1. Bölüm

4.8K 216 46
                                    

Herkese merhaba. Uzatmadan direkt bölüme geçmek istiyorum. Umarım beklediğiniz gibi bir hikaye olur sizler için de.

Keyifli okumalar♡

Sana nasıl tasvir edebilirim ki bu hayal   kırıklığını?


Bilinmeyen Bir Kadının mektubu, Stefan Zweig

Etrafın gürültüsü ile Asya'nın başındaki ağrı daha da artsa da kalkıp burayı terk edebilecek gücü kendinde bulamıyordu. Hızlıca burnunu çekip gözünden akan yaşını makyajının bozulmasını önemsemeden elinin tersi ile sildi.

Midesi ne kadar bulansa da önündeki bilmem kaçıncı olan içeceğini de tek yudumda içip boşalan bardağın büyük bir gürültüyle elinden kayıp düşmesine izin verdi.

Kendine seslenildiğini duyuyordu. Biri sürekli 'Hanımefendi iyi misiniz?' diye soruyordu ısrarla.

İyi değildi. Hem de hiç iyi değildi. Kalbi ağrıyordu. Öyle çok ağrıyordu ki nefesi kesiliyor sanki saniyeler sonra ölecekmiş hissi veriyordu. Ama hiçbiri olmuyordu. Ne nefesi tamamen kesiliyor ne de ölüyordu.

Sadece ağlayabiliyordu. Etraftaki müziğe kendi hıçkırıkları da eşlik ediyor ama hiç kimse dönüp de 'Bu kadın neden ağlıyor?' demiyordu.

Biliyorlardı çünkü. Bir insan bara ya eğlence için gelirdi ya da unutmak istediği şeyleri unutana kadar içmek için.

Ama Asya unutamıyordu. Ne kadar içerse içsin, ismini dahi unutmuş olsa da aklında sadece tek bir kelime dönüyordu. Sadece unutmak istediği o kelime.

'Sevmiyorum.' demişti kocası, sevdiği adam. Onu sevmiyorum demişti.

Mecburen evlendim. Başka çarem yoktu demişti...

SAATLER ÖNCE

Asya arkadaşı ile vedalaşıp onu bekleyen taksiye bindi. Hemen şoföre adresi verip huzurla arkasına yaslandı.

Kocasının yanına gidecekti. Her ne kadar eşine haber vermeden iş yerine gitse de kocasını özlemişti.

Sabah uyandığında Gürbüz'ü yanında göremeyince moreli bozulsa da çok fazla üzerinde durmamıştı. Belki de kıyamayıp uyandırmamıştı karısını. Uykusunun bölünmesini istemediğinden.

Kısa süre sonra duran araç ile Asya ücreti ödeyip dışarı çıktı.

Dağılmaya başlayan okulu görünce dudaklarındaki tebessüm daha da büyüdü. Gürbüz ile bugün vakit geçirirlerdi belki...

Hızlıca öğrenciler arasından geçip okula girdi. Onu tanıyan öğretmenler selam verirken Asya da onlara tebessüm edip yanlarından geçiyordu.

Kocasını etrafta göremeyince daha çıkmadığını anlayıp hemen merdivenlere yönelerek öğretmenler odasına ilerledi.

Sonunda biten merdivenler ile geldiği odanın kapısının aralık olduğunu görünce elini kapı kulpuna atacakken duyduğu şeyler ile durmak zorunda kaldı.

"Sen şimdi diyorsun ki ben Asya'yı sevmiyorum öyle mi?"

Bu Serkan'ın sesiydi. Kendisi kocasının arkadaşı ve bu okuldaki Edebiyat öğretmeniydi.

Asya ne kadar kendi ismini duymuş olsa da başka biri olduğunu düşünüp üzerine alınmayarak bir kaç adım geri çekildi. Belki de başka biri hakkında konuşuyorlardır diye düşünürken kulaklarına dolan kocasının sesiyle ne kadar yaptığı hareket yanlış olsa da duyabilmek amacıyla kapıya yaklaştı.

LİLYUM - TAMAMLANDI -Where stories live. Discover now