5

127 9 6
                                    

Kahvaltı ederlerken mektuplar getirildi. Başkaları yanında Albay Brandon için de mektup vardı; -mektubu aldı, bir göz gezdirdi, yüzünün rengi değişti ve hemen odadan çıktı.

"Brandon'ın nesi var?" dedi Sir John.

Kimse bilmiyordu.

"Umarım kötü haber almamıştır," dedi Lady Middleton. "Albay Brandon'ı kahvaltı masamdan böyle aniden kaldırdığına göre olağandışı bir şey olmalı."

Beş dakika kadar sonra Albay Brandon geri döndü.

"Umarım haberler kötü değildir, Albay," dedi Mrs Jennings, Albay Brandon odaya girer girmez.

"Hiç değil hanımefendi, teşekkür ederim."

"Avignon'dan mıydı? Kızkardeşinizin durumu kötüleşti filan demiyordur umarım."

"Demiyor hanımefendi. Şehirden; sadece iş mektubu."

"Ama iş mektubuysa nasıl oldu da sizi o kadar şaşırttı? Hadi, hadi, olmuyor Albay; doğrusunu anlatın."

"Hanımefendiciğim," dedi Lady Middleton, "sözlerinize dikkat edin."

"Belki kuzeniniz Fanny'nin evlendiğini söylüyordu, ha?" dedi Mrs Jennings, kızının uyarısına aldırış etmeden.

"Hayır, inanın söylemiyordu."

"Peki o zaman kimden geldiğini biliyorum, Albay. Umarım hanımefendi afiyettedir."

"Kimi kastediyorsunuz hanımefendi?" dedi Albay Brandon, bir parça kızararak.

"Aa, kimi kastettiğimi biliyorsunuz."

"Cidden üzgünüm hanımefendi," dedi Albay Brandon, Lady Middleton'a dönerek, "bu mektubu bugün almam talihsizlik, çünkü hemen şehre gitmemi gerektiren bir işle ilgili."

"Şehre mi!" diye haykırdı Mrs Jennings. "Yılın bu vaktinde şehirde ne işiniz olabilir?"

"Böyle hoş bir gruptan ayrılmak zorunda kaldığım için," diye devam etti Albay Brandon, "üzüntüm büyük; ama asıl endişem şu ki korkarım Whitwell'e girişinizi sağlamak için benim varlığım gerekli."

Hepsine nasıl ağır bir darbe oldu!

"Ama kahyaya bir not yazsanız, Mr Brandon," dedi Marianne bir heves, "yeterli olmaz mı?"

Albay Brandon başını salladı.

"Gitmemiz lazım," dedi Sir John. -"Bu kadar hazırlandıktan sonra iptal edemeyiz. Yarına kadar şehre gidemezsin Brandon, o kadar"

"Keşke o kadar kolay olsa. Ama seyahatimi bir gün bile ertelemek elimde değil!"

"İşinizin ne olduğunu öğrenebilsek," dedi Mrs Jennings, "ertelenebilir mi bakarız."

"Seyahatinizi biz dönene kadar erteleseniz," dedi Willoughby, "altı saatten fazla gecikmezsiniz."

"Bir saat bile kaybetmeye tahammülüm yok."-

Elinor o sırada Willoughby'nin Marianne'e şöyle dediğini duydu, "Keyifli bir topluluğa dayanamayan insanlar vardır. Brandon da onlardan biri. Herhalde üşütmekten korkuyor da bu numarayı onun için uydurdu. Elli gineye bahse girerim mektubu kendisi yazdı."

"Hiç şüphem yok," diye cevapladı Marianne.

"Seni fikrini değiştirmeye ikna etmenin yolu yoktur Brandon, bilirim," dedi Sir John, "bir kez bir şeye karar vermeyegör. Mamafih, umarım bir kere daha düşünürsün. Bak, New ton'dan gelmiş iki bayan Carey, kulübeden yürüye yürüye gelmiş üç bayan Dashvvood var burada, Mr Willoughby de vaktinden iki saat önce kalkmış; amaç Whitwell'e gitmek."

Akıl ve TutkuWhere stories live. Discover now