10. Bölüm
Hislerim tamamen zihnimin sularına gömüldü. Münakaşaya giren düşüncelerim karman çormandı. Kendimi tam şu an, karanlık bir kuyuya atılmış gibi hissediyordum. Çokça çaresizliğin, serzenişi üzerimdeydi. Bir denizde yüzüyordum ama karaya ulaşamıyordum.
Karaya ulaşmam lazımdı.
Endişeyle Suzan'ın yanına gittim. Ezgi ve babam onu tutmuş destek oluyordu. Suzan, içtenlikle "Tanem." diyerek fısıldadı.
"Annem gitmesin. Lütfen engel olun...anne..."
Öylece durup Suzan'ın bir çare hâline baktım. Hani bazen olur ya hiçbir tepki veremezsin öylece donarsın. Bazı sözler buruk olur damağında acı bir tad bırakır, elini uzatıp koparmak istersin o hissi. Bir şeyi görmek, duymak ve hissetmek istemezsin...İşte tam o andaydım. Boğazıma sarılan iki el, yaşadığım olayın şaşkınlığı üzerimdeydi.
Toparlamak için kimseye ihtiyacım yoktu.
Toparlanmak için kimseye ihtiyacımız olmamalı.
Derin bir nefes
Her şeyin üstesinden geleceğine olan inanç
Ve
Hâlâ kendinde olman
Toparlandım.
Ezgi'ye baktım. Ezgi'nin gözlerinden güven alıp göz pınarlarımda akmayı bekleyen yaşları yüzümü acıtacak şekilde sildim. Çıplak ayaklarıma kuvvet verip var gücümle annemin arkasından koştum. Arabasına binmek üzere olan annemi görürken gecenin serinliği beni esir aldı. Titrek bir hâlde, "Anne." dedim. Sesim annemi durdurmaya yeterken var gücümle tam yanına koştum. Ayağıma ufak taşlar batarken nedense canımı yakmıyordu taşlar. Pamuk gibiydiler. Naif naif ayaklarımın altını okşuyordu.
Annemin tam karşısında durdum.
Kahverengi gözleri kıpkırmızı olmuş ve hırs doluydu. Gözlerinde öyle bir ifade vardı ki birkez daha annemin ne kadar güçlü olduğuna şahit oldum. Görüntüsü, yüzü kendinden gücünden asla ödün vermiyordu. Rüzgâr annemin saçlarını yüzüne doğru savurdu. Annem öylece hiçbir tepki vermedi. Normalde olsa sinirle saçlarını alır rüzgâra; saçlarını dağıttığı için sitem ederdi. Hafiften burnunu ucu kızardı, yüzü bembeyazdı.
Annem her zamanki gibi çok güzel görünüyordu.
Titrek bir sesle fısıldadım.
"Anne."
Yüzü gölgelendi. İç çekti. Neden bir anda kederle dolduğunu bilmiyordum. Bir şeyler onu yıpratıyordu ve babam ve annemin arasında ciddi meseleler dönüyordu. Neler olup bittiğini bilmiyor deli gibi öğrenmek istiyordum. Hiçbir şey bilmemek beni üzüyor, elimden hiçbir şeyin gelmemesi daha da üzüyordu.
Ne yapacağımı tam olarak kestiremiyordum.
"Tanem. Gelmeyeceğim. Git."
"Neden?"
Alayla karışık bir gülüş koptu dudaklarından. "Neden, güzel soru..."
"Bir süre böyle olması gerektiği için."
Annem benden gözlerini kaçırdı. Titrek bir nefes alıp iç çekti. Anlık değişen duygularını takip edemiyordum.
"Öyle bakma Tanem."

YOU ARE READING
VURGUNLAR
General FictionDudaklarını dudaklarımın arasına milimler kalacak kadar mesafe bıraktım. Ayın altında bir yıldız gibi parlayan yüzünü nefesimi üfleyip, dudaklarımı yaladım. Sağ elimi boynuna götürüp onu, kendime iyice çektim. İtiraz etmeden, bana ayak uydurdu. Sağ...