21. "Leyla"

4.2K 541 108
                                    

Rüya gibi bir nişanlılık geçiriyordu. İkisi de bir hafta kadar Kayseri'de kalmış, sonra Rana'nın ailesiyle beraber köye dönmüşlerdi. Babasının arabasını Musa sürmüştü. Arka koltukta Rana ve annesi oturmuş, babası ve nişanlısıysa ön koltukta köye kadar muhabbet etmişlerdi. Rana aklından bile geçirmediği bu görüntüyü yudum yudum içti.

Musa umduğundan daha haylaz bir aşıktı. Nişanlandıkları için tüm sınırların yıkıldığına inanıyordu. Üstelik nenesinin ısrarıyla, bugün nikahları köyde kıyılacaktı. İki hafta sonra düğün yapacaklardı ancak erken nikah kıymaları, Rana'nın da kalbini hafifletiyordu. Çünkü ona engelsiz bakmayı deli gibi istiyordu.

Bunda Musa'nın o arsız aşık olmasının da etkisi büyüktü. Devamlı resim atıyordu. Mesajlar yağdırıyordu. Mektuplar gibi dize dize mesajları Rana'yı gerçek hayattan koparıyordu. Annesi sık sık Rana'ya seslenmek zorunda kalıyordu. Üstelik iştahıyla da bizzat ilgilenen nişanlısı, haftada iki kere onun için alışveriş yapıyor, annesinin yanında onunla oturuyordu.

Yalnız kalamamışlardı. Musa da Rana gibi dikkat ediyor, nikahlarına kadar ondan uzak durmaya çalışıyordu. Nineleri onlara hayatlarının iyiliğini yaptığını bilmeden, aslında onları sık boğaz ettiğini sanıyordu. Çünkü köyde yeterince birbirlerini görmüş, limitlerini doldurmuşlardı ninesine göre. 

Bunun bir sınırı yok gibi görünüyordu Rana'ya. Keşfettikleri, Musa ile ilgili yeni keşifleri konusunda onu ihtişamlı hayallere boğuyordu. Köye vardıklarında, Musa ailesine evlerini gösterdi. Babası sessizce dinledi ve kendi fikirlerini söyledi. Musa o kadar saygıyla dinliyordu ki, Rana yan gözle inceleyici bakışlar atan annesinin bile yumuşadığını görüyordu.

"Eminim geçmişe gitmek istiyorsundur," diye iğneledi Rana. Annesinin dudakları gerilse de, iç çekti ve kabullendi.

"Fazla önyargılı davrandığımı kabul ediyorum. Ama endişelerimi yalnızca anne olunca anlayacaksın."

Rana kızardı ve ellerine baktı. Anne olmak. Asla hayal etmediği ama şimdi gönlüne düştüğünden beri bu fikirle uyuyup, uyandığı gerçeğini annesine söyleyemedi. 

"Baban onu çok sevmişe benziyor." 

"Musa da en az babam kadar sıcakkanlı davranıyor."

Rana'ya döndü. "Özür dilerim kızım." Samimi görünüyordu. "Musa'dan da dilemek isterim ama önce, kendi yetiştirdiğim ve her şeyiyle düzgün yetişmiş, akıllı, düşünceli olan senden, kendi evladımdan şüphe ettiğim için özür dilerim. Sana her konuda güveniyordum ve sen hep doğru olanı yaptım. Bu konuda da güvenmem gerekirdi."

Rana cevap vermek yerine annesine sarıldı. Sonra onu da beraberinde götürdü ve neredeyse biten inşaata beraber baktılar. Annesinin de Rana için fikirleri vardı. Hatta bizzat yardım edecekti.

Rana, bir anda ne çok destekçileri olduğunu fark etti. Arkadaşları ve ailesi, Musa'nın kocaman ailesi ve neredeyse tüm köy halkı. Bir insan bir evlilikten başka ne beklerdi?

Rana gözlerini kocası olacak olan adama çevirdi ve düşündü. Onu yakından tanımak isteyeceğine karar verdi. En büyük arzusu, onunla uyumak, onunla güne uyanmak ve onunla bir gelecek kurmaktı. Geri kalanı beraber hallederlerdi. 

...

O akşam her akşam gibi değildi. Beraber yemek yediler. Rana yemeği kurmaya başladığı andan beri titriyordu. Ninesi imamı önce yemeğe davet etmiş, o günün akşamında da nikahlarının kıyılmasını istemişti. Musa'nın ailesinin bir kısmı köydeydi. Mehmet ağabeyi, İsa ve Gökhan, Musa'nın evinin tadilatına yardım etmeye gelmişlerdi. Selnur da kızıyla beraber Havin'in misafiriydi. 

Kalp İkizi (Umut Serisi 6)Where stories live. Discover now