51🕯️ "Gözyaşlarını başka bir güne sakla"

14K 1.7K 2.2K
                                    


Haris Çelik 🌻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Haris Çelik 🌻

"Ondan uzak dur Emre, korkarım ki o bizim tanıdığımız Memati Şekerci değil."

Emre havası inmiş top gibi omuzlarını düşürdüğünde şoka girmişti.

"Şimdi ne yapacağız?" Heyzır şaşkınca sorduğunda "Durmak yok," dedim. Böyle bir durumda ne hırsızlık ne de yalan işe yaramazdı. Tek yapmamız gereken gerçeklerin hırçın yüzüyle baş etmemiz.

"Bana doğru yaklaşın biraz." Nedense garip bir şekilde o ikisinin tehlikede olduğunu düşündüm. Bana yaklaşırlarsa eğer onları koruyabilirim gibi geldi. Hala daha Mevlüt Karaca'ya bakan Emre ve Heyzır'ı kendime odaklamak için Emre'nin önüne geçtim, Heyzır'ın da elini tutarak kendime çektim.

"İyi dinleyin, bu olay çok basit görüyor ama değil. Tek düze bir cinayet davası ve beceriksiz polisler yüzünden çözülmemiş gibi görünüyor. Çözülmedi çünkü çözülmesi istenmedi. Fark ettiyseniz emniyet müdürü yeni olduğunu ve geçmişe dair hiçbir belgenin olmadığını söyledi. Bu durumda geçmiş biri tarafından değiştirilmiş. Bunu katilin yapacağını düşünmüyorum. Demek istediğim," dedim Memati'ye bakarak. "Kimseye güvenmesek iyi olur."

Hem Heyzır hem Emre bana beklenti dolu gözlerle bakarken "Memati abi ne olacak peki?" diye sordu Emre. İlk defa Memati için endişeleniyordu. Normalde ondan köşe bucak kaçan çocuk şimdi onun için üzülüyordu. Kendini tutmasa ağlayacaktı. Ben de üzülüyordum gerçi. Bir insanın tamamen değişip zavallı bir duruma gelmesi kalbimi kırıyordu. Bizim pembe meftunu Memati gitmiş, onun yerine göbekli, kot pantolonlu, sivri uçlu ayakkabılı bir dayı gelmişti. Muhtemelen kendi de üstünde olan pembe kıyafetlere bir anlam veremeyip etrafta buna dair bir iz arıyordu. İnsan böyle anlarda kişinin kendinden soğur ve ondan uzaklaşır. Sanki böyle tuhaf davranması Memati'nin suçu gibi geliyor ama öyle değil. Her şeye rağmen ortada onu bu hale getiren biri var. Bizim işimiz de onu bulmak.

"Geriye on sekiz saat kaldı haydi. Bu vakti iyi kullanmayız. Yoksa zaman aşımına uğrayan davadan dolayı bir daha katil hüküm falan giymez."

Hem Heyzır hem Emre başlarını olumlu anlamda salladığında hatırlatmamı yeniden yapmıştım. Çünkü çoğu defa olayların acayipliğine dalıp zamanı unutuyorlardı. 

"Emre sen her şeye rağmen Mevlüt Karaca'nın yakınlarında dur. Yeniden kişilik değiştirecektir mutlaka. O zaman da seni arayacaktır. O zamana dek kendine zarar vermemesi için etrafında bekle. Kişiliği değiştiğinde de bize haber ver ki hep birlikte bir doktora gideriz tamam mı?" diye sordum.

"Tamam abi tamam. Vay anasını ya ne hallere geldik. Bana yakınlaşmasından iğrendiğim adama sarılasım var iyi mi?"

Dudaklarımı düz bir çizgi yaparak olayın vehametini içimde hissettim. Sonra Heyzır'a dönerek "Hadi biz de kılık değiştirelim ve şu şekerciye gidelim. Son saatler olduğunu bilen katilin etrafta polis aradığına eminim," dedim. Heyzır Emre'den daha atik davrandı ve valizi ile birlikte lavaboların olduğu yere yürümeye başladı. Ben de erkek lavabosuna girdiğimde kıyafetimizi değiştirmiştik. Heyzır normalde de üniforma giymiyordu ama bize verilen kıyafetler tamamen bambaşka biri olmamıza yardımcı oluyordu.

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin