12. Bölüm

293 85 0
                                        

12. Bölüm

Askolar selâm!

Bölüm pek içime sinmedi ama yayımlıyorum. Lütfen yorum yapın içime sinsin. Hepiniz hoşça kalın!

❤️❤️🙏

Her şeye rağmen koştuğunuz hâlde bazı yarım kalmış şeyler bitmiyordu. Ebediyen devam etme arzusuyla bi' çare şekilde peşinden koşuyorduk ama nafile...el de avuçta hiçbir şey yoktu. Demem o ki insan kendini hiçbir şey için eksitmemeli ve incitmemeli.

Düşünmeden ateşe atlamıştım. Sonunu bilmiyor, bir anlık yaptıklarım yüzünden ileride pişmanlık yapacağımı hissediyor gibiydim. Bir arayış içindeydim ama bunun ne arayış olduğunu inanın hiç bilmiyordum. Arıyordum. Bir şeyler arıyordum ama bulamıyordum.

Aptal gibi hiç bitmesini istemediğim hislerle dolmuş taşmıştım. Hiç bitmesini istemediğim birinin yanındaydım. Evet bu bir deliliktir. Öfkeliydim. En çok kendime öfkeli ve hüsranlıydım. Kırılmaktan, incinmeten ve üzülmekten öylesine korkuyordum. Öylesine bir peçete gibi etrafa atılmak istemiyordum... Sahici hisler yaşamak istiyordum. Aykırı olan şeyler, kimsenin tatmadiğı hislerle dolup taşmak istiyordum.

Ne kadar derin nefes aldığımı bilmiyordum. Derin bir nefes daha aldım. Hiç bitmesini istemediğim andaydım.

Huzurlu...

Evet tanımı tam olarak buydu.

Kolları çokça huzuru barındırmıştı bana. Bu durumdan son derece hoşnuttum. Biçare gönlüm göğüs kafesimi sıkıştıyordu. Bu hiss beni öldürüyordu. Bu sahici his beni öldürüyordu.

Sıcaklığı hemen arkamdaydı. Sertliği yerini koruyor, nefes alıp verişini dinliyordum Sezgin'in. Ellerim ayaklarım buz kesmişti. Niye bu haldeydim biliyor ama bilmemezlikten geliyordum. Dağları devirecek olan gücüm gitmiş şu an yerini, nefes almaya bile takat bulamayan birini getirmişti. Heyecandan göğüs kafesim ağrıyordu. Bu neyin nesiydi Allah aşkına! Niye böyleydi? Bu yürekli hissi kaburgalarimda yüreğimde taşıyabilecek miydim? Bilmiyordum.

Zamanın durmasını istediğim zaman daha da işliyordu. Arkamdaki heybetli bedeni çekildi. Bedenim buz kesti. Soğuk suyun altında kalmış gibi içten içe titredim... Onun hissedip hissetmediğini bilmiyordum. Kokusu toz bulut olup uçtu. Yakında değildi çünkü. Niye gelsin ki kokusu? Uzağım ona.

Ben, ölü çiçeklerle dolu bir vazoydum.

Çok sürmeden Sezgin'e doğru usulca döndüm. Her iki eli cebindeydi. Bakışları ürkütücü, kaya kadar sertti. Keza bedeni de bir kaya kadar sertti. İnce dudaklarını yaladı. Yüzü bir ay gibi parlıyordu benim icin... oldukça çekici görünüyordu her zamanki gibi. Alnının önüne gelen saçını çebinden çıkardığı eliyle arkaya doğru savurdu. Ben öylece durmuş izliyordum. Gece mavisi gözlerini bana çevirdi. Tanrım diye geçirdim içimden. Zamanı durduramaz mısın? Ah. Biraz daha bakayım bu gözlere. Gözlerini süsleyen kirpikleri çiçeğin yaprakları gibi çok güzel görünüyordu.

Dudaklarımı aralayıp bir şey söylemek istiyordum ama ne söylemeliydim. Ben de onun gibi: "Neden yaptın?" diyerek sordum.

Tek kaşını kaldırdı.

"Söyledim."

"Neyi söyledin?"

Fazlasıyla cesur ve özgüvenliydi. O kadar korkusuz ve özgün görünüyordu ki, karşısına kim gelse devirecek gibiydi. Cemiyet hayatında tanıdığım kimseye benzemiyordu. Çok farklı bir aurası var. Sezgin'i nasıl tarif edeceğimi bilmiyordum. Belki anlattığım kadar mükemmel değildi ama gözümde öyleydi. Farklı görüyordum...

VURGUNLARWhere stories live. Discover now