10. Bölüm ⏳

1.4K 61 0
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

İçimde bir heyecan vardı. Olacakları önceden hissetmiş gibi kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Bu adam öylesine karşımıza çıkmamıştı. Öylesine bir insan değildi. Hem de hiç. Bakışlarını üzerime dikmişti. Ben de ona bakıyordum. "Bakma ona, çek gözlerini onun üzerinden!" Karşımdaki adam bana bakmasın diye kolumdan tutup arkasına çekti. Adamın yarım yamalak güldüğünü duydum. "Gerçek misiniz, değil misiniz tereddüte düşüyorum." dedi.

Aşır'ın omzunun üzerinden izlemeye devam ediyordum. "İyi gördüm seni." dedi. "Abimi öldürdüğün için rahatlamış gibisin?" diye devam ettirdi. O adamın kardeşiydi. Hapishaneden çıkan kardeşi. Aşır'ın, Batur için endişelendiği adam. Aşır cevap vermeden sadece izliyordu. "Lan benim hayatımı mahvettiniz el birliğiyle! Aile diye bir şey bırakmadınız, ailece!" Esmer yüzü sinirden daha da koyulaşmıştı. "Kız kardeşini rahatsız etti diye kardeşimi öldürdü Batur şerefsizi bir şey demedim. Kız kardeştir dedim cezasını çekmesine izin verdim. Lan abim ne yaptı?" Gözü dönmüş gibiydi.

"Aşır, abine bir şey yapmadı." dedim. Aşır'ın arkasından çıktım ve beni görmesini sağladım. "Benim yanıma geldiği için abini öldürmüş olmuyor." diye de devam ettirdim. Bakışları direkt gözlerimi hedef aldı. "Farklı bir havan olduğunu o gün sana çarptığım an bile hissettim ama yine de seninle sevgili olmadığını anlayabiliyorum." Kendimden emin bir şekilde karşısında duruyordum. "Neye inanmak istiyorsan inan, seni inandırmayacağım. Fakat gelip onu suçlayamazsın, buna hakkın yok."

Gülümsedi sahte bir şekilde. "Benim abim ölmüş ama bunu sormaya hakkım yok öyle mi?" "Senin yerine komiser soruyor rahat ol." dedim. "Bak kızım benim sabrımı zorlama." Bana doğru gelirken Aşır anında önüme geçti. "Sabrını zorlasa ne olur lan? Ona dokunacağın elleri kırar götüne sokarım Rauf!" Aşır önümde bir kalkandı. Buna ihtiyacım yoktu ama yanımda olması bana iyi gelmişti.

"Bu iş burada bitmedi. Öğrendiğimde ikinizin de sonunu ben getireceğim." dedi sinirli bir şekilde. "Hadi lan, işine bak." Aşır onu umursamadığını belli etmişti. Ama biliyordum ki onu umursuyordu. Öğrendiği an Batur'a zarar verecekti. Bunu o adamın gözlerine bakarken anlamamak imkânsızdı.

Rauf denen adam arabasına binip gittiğinde biz de arabaya bindik. Birkaç saniye bile zor tutup kendimi bir anda ona bağırdım. "Hayatımızı mahvettin!" Cevap vermedi. "Haklı! Ölümüne haklı hem de. Her şeyi öğrenecek!"

"Sus!" Duraksadım. "Sus, sadece sus." dedi. "Her şeyi öğrendiğinde bitirecek bizi. Sen hapishaneye tıkılacaksın, benim de hayatım bitecek!" dedim ona aldırmadan. Sinirden bir anda gaza yüklendi. Bana cevap vermek istemediği için hırsla gaza basıyordu.

"Bir an dedim ki bu kız benim arkamda, sırtım yere gelmez artık. Beni kolluyorsun sandım. Benim yanımdasın sandım. Hâlâ kendi derdindesin!" Sesinde hayal kırıklığı vardı. Korkuyla emniyet kemerine yapıştım. Gözlerim irileşmiş yola bakıyordum. "Yavaşla." dedim. "Sana güvenerek hayatımın hatasını yapmışım." dedi. "Yavaşla lütfen."

"Sebeplerimi bilmeme rağmen hâlâ böyle konuşuyorsun, güzel!" "Yavaşla, Allah kahretsin yavaşla!" Çığlık atmamla birlikte irkildi. Sanki konuşurken farklı bir âlemdeydi. Bakışları bana döndü. İçime pısmış, sıkı sıkı kemeri tutuyordum. Arabayı kenara çekti. İçim titriyordu korkuyla.

"Ben, ben özür dilerim. Çok sinirlendim, bunun önüne geçemedim." Kal gelmişti. O gün olduğu gibi camlar batıyordu sanki. Aynı anı yaşıyordum. Kemerimi çıkardı. Yüzümü avuçlayıp kendine çevirdi. Gözleri endişeyle parlıyordu. "Özür dilerim." Baş parmağıyla akan gözyaşlarımı siliyordu. Ellerinden kurtulup beline sarıldım. Kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyordum esasen. Bana zarar veren kişi de olsa sığındığım kişi o oluyordu. Bizi azarlayan annemiz bile olsa 'anne' diye ağlardık ya, benimkisi de tam da o misaldi. Beni ağlatan da oydu, sığındığım liman da.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Donde viven las historias. Descúbrelo ahora