10-"Görünen Yol"

6.9K 723 275
                                    

Bol kahkahalı bölümler!

İsa, şamatayla dolu erkek güruhuna baktı. Somurtarak ellerini cebine iliştirdi. Bu resmen, alıkonulmaktı. Dudağının kenarıyla konuşan Osman, telefonunu yan çevirmiş, şu saçma oyunlardan oynuyordu.

"Babam diyor ki öyle dik dik bakmayacakmışsın."

"Babam boynuma kırmızı bir kurdele bağlayıp, kuyruğuma da kına yaksın."

Osman kıkırdadı. "Söylerim." Çocuk ciddi ciddi babasına doğru gidince, İsa onu kapşonlusundan çekerek, boynunu kolunun altına sıkıştırdı. Yanağını sevgiyle tokatlarken, ağzının içinde konuşuyordu.

"Şu adamların ekmeğine yağ sürmeyi bırak Uğursuzun yandaşı. Yoksa internetimi kapatırım."

"Haksızlık." diye homurdandı kardeşi. "Benim kuş kadar internetim var. O da bu dağın başında çekmiyor zaten."

İsa acımasızca sırıttı. "O zaman benimle iyi geçin kardeşim." Babası onlara doğru bakınca, İsa sahte bir tebessüm etti ve kardeşini babacan bir tavırla kucakladı. Kulağına tehditlerini sıralarken, sevgi sözcükleri fısıldıyormuş gibiydi.

"Uğursuzu bul. Beni bu hapisten kurtarmak için bir yol bulsun."

"Onu bulmak kolay. Sen karşılığında ne vereceksin?" dedi kardeşi pişkince.

İsa öfkeyle kükremek istedi. Kardeşini hafifçe sıkarak, saçlarını usulca çekti. Çocuk inlese de, İsa'yı ele vermekten ürkerek dudaklarını kapattı. İnternetsiz kalmaktan korkuyordu, besbelli.

"Uğur'dan şimdiden numaralar öğrenmişsin ama bana sökmez aslanım. Ben daha çok, internetsiz yaşamak istemiyorsan, dediğimi dinlemen taraftarıyım."

Bu sırada Osman'ın oyunundan takırtı sesleri geldi. Çocuk bu ortamda bile sesini kısmıyordu! Ekranda, oyunun bittiğine dair bir şeyler yazıyor olmalıydı ki, kardeşi hayal kırıklığıyla ayağını yere vurdu. Kulaklığında biriyle konuştu. İsa kaşlarını kaldırarak sordu.

"Sabahtan beri açık mı o telefon?"

Omuz silkti. "Telefon değil. Oyun. Oyunda birbirimizle konuşuyoruz."

"Konuştuğun adamı tanıyor musun?" Osman yeniden omuz silkti. 

"Dark15 isminde biri. Ama acayip kafa." 

İsa sabır dilenir gibi kafasını göğe kaldırıp ofladı. "Beynini yakmaya devam etmeden önce Uğursuzu bul, beni buradan çıkarın ve ortadan kaybolmayın."

"Düğünden kaçarak ne yapacaksın?" İsa ona ters ters baktı. 

"Sence bu kim olduğunu bilmediğim adamın düğününden memnunmuşum gibi mi duruyorum? Ayrıca şu zeballah gibi duran heriflerin arasında..."

Kayın adaylarını gösterirken ürperdi İsa. Boyunun uzunluğu burada pek avantaj değildi. Adamlar enine onu ikiye katlardı. Omuzları, koca bir kamyonu kaldıracak kadar genişti. Ayrıca sakallarının gürlüğüne bakmak bile insanda korku uyandırıyordu. Adamların saçları, sakalları, boyunları bile tüylüydü!

Çocuk acıyormuş gibi, "Peki tamam," diye kolunun altından çıktı. Ayrılırken bile oyun oynuyor, kulaklığından rakibi ya da oyun arkadaşı her kimse onunla konuşuyordu.

İsa hayal kırıklığıyla iç çekip önüne döndüğünde, kendini yine bir çok gözün hapsinde buldu. Kimisi öfkeli, kimisi araştırmacı, kimisi ise öfkeliydi. Hepsi de Havin'in ağabeylerine aitti. Sırtından soğuk ecel terleri dökerken, bir kaç dakika sonra neyse ki Uğur teşrif etti. Endamlı yürüyüşüne bakan, onu buranın ağası sanırdı. 

Kalp İkizi (Umut Serisi 6)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin