Kader değil benim resmimdi karşımdaki-Bölüm 2

2.3K 418 564
                                    

Bölüm şarkısı: Bts- Your Eyes Tell

Masmavi gökyüzü tüm aydınlığıyla bana gülümsüyordu sanki. Elimi uzatsam dokunacakmışım gibiydi ama elimi uzattığımda aslında hiç hissedemeyeceğim düşüncesi aklımın bir köşesine silinmeyen kalemle yazılmış gibiydi. Kalbimi hissetmek, içindeki güzellikleri görmek isterken karşılaştığım boşluk duygusu uzatmak istediğim elimi hemen geri çekmeme sebep oluyordu.  Yıllardır içimdeki bu boşluğun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bir şekilde belki kendi kendine dolar diye düşünürken bir bakmışım ki yılları geride bırakmışım ve o boşluk hâlâ olduğu gibi kalmış.

Biraz ağlarsam kendi yaşlarımla dolar diye düşünüp ağlayarak geçirdiğim bilmem kaçıncı günün sonunda küçük bir parçasının bile dolamaması, 'daha ne kadar ağlamam gerekli?' diye haykırmama sebep oluyordu. Hayatım düzgündü, etrafımdaki insanlar güzeldi, kalben sevildiğimi biliyordum ama onların sevgisi değil de başka birisine ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.

Her sabah umutla açtığım gözlerim, değişmeyen duygular yüzünden umutsuzca güne başlamama sebep oluyordu. Kimisine göre ergenlik yüzünden olduğunu söylüyordu ama çoktan 18 yaşımı geçmiştim. Ben 13 yaşımda bile ergenlik geçirememişken şimdi mi bu dönemi yaşamaya başlamıştım? Hayır, biliyordum, farklı bir şeydi bu. Birisini bulmam gerekiyormuş gibiydi. Ama kimi? İşte sorulduğu halde cevabı olmayan bir soru daha.

"Jisung, lan nereye bakıyorsun öyle?"

Kulağımın dibinde bağıran Changbin'le hemen kulağımı tutup yüzümü buruşturdum. Bu çocuğun hiç ortası yoktu ki. Çattığım kaşlarımla bakışlarımı yüzüne çevirince bir anda kahkaha atmaya başlamıştım.

"Changbin, canım arkadaşım, bu ne?"

"Ne var oğlum, bak ne güzel giyinmişim işte."

Gülmekten gözlerimden yaşlar gelmişti. Elimle yanağıma akan yaşı silerken, bakışlarımı yerde güldüğü için nefes alamayan YoungHoon'a çevirdim. Duran kahkaham onu görmemle tekrar başlamış, iyice şiddetlenmişti. Biz gülerken bizi kınayan bakışlarla izleyen Changbin, kafasını sallayarak "Siz sanattan ne anlarsınız, gerizekalılar sizi." dedi boynundaki pembe fuları düzeltirken.

Hafta sonu olduğu için bir şeyler yapmak istemiştik. Bu yüzden internette gördüğüm resim galerisi aklıma gelmiş, zorla da olsa çocukları gelmeleri için ikna etmiştim. Resimlere bakmak için geldiğimizi unutan Changbin, kafasındaki ressam şapkası, boynundaki pembe fuları ve giyindiği çiçekli gömleğiyle ressamdan çok Cennet Mahallesi Alişe benziyordu.

Zorla da olsa kahkahamı durdurmuş, sinirli bakışlarla yüzümüze bakan Changbin'e çevirdim bakışlarımı. "Niye böyle giyindiğini sorabilir miyim?"

"Ortama uygun giyinmenin ne demek olduğunu bilmiyor musunuz siz? Asıl siz kendinize bakın. Ünlü bir ressamın galerisine gelmişsiniz ama sanki bakkaldan ekmek almak için çıkmışsınız. Sizi moda katilleri."

Oturduğu yerden kalkan YoungHoon, birkaç kere öksürüp kendine gelmeye çalışırken, elimdeki suyu alarak tek nefeste içmişti. "Ya bak, şapkan tamam, çok güzel. Hadi diyelim pembe fuların da güzel. Ulan bu üzerindeki çiçekli gömlek ne? Hani sen dark Changbin'din? Her an kuş öldü beybi diyecekmişsin gibi duruyorsun. Bu neyin modası gay pornosu izlerken babasına yakalanan fake dark Changbin?"

Changbin bizi takmadan önden yürümeye başlayarak "Çok güzel küfür ederdim de asil bir ortamdayız. Beyefendiliğimi korumak zorundayım." dedi kapıyı açıp içeri girerken. YoungHoon ile birbirimize bakıp gülerek onun peşinden biz de içeri girdik. İçeri girer girmez gördüğüm resimlerle kalbimin bir anda deli gibi atmasına sebep olmuştu.

𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSungWhere stories live. Discover now