24. Bölüm ⏳

857 39 10
                                    

Bölüm Şarkısı: Gülnur Kaya ~Geri Gelen Mektup

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

İmkânsız aşkın son mektubu gibiydi hayatımız. Son kez içindeki acıyı da, sevdayı da karşındakine gönderecektin ve bir daha karşılık bulamayacaktın. Elin göğsünde bir umut bekleyecektin. Yıllar geçecek ama o mektubu beklemeye devam edecektin. Belki kaybolmuştur diye avunacaktın. Ama hayır, o mektup yola bile çıkmamıştı. İmkânsızı içinde halletmeye çalıştıkça kahrolacaktın.

Suphi kalbinden çıkan sözleri bana postalamış ve bir mektup beklemişti benden. Ben de o mektuba olumsuz da olsa geri dönüş yapmıştım. Fakat Zehra bu konuda şanssızdı. O, mektubu içinde saklamış ve hiç gitmeyen mektubu beklemeye devam etmişti. Onların sonu ne olacaktı gerçekten merak ediyordum.

O gece onların yanından ayrıldığım an Aşır'ın yanına gitmiş ve kolları arasına saklanmıştım. Ben iyi ki onunla karşılaşmış, onunla kavuşmuştum; ya hiç kavuşamasaydım? Birbirimiz için çarpan bir kalbimiz olmasaydı ne yapardım ben? O ölü bedenden sıyrılamazdım. Üzerimdeki ölü toprağı onun sayesinde atmıştım. O olmasaydı yaşayan ölü olmaya devam ederdim.

Seyran ile kedilerimi severken sohbet ediyorduk. Bu haftayı bizimle geçirmesi için epey bir ısrarcı olmuştuk. Nisa ve Tugay geri dönerken o bizimle kalmıştı. Aşır için de güzel olmuştu. Her an kardeşini görüyor olmaktan memnundu. Bazen öylece duruyor ve kardeşini izliyordu. Gözlerinden akan saf sevgiyi her anında hissediyordum. Seyran'ın her şeye rağmen güçlü olmasına hayran olduğunu da görebiliyordum. Ama o anları anımsadığında içinin sızladığını gözlerinden şahit oluyordum. Katlanamıyor gibiydi. Öyle haklıydı ki...

"Siz geri döndünüz ya, babaannem çok üzüldü. Tabii her zaman olduğu gibi belli etmemeye çalıştı ama bariz belliydi. Seni de sevmiyormuş gibi davranıyor ama bana hiç öyle gelmiyor. Özellikle ney üflediğinden beridir iyice hoşuna gidiyorsun. Yani bir gün abimle evlenirseniz göründüğü kadar asla sorun çıkarmaz." Son dediğiyle şaşkınlıkla ona döndüm. "Niye şaşırıyorsun ki? Evleneceğiniz çok bariz. Birbirinize bakarken sanki masalın içinde sizi izleyen o kuş gibi hissediyorum." dedi tatlı bir tebessümle.

"Yine evlilik konusu açılmış, merak etme evleneceğim seninle. Beni kaçırmamak için planlara başlamışsın sen." dedi Aşır. Ona doğru döndük. "Ben mi planlara başlamışım? Asıl siz el birliğiyle beni ikna edip planınıza sokuyorsunuz." dedim. "Valla ben seninle evleneceğim, sen de zaten bana tutulmuşsun." Bu dediğine güldüm. "Doğru söze ne denir ki?" dedim omuz silkerek.

Yanımıza gelip ikimizin de başının üzerinden öptü. Onun bir anlamı olacaksa bu, şefkat olurdu. Öyle şefkatli bir adamdı ki imrenmemek elde değildi. "Sizi restorana ben bırakayım mı?" Bugün de diğer günler de olduğu gibi Seyran benimle restorana gelecekti. "Mesut bizi götürür. Akşam orada yemek yiyelim diyorum, olur mu?" dedim ikisine de yönelik. "Bana uyar." dedi sevecen sesiyle Seyran. Dayanamayıp yanaklarını sıktım. Pamuk gibi yumuşacıktı. "Hey, üç yaşında değilim!" Böyle demesine rağmen omzuma doğru kedi gibi kıvrılmıştı. "Kıskanmamam gerek." Aşır'ın gülümseyen yüzüne baktım. Gözlerindeki ışıltı yıldızlardan bile güzeldi.

"Kıskansan iyi edersin çünkü o artık benim de kardeşim." Çocuksu bir şekilde meydan okumuştum. "Ben bu fikre çok sıcak bakıyorum." dedi Seyran kafasını da onaylar şekilde sallarken. "Koynumdaki yılanlar mısınız siz?" diye sorunca ikimiz de aynı anda kafamızı salladık. Gerçekten bir aile olmuştuk ve bunu iliklerime kadar hissediyordum. Onca yıllık yalnızlığım son bulmuştu. Kendi ailem ve birkaç arakadaşım haricinde sonunda hayatıma birileri girmişti ve kocaman bir aile olmuştuk.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Where stories live. Discover now