15. "Prangalar"

7K 674 293
                                    


Kapı çalındı. Telaşla mutfaktan koridora koşan Rana, annesinin ikaz eden gözleriyle karşılaştı. Ona, bugünü nasıl anlattığını halen aklı almıyordu. Birinde gönlü olduğunu duyduğunda annesi önce şaşırmış, sonra temkinli bir tavırla onu soru yağmuruna tutmuştu. Hatta Rana'ya şu sözleri bile söylemişti:

"Kalbinin asla yumuşamayacağını düşünüyordum son yıllarda. Genç bir kız gibi değil de, elli yaşında bir kadınmışsın gibi etrafına bile bakmıyordun."

"Biliyorum," demişti Rana utana sıkıla. "Belli ki vakti şimdiymiş."

Annesinin temkini devam ederken, normal ailelerin aksine babası Rana'ya dünden beri tatlı gülümsemeler atıyordu. Onlar en yakın arkadaş gibiydiler. Babası onu utandırmaktan hoşlanıyor, Rana yaşı gibi tepkiler verdikçe de kahkaha atıyordu. Onu böyle mutlu görmek Rana'nın içine biraz su serpiyordu. Eğer evlenecekse, babasının rızasıyla olmalıydı. Onun üzülmesine katlanamazdı. 

Kapıyı açan annesi, dimdik, katı ve inceleyen bakışlarını kapının arasından gösterdi. Rana sabırsızca ellerini bağladı. Onu görebilmek için eğilmek istiyor, annesi bu kadar katı davrandığı için öfkeleniyordu. Neden kapı arasında bekletiyordu?

Selamlaşma sesleri geldi. O gür sesin evinin duvarlarında yankılandığını duyan Rana en güzel düşlerinde bile bunu göremeyeceğini düşünüyordu. Şimdi gerçek, kanlı canlı kapısındaydı. Annesi neden onu halen içeri almamıştı?,

En sonunda, koridora girdiğinde Rana yanaklarına ateş bastığını hissetti. Üstünde daha önce görmediği bir gömlek ve kot pantolon vardı. Gömleği gözleri gibi duman grisiydi. Saçlarını yeniden kısacık kestirmiş, sakalını da toparlatmıştı. Annesi ona bir çift ev terliği verdiğinde, cüssesinin aksine mahcup ve çocuk gibi görünüyordu. Ellerini nereye koyacağını bilmiyor gibiydi. Bu da Rana'nın heyecanını perçinledi. Musa'yı genelde rahat, özgür ruhlu görürdü. Yolda yürürken bile kendinden o denli emindi ki, ayakları seğirmezdi. Onun kadar bedeniyle barışık kimseyi tanımamıştı. 

Ama şimdi yanıldığını fark ediyordu. Musa da, en az kendi kadar savunmasızdı. Sürekli çenesinde ki yaraya dokunuyordu. Sol elini de gizlemeye çalışıyordu. Rana acıyla, onun yaralarını gizlediğini görüyordu. Annesine bunu göstermek istemiyordu.

Kafasını hafifçe kaldırdı. O sırada Rana'nın gözlerini bulan gözleri, önce rahatlama, sonra mutlulukla doldu. Rana heyecandan oraya devrilecekti. Omzunu kapı pervazına yaslayıp iç çekmek üzereydi. Neyse ki misafir odasında ki babasının öksürük sesi onu ikaz etti. Rana belini doğrulttu. 

Annesi, arkada durarak Musa'ya yolu gösterdi. Musa da buna itiraz ederek önden gitmesi için rica etti. Annesi memnun kalıp kalmadığını asla belli etmezdi. Oldukça iyi bir anneydi ama katı kuralları vardı. Rana annesinin gözlerinin içine yalvararak bakmak istiyordu. Bu hayatında ki en önemli an, en önemli insandı. İkisi de annesinin ellerindeydi.

Annesi odaya girdi, Musa yanından geçerken hafifçe kafasını çevirdi. Dudaklarında tatlı bir tebessüm oynaşıyordu. Gülümsemesinin aksine, elleri kaskatıydı. Rana onu rahatlatmak için fısıldadı.

"Evime hoş geldin beyefendi."

Musa ona anlamlı bir bakış atıp daha geniş gülümsedi. Ama cevap vermesine fırsat kalmadan içeri girdi. Odaya girer girmez babası tarafından karşılandı. Babasının odanın güneş alan köşesinde, tekli koltukta oturuyordu. Musa'yı gördüğü zaman gözleri genişçe açıldı. Musa da aynı şekilde donakalmıştı.

Sonra öne atıldı ve babasının elini öpmek için uzandı. Aralarında garip bir iletişim geçti. Musa doğrulduğunda, babası Musa'ya daha farklı bakıyordu. 

Kalp İkizi (Umut Serisi 6)Where stories live. Discover now