eight

2.8K 346 252
                                    

minho:

Dönme dolaba bindiğimizde götüm tutuştuğu için Jeongin'in elini bırakmıyordum. O da bir şey demiyordu zaten,sorun değildi. Dolap hareket etmeye başladığında, zaten sıktığım elini daha da sıkıp inlemesine sebep olmuştum.

"Yavaş be ne korktun"

"Sen bindirdin vefasını da çek velet"

"Bik bik bik"

Kaşlarımı çatıp kafasına vurduğumda dudak büzdü. Bu sefer dudağına vurmuş,ama vurduğum gibi elime bir öpücük vermişti. Tek kaşımı kaldırıp Jeongin'e baktığımda şerefsiz gibi gülümsediğini görmüştüm.

Bu bana yavşıyor yemin ederim.

"Ne öpüyorsun lan tilki kılıklı"

"Canım istedi"

"O gecede mi canın istemişti?"

"Ne?"

Elimde ki elini gevşetip korku dolu bakışlarını bana yollamıştı. Neden böyle bir tepki verdiğini çözememiştim,benim için sorun değildi.

"Endişelenme, sana kızmıyorum"

"O, bilerek olmadı!"

"Hm?"

"Biri bana çarptı sonra yanlışıkla oldu işte"

"Peki,sorun yok"

En tepeye geldiğimizde,aşağı bakmış ve anında geri çekilmiştim. Cidden çok yüksekti ve kalbim çok hızlı atıyordu. Deli gibi korkuyordum. Jeongin'in elini sıkıp gözlerimi kapattım. Kafamı omzuna koymamış sağlamış,ve beni rahatlatan cümleler kurmaya başlamıştı.

Dışardan bakınca bir çift gibi görünsekte,sıradan arkadaşlardık. Duyguları anlamakta zorlanan biriydim, ayrıca umursamazlığım beni kat ve kat daha duygusuz yapıyordu. Neyse ki bunu tek yüzüme vurmayan kişi Jeongin'di.

"Hyung"

"Hm?"

"Cidden öpüşmemiz sorun değil mi?"

"Olmalı mı?"

"Sevgil- oh,her neyse"

"Ne?"

"Yok bir şey, inmişiz bak gel gidelim"

Kafamı Jeongin'in omzundan kaldırıp etrafa baktım. Sonunda aşağı inmiştik,fark etmemiştim bile. Ayağa kalkıp, Jeongin'le kabinden çıktık. Görevlilerden biri bizim birleşik olan ellerimize ve suratımıza baktığında gülümsedi.

"Yakışıyorsunuz"

"Ah ne? biz arkadaşız"

Jeongin hızla elimi bırakmış ve eğilip buradan uzaklaşmıştı. Kadının şaşkınlığı yüzünde okunurken, özür dileyip bende Jeongin'in arkasından gittim. Baya bildiğin gay panic yaşamıştı ve çok tatlı duruyordu.

"Kızları bulalım ve burdan gidelim"

"Gay panic yaşadın sanki?"

"Ne alaka!"

Kıpırdayıp cebimden telefonumu çıkardım ve Ryujin'i aradım. Telefonu açtığında gülümsedim.

"Nerdesiniz?"

"Parkta ki kafenin ordayız"

"Tamam ayrılmayın geliyoruz"

Onay aldığımda Jeongin'in koluna omzumu atıp kafenin olduğu yere yürümeye başladım. Ha birde,temas bağımlısıydım. Sürekli birine dokunmadan duramıyor ve biraz strese giriyordum. Jeongin bunu bildiği için ses çıkarmıyordu.

i am you, jeongho Donde viven las historias. Descúbrelo ahora