8

120 10 11
                                    

"Çok güzel olacak," dedi Charlotte, "Parlamentoya girince! -değil mi? Nasıl da güleceğim! Mektuplarının Sayın Mebus diye yazıldığını görmek pek gülünç olacak. -Ama biliyor musunuz, benim mektuplarıma torpil geçmeyecekmiş. Olmaz diyor. Değil mi, Mr Palmer?"

Mr Palmer ona aldırmadı.

"Yazı yazmaya dayanamaz," diye devam etti"çok can sıkıcı diyor."

"Hayır;" dedi Mr Palmer, "asla öyle akıldışı bir şey demedim. Bütün dil yanlışlarını bana yamamaya çalışma."

"Alın işte; ne kadar tuhaf, görüyorsunuz. Her zaman böyle bu! Bazen yarım gün benimle konuşmadığı oluyor, sonra da böyle tuhaf bir şeyle ortaya çıkıyor -laf ola beri gele yani."

Oturma odasına dönerlerken Mr Palmer'ı çok beğenip beğenmediğini sorarak Elinor'u hayli şaşırttı.

"Elbette;" dedi Elinor, "gayet hoş birine benziyor."

"İyiBeğendiğine sevindim. Zaten beğeneceğini düşünüyordum, çünkü çok sevimlidir; Mr Palmer da seni ve kardeşlerini çok sevdi bence; Cleveland'a gelmezseniz nasıl üzülür anlatamam. -İtiraz etmenizi anlayamıyorum zaten."

Elinor tekrar daveti geri çevirmek zorunda kaldı; konuyu değiştirerek ısrarlarına bir son verdi. Aynı vilayette yaşadıklarına göre Mrs Palmer'ın Willoughby'nin genel karakteri konusunda onu kısmen tanıyan Middletonlar'ın verebileceğinden daha ayrıntılı bilgi verebilecek durumda olmasını muhtemel görüyordu ve kimden olursa olsun, delikanlının Marianne için tehlike olma ihtimalini ortadan kaldırabilecek meziyetlerinin teyidini almayı çok istiyordu. Mr Willoughby'yi Cleveland'da sık görüp görmediklerini, onu yakından tanıyıp tanımadıklarını sorarak başladı.

"A evet, şekerim; onu gayet iyi tanıyorum," diye cevapladı Mrs Palmer"Onunla bir konuşmuşluğum yoktur gerçi; ama onu her zaman şehirde görürüm. Bir seferinde o Allenham'dayken ben de nasıl olduysa Barton'da kalıyordum. Annem onu burada bir kez gördü; -ama ben Weymouth'da amcamın yanındaydım. Mamafih, onu Somersetshire'de çokça görürdük diyebilirdim, ama şanssızlık işte, köyde hiç beraber olamadık. Combe'da pek az bulunuyor sanırım: ama daha çok da kalsa sanmam ki Mr Palmer onu ziyaret etsin, çünkü muhalefette, biliyor musun, ayrıca orası çok uzak. Onu neden soruşturduğunu biliyorum; kardeşin onunla evlenecek. Feci sevindim buna, çünkü kardeşin bana komşu gelecek."

"İnanın," diye cevapladı Elinor, "siz meseleyi benden daha iyi biliyorsunuz, böyle bir evlilik beklemek için sebebiniz olduğuna göre."

"İnkar ediyormuş gibi yapma, çünkü malum, herkes bundan bahsediyor. İnan ben gelirken şehirde duydum."

"Aman Mrs Palmer!"

"Vallahi öylePazartesi sabahı Bond-street'te Albay Brandon'a rastladım, şehirden ayrılmamızdan hemen önce; o da bana doğrudan anlattı."

"Beni şaşırtıyorsunuz. Size Albay Brandon anlattı! Mutlaka yanılıyor olmalısınız. Böyle bir haberi o haberle ilgisi olamayacak birine vermek, doğru bile olsa, Albay Brandon'dan bekleyeceğim bir şey değil."

"Ama sizi temin ederim öyle oldu, hatta size nasıl olduğunu da anlatayım. Onunla rastlaşınca geri dönüp bizimle beraber yürüdü; ablamla eniştemden bahsetmeye başladık, şundan bundan derken, ona dedim ki, 'Ee Albay, duydu ğuma göre Barton kulübesine yeni bir aile gelmiş, annem haber göndermiş, çok tatlı insanlar diyor, içlerinden biri de Combe Magna'lı Mr Willoughby'yle evlenecek diyor. Doğru mu? Çünkü bilmeniz lazım, daha yeni Devonshire'de olduğunuza göre.'"

"Peki, Albay ne dedi?"

"Ha! -Pek bir şey demedi; ama doğru olduğunu biliyormuş gibi baktı, o zaman işte kesin olduğunu anladım. Çok keyifli olacak bence! Düğün ne zaman?"

Akıl ve TutkuWhere stories live. Discover now