11

74 9 13
                                    

Kahvaltı Mrs Jennings'in en sevdiği öğün olduğu için epey bir zaman sürdü; ardından yuvarlak iş masasının etrafına yerleşiyorlardı ki Marianne'e bir mektup getirildi; Marianne mektubu heyecanla uşaktan kapıp, ölü gibi rengi solarak, hemen odadan dışarı seğirtti. Bunlara bakıp mektubun Willoughby'den geldiğini adresi görmüş kadar açıkça anlayan Elinor bir anda öyle bir iç sıkıntısı hissetti ki başını kaldıracak gücü kendinde bulamadı ve tir tir titreyerek öylece oturdu, halinin Mrs Jennings'in gözünden kaçmayacağından korkarak. Gelgelelim o iyi huylu hanım sadece Marianne'in Willoughby'den mektup aldığını görmüş, bu da ona iyi bir şaka gibi gelmişti; şimdi de şakasmı yapıyor, gülerek mektubu beğenmesini temenni ediyordu. Öte yandan Elinor'un sıkıntısını göremeyecek kadar meşguldü halısı için yün ölçmekle; Marianne çıkar çıkmaz konuşmasına sakince devam etti,

"Tanrı biliyor ya hayatımda bu kadar umutsuzca aşık bir genç kız görmedim! Benim kızlarım ona kıyasla hiçbir şey değillermiş, hem zaten biraz aptaldılar; ama Miss Marianne pek etkilendi, zavallıcık. Can-ı gönülden dilerim delikanlı onu fazla bekletmez, çünkü onu böyle kederli ve küskün görmek çok acı verici. Hakikaten, ne zaman evlenecekler?"

Elinor konuşmaya hiç o andan daha isteksiz olmamıştı, ama kendini böyle bir saldırıya cevap vermeye mecbur hissetti ve gülümsemeye çalışarak şöyle dedi, "Gerçekten Madam, kızkardeşimin Willoughby'yle sözlü olduğuna inanıyor musunuz? Önce sadece şaka zannettim, ama böyle ciddi bir soru daha fazlasını ima ediyor sanki; o yüzden kendinizi daha fazla kandırmamanızı rica etmeliyim. Emin olun hiçbir şey beni evleneceklerini duymaktan daha fazla şaşırtmaz."

"Utanın, utanın, Miss Dashwood! Nasıl böyle konuşabiliyorsunuz! Karşılaştıkları andan itibaren birbirlerine deli gibi aşık olduklarını, nihayetinde evleneceklerini hepimiz bilmiyor muyuz? Devonshire'de onları her gün ve bütün gün beraber görmedim mi? Kızkardeşinizin benimle şehre düğün kıyafeti almaya geldiğini bilmiyor muyum? Hadi, hadi, olmuyor. Siz bu konuda çok kurnazsınız da başka kimsenin sezgisi yok sanıyorsunuz; ama durum hiç öyle değil, bana sorarsanız, çünkü bu kadar zamandır bütün şehirde biliniyor. Ben herkese söylüyorum valla, Charlotte da öyle."

"Gerçekten Madam," dedi Elinor gayet ciddi bir sesle, "yanılıyorsunuz. Gerçekten, meseleyi etrafa yayarak çok nezaketsiz bir şey yapıyorsunuz ve bana şimdi inanmasanız da öyle yaptığınızı göreceksiniz."

Mrs Jennings tekrar güldü, ama Elinor daha fazla konuşacak halde değildi ve Willoughby'nin ne yazdığını öğrenme sabırsızlığı içinde aceleyle odalarına gitti; kapıyı açınca Marianne'i yatağa uzanmış, acıdan neredeyse boğulmuş halde buldu, elinde bir mektup vardı, birkaç tane de etrafına dağılmıştı. Elinor yaklaştı, ama tek söz söylemeden; yatağa oturup elini tuttu, onu birkaç kere sevgiyle öptü, soma Marianne'inkinden aşağı kalmayan bir şiddetle gözyaşlarına boğuldu. Marianne konuşamıyorduysa da bu davranışın bütün sevecenliğini hissettiğini gösterdi ve ortak üzüntü içinde geçirdikleri birkaç dakikadan sonra bütün mektupları Elinor'un ellerine bıraktı; arkasından yüzünü mendiliyle örtüp çığlıklar atarcasına ağladı. Böyle bir acının, seyreden için sarsıcı olsa da, akışına bırakılması gerektiğini bilen Elinor bu aşırı ızdırap bir şekilde tükenene kadar Marianne'in başında durdu, sonra merakla Willoughby'nin mektubuna döndü, okumaya başladı:

Bond Street, Ocak

Sayın Madam,

Az önce almak şerefine eriştiğim mektubunuz için içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Dün geceki davranışımda onaylamadığınız bir şey olduğunu öğrenmek beni üzdü; sizi hangi konuda talihsizce gücendirmiş olabileceğimi anlamakta güçlük çekiyorsam da bunun tümüyle kasıtsız olduğuna sizi temin eder, affınıza sığınırım. Ailenizle Devonshire'deki eski dostluğumu minnet dolu bir zevk duymadan hatırlayamıyorum; bu dostluğun herhangi bir hatam ya da hareketlerimin yanlış anlaşılması nedeniyle bozulmayacağını umut ederim. Tüm ailenize son derece içten bir saygı duyuyorum; ama eğer hissettiğimden ya da kastettiğimden daha fazla bir inanca yol açma talihsizliğine uğramış bulunuyorsam, o saygıyı ifade etme şeklimde daha dikkatli olmadığım için kendimi kınıyorum. Kalbimin uzun zamandır başka bir yere ait olduğunu, o sözün yerine getirilmesine sadece haftalar kaldığını öğrenince daha fazlasını kastetmiş olmamın imkansız olduğunu kabul edersiniz. Beni onurlandırdığınız mektupları ve bana nazikçe lütfettiğiniz saç lülesini iade etme emrinizi büyük bir üzüntüyle yerine getiriyorum.

Akıl ve TutkuOnde as histórias ganham vida. Descobre agora