26. Bölüm

7K 952 1.3K
                                    

Merhabalar 🌸

Katarsis 300K oldu!! Katarsis okurlarından birine minik bir hediye vermek istedim ben de🤓

Bu satıra Katarsis'ten sevdiği bir alıntı bırakanlardan birine Eşsiz veya Issız hediye etmek istiyorum. Dediğim gibi sadece bir alıntı bırakmanız yeterli :)

Minik ama güzel olacağını düşündüğüm bir hediye bu. Umarım sizin de hoşunuza gider⭐️

Ve yeni bölüm duyurularını instagramdan yapıyorum. Bana ulaşmak isterseniz muhakkak oradan mesaj atın, ama takip isteği atarken Katarsis'ten geldiğinizi söyleyin ki kabul edeyim isteğinizi 🤍

Kullanıcı adım: _eelcin

Yeni bölüm için oy sınırı: 620

Keyifli okumalar diliyorum🌸





Bir sis bulutunun içine süzülüp gökyüzünde kaybolmak adına parmak ucumuza kalkıp yükselmeye başladığımız anlar vardır. Mutluluktan bulutların üstüne çıkmaktan ziyade boşvermişliğin verdiği o hafif ama aslında hastalıklı olan bir histir bu. Veya.. Her şeyini kaybetmesi sadece bir adımına bakan varlıklar için böyledir durum.

Ben de onlardan biriydim. Biz de onlardan biriydik.

Damarlarımızda dolanan o katil sıvısı bizi her ne kadar diğerlerinden ayırsa da biz de güler, biz de üzülür, biz de pişmanlık hissiyatı taşırdık. Ve işte tüm bunların hepsi bir süre sonra bizi o bulutun içine hapsederdi. Yükselirdik, yükselirdik, diğer bulutların arasına karışıp görünmez ederdik kendimizi. Sonrasında ise sadece göz ucuyla aşağıda bıraktığımız manzaraya dikkat kesilirdik.

Bizi o bulutun içine sokan o tarifsiz duygu kendimizi bu kadar ayrıştırsak bile gökyüzünün altında bıraktığımız insanlıktan gözümüzü alamamamıza neden olurdu. Çünkü pişmanlık denilen o illet saklandığımız o bulutu simsiyah yapardı, şu an aynı Ateş'i çevreleyen siyah bulut misali.

Gözleri bakıyor ama görmüyor, dudakları hareket ediyor ama ruhu konuşmuyordu. Birkaç gündür evde olmamamızı fırsat bilerek bu durumu çözmeye çalışsam da faydası olmamış ve en sonunda kendi evimizin kapısında boş ellerle dikili durmuştuk.

Eve dönme vaktiydi.

Birkaç dakika boyunca Ateş'in arkasında dikilsem de derin bir nefes alıp önüne geçtim ve anahtarımı çıkartıp kapıyı araladım. Dikildiğimiz dakikalar boyunca Koray'ın ve Sûl'un salonda bir şeylerle uğraştığını duyuyor, Su'nun ise muhtemelen günler sonra eve geleceğimiz için heyecanlı heyecanlı mutfakta yemek yapışını hissediyorduk.

Omzumdan arkaya doğru gri gözlerine baktığımda cesaret verici bir şekilde gülümsedim ve kenara çekildim içeri geçmesi için. "Bilmiyor ve öğrenmeyecek de. Sen sadece şu surat ifadeni düzelt."

Su'ya söylemekten deli gibi korksa da söylememek onu asıl yiyip bitiren şey olmuştu. Çünkü abisi hakkında Su'ya haber gelmesi yakındı ve bu haber ona ulaştığı zaman ise asıl zor olan kısım başlayacaktı. Her şeyin farkında olup sadece yalanlar dökülecekti dudaklarımızdan. Koray, Ateş ve ben günler sonunda bu karara ulaşmıştık.

Ateş başını sallayarak sürükleye sürükleye attı adımlarını içeri ve hemen arkasından giren ben Sûl'un bizi görünce sevinçle koşmaya başladığını, çıkan sesten sonra Su'nun da en az onun kadar olan bir heyecanla mutfaktan çıkışını yakaladım. "Sonunda!" diye söylenip kollarını açarak bana yaklaşmıştı Su.

Gülümseyerek kollarımla karşıladım ben de onu. Sıkı sıkı sardı omuzlarımdan. "Seni çok özledim sarı bela."

Kıkırdadım. "Koray'ın repliklerini çalmak ha."

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin