka bir karmaşa daha.

we are not (just) friendsМесто, где живут истории. Откройте их для себя