24. Bölüm

7.7K 1.1K 1.3K
                                    

Merhabalar :) 


Üzülerek söylüyorum ki oy sayısı çok düşük.. O yüzden bir değişiklik yaparak oy sınırı koymaya karar verdim bu bölüme. Oy sayısını geçtiğimizde yeni bölümü paylaşacağım

Hedef:700 oy


Keiyifli okumalar diliyorum :)









Yelkovan ile akrep gündelik hareketlerinden şaşmayı seçmişti. Aldığım haber ile birlikte akrep yelkovanı sokarak zehirlemiş ve gecesinden kurtulup sabahına kavuşamadığım şu saatleri tekrar tekrar yaşamamı sağlıyordu. Bir kabusun içinde dirilmiş gibiydim. Öyle gerçekçiydi ki, bunun ardından su ihtiyacıyla nefes nefese bile kalkamayacaktım.

Hareket etmediğine emin olduğum saate bakmayı sürdürürken Koray yanıma oturdu, elini omzuma koydu ve, "Onu bulacağız," dedi.

Bir süredir tereddütte olsam da elimde sallayıp durduğum telefonun ekranını aydınlattım ve İlayda'nın numarasını tuşladım. Üç çalıştan sonra duyduğum sesi tekrar kararsızlığa düşmeme neden olsa da direkt konuya girmeyi tercih edecektim.

"Havağ'nın ev adresi var mı sende?"

"Hayır, hiçbir zaman evine gitmedim," dedi şaşkınca. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır, sadece.."

Erin kayıp ve bunun nedeni o kız, diyemezdim.

"Sadece kantinde cüzdanını buldum ve vermem gerekiyor. Yarın hafta sonu olduğu için bulamayacağım onu."

Düşünür gibi bir ses çıkardı. "Liseden onunla yakın olmuş bir kızı tanıyorum. Bir ona sorayım, sana yazarım."

"Bekliyorum."

Telefonu kapatmamın ardından Koray, "Sence onlar mı yaptı?" demişti.

"Başka bir seçenek mi var?"

"Adam sokak arasında başkalarıyla kavga ediyordu onu gördüğün ilk zaman. Bence seçenekleri sıralayacak kadar tanımıyoruz onu."

"Tesadüf mü öyleyse?" diye çıkıştım Koray'a. "Birkaç gün önce Toprak onun savaşın anahtarı olduğunu söylüyor ve sonrasında bum. Adam yok oldu."

'Haklısın' dercesine kafasını sallayınca mırıldandım. "Sürtük Sofi. Onlara anlatmış."

"Her şeyi mi sence?" dedi Koray.

"Benim gücüm hariç her şeyi anlatmış. Savaşta olduğumuzdan bahsetmiş. Sarışının durumunu ise o gece gördüler zaten, biliyorsun," dediğimde Koray'ın dayak yediği geceden bahsediyordum.

"Sadece bir galip geleceğini biliyorlar mı sence?"

Gözlerinin en içine baktım. "Bir savaş varken iki galip gelmesi mümkün mü?"

"Pardon," dedi ellerini saçlarından geçirirken. "Haklısın, haklısın. Sadece.. Kafam çok karışık," dediğinde anlayışla başımı salladım çünkü Sofi'den öğrendiğim her şeyi sadece Koray'a anlatmıştım dayak yediği geceden sonra. Anlattıklarım şaşkına dönmesine neden olmuş, hatta bir süre doğruluğunu reddetmişti.

Ama gerçek olan bir şey vardı ki.. Kana emir verendim ve insanların yaşamı benim parmaklarımın altındaydı. Kaldırması güç, sindirmesi ise zor olan bir gerçekti bu ama yapacak bir şey yoktu. Varoluşumun nedeni buyken bunu reddetmem durumu sadece daha çok çıkmaza sokardı.

"Endişelenme," dedim saçlarını karıştırırken. "Senin zaten beynin yok. Karışık hissetmen normal."

"Ha ha." Elimi itmiş, ardından ciddiyetle bana bakmıştı. "Ateş ve Sûl'e ne zaman söyleyeceksin?"

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin