KHKY 7.Bölüm

18.3K 1.1K 114
                                    

18 gün oldu ve 1120 okunmaa. 🤍 Okunma sayısına göre düşen yorum ve oylar 🥲 O yüzdeen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfeen.🌼Teşekkürlerr vee herkese keyifli okumalaaaar.

Olduğum yerde derin bir nefes alarak sakinleşebilmek için gözlerimi kapadım. Şakaydı ? Şaka olmalıydı. O meyve suyunun benim çok hoşuma giderek seçtiğim gelinliğimin dibinde ne işi vardı ?

Sinirden ağlamamak için kendimi zor tutarken kendimi arkamdaki tekli koltuğa bıraktım.

"Ya nasıl her şey bu kadar olumsuz gidebilir ya nasıl ?!"

Annem bana yandan bir bakış atıp sessiz kalırken Ayla teyze de anneme katılıyordu. Helin dudaklarını ısırarak bana bakıyor, Asel büyük ihtimal meyve suyunun sahibi o olduğu için pişmanlıkla köşede dikiliyordu. Odadaki diğer kişiler de artık pes etmiş gibi bir yerlere bırakmışlardı kendilerini.

Ayla teyze sıkıntıyla bir nefes verip dudaklarını araladı.

"Ay nazar mı değdi acaba bu çocuklara ya hu ?"

Annem Ayla teyzenin dediğini ciddi ciddi düşünüp anında buna bir çözüm üretmiş olacak ki cevap verdi.

"Olabilir. Bir kurşun mu döktürsek ki ?"

Anneme ilk etapta gözlerimi devirsem de sonradan bende bir acaba da kalmıştım. Olur muydu ?

Asel'in annesi Yelda teyzem ellerini savuşturarak dikkatleri üzerine çekerek konuştu.

"Acaba ondan önce birisi nazar duası falan mı okusa ? Hani daha kolay, daha zahmetsiz, daha garanti falan."

Annemle Ayla teyzeye bu da mantıklı gelmiş olacak ki Ayla teyze oyalanmadan karşıma geçti. Bir taraftan dua okurken bir taraftan da bana doğru üflüyordu. Ayla teyze duasını bitirip amin dediğinde ağlamaklı bir ifadeyle ona baktım.

"Bu ne ayol! Esnemekten ağzım ayrıldı! Kim nazar değdirdiyse ettiği gibi bulsun!"

Annem sessiz bir amin diyip ellerini yüzüne sürerken Yelda teyzem bana döndü.

"Biraz daha iyi misin kuzum, biraz ferahladın mı ?"

Başımı 'yani' der gibi iki omzumada eğip ayağa kalktım. Gelinliğimin dibindeki sapsarı lekeye bakarak içim gide gide konuştum.

"Nasıl geçecek peki şimdi bu leke ?"

Hiç kimse sorduğum sorunun cevabını bilmiyor olacak ki etraf sessizliğe gömüldü. Gelinliğimi diken annemin arkadaşı Beril teyze yanıma gelerek gelinliğin lekeli kısmına dokundu.

"Dur bakalım moralini bozma hemen! Önce bir leke çıkartıcı falan dökelim."

Beril teyzeye başımı sallayıp gelinliğimi çıkarmak için kabine girdim. Önce yandaki fermuarını açıp daha sonra da düğmeleri açtım ve gelinliğimin üzerimden sıyrılmasına izin verdim. Olduğum yerde gözlerim dolduğunda kendime Alper'in iyi olduğunu hatırlatıp gözyaşlarımı geri gönderdim. Göreve gideli bir hafta olmuştu. Sadece bir kez iyi olduğuna dair bir mesaj atmıştı. Bira daha da iletişim kuramamıştık zaten. Sesini, kokusunu, varlığını öyle özlemiştim ki gördüğüm yerde boynuna atlayacaktım.

Kendimi bir nebze toparlayıp kabinden çıktığımda odada kimsenin olmamasına kaşlarımı çatarak baktım. Herkes nereye kaybolmuştu birden ?

Odanın içine bir göz gezdirip kimseyi göremeyince belki lavoboda birileri vardır diye odaya ek yapılmış lavoboya yöneldim. Fakat ben bakmadan kapı tarafından gelen seslerle adımlarımın yönünü değiştirip kapıya doğru adımladım. Fakat daha birkaç adım atabilmiştim ki arkamdan belime sarılan kollarla irkilerek durdum. Burnuma dolan kokuyla birlikte hızla belimi saran kolların arasında dönüp boynuna sarıldım.

Kahvenin Hatırı Kırk Yıl (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin