30.Bölüm

6.2K 630 451
                                    

Bir önceki bölümü okumadan geldiysen,
hemen geri dön derim😉☝️

BU BÖLÜM İTHAFIM SEVGİLİ @sentinus11 İÇİN GELSİN. DEĞERLİ YORUMLARIN VE SIMSICAK SOHBETİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM CANIM. İYİ Kİ VARSIN 😘😘😘


Sıcak bir yaz akşamı olduğu için masayı bahçeye hazırlamak istemişti. Lacivert gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu ve yıldızlar tepesinde ipeğin üzerindeki safirler gibi parıldıyorlardı. Tıpkı turkuaz rengi havuzun dibini aydınlatan spotlar gibi bahçenin her köşesi aydınlıktı.

Hafta sonu olduğu için Romano izinliydi. Bu yüzden yemeği hazırlamak Madison'a düşmüştü. Aksi olsaydı bile yemeği kendisinin hazırlaması gerektiğine karar vermişti zaten. Çünkü Gena ona böyle söylemişti. Erkeklerin kalbine giden yol midesinden geçer. Nick ile aralarında bir şeylerin değişmesini istiyordu artık. Ve bu gece o geceydi.

Fırına sürdüğü Drake Usulü tavuğunu kontrol etti. Şarabı buzlukta soğumaya bırakmıştı. Makarna sosu hazırdı ve salata da neredeyse hazır olmak üzereydi. Saatini kontrol etti. Son aldığı bilgiye göre Nick'in yönetmenle olan toplantısı bitmek üzereydi. Onun sakatlığı sırasında çekebilecekleri bütün sahneleri konuşmaları gerekmişti. Nick ayağı kırıldığından bu yana çalışmadığı için fazlasıyla huysuz ve çekilmez bir adam olmuştu. Üstüne gereksiz alınganlıkları da eklenince, bazen küçük bir çocuktan farksız oluyordu doğrusu. Madison ona bu gece yeniden bir erkek olduğunu hatırlatacaktı.

Domatesleri doğrayıp salatasına karıştırdı. Süzdüğü makarnaları servis tabağına alıp masaya götürdü. Tüm bu hazırlık süresince midesi heyecandan düğüm düğüm olmuştu. Gözü ilk randevusuna çıkmaya hazırlanan ergenlik çağındaki kızlar gibi sürekli kapıdaydı.

Sonunda spor arabanın tahrik edici homurtusunu duyulduğunda heyecandan vücuduna ateş basmıştı.

Sakin ol, diyerek kendini uyardı. Gelen sadece Nickholas. Onun eve geldiğini hemen hemen her gün görüyorsun, unuttun mu?

Fakat lanet kalbi bir türlü söz dinlemiyor, adeta dörtnala giden bir yarış atı gibi koşturup duruyordu. Anahtar kapının yuvasında dönerken Madison boy aynasında son kez kendine baktı.

Üzerinde kendi seçtiği siyah diz üstünde biten mini bir elbise vardı. Elbise aynı anda hem muhafazakar hem de müstehcen olabilmeyi başarabilen nadir tasarımlardandı. Sıfır kollu ve boynuna kadar kapalıydı ancak yakasındaki minik kalp şeklindeki oyuktan zarifçe göğüs çatalı görünüyordu. Etek boyu ve vücut hatlarını saran kumaşı mükemmeldi. Ancak asıl dikkat çekici olan beline kadar inen sırt dekoltesiydi.

Madison hayatı boyunca hiç böyle bir elbise giymemişti ve şimdi kendini elbise ve ona uyumlu topuklularla biraz tuhaf hissediyordu. Daha fazla oyalanmadan Nickholas'ı karşılamaya gitti. Gelenin yalnızca Nickholas olmadığını fark ettiğinde yaşadığı hayal kırıklığına gizleyememişti.

"Bayan West?"

"Madison? Bu ne güzel sürpriz. Nickholas? Madison'ın bize katılacağını söylememiştin."

Genç kadın neşeyle Madison'a doğru yürüyüp ona özlemle sarıldı. Madison kadının omzunun üzerinden en az onun kadar şaşkın görünen Nick ile bakışmıştı. Adamın ona bakışları hem hayranlık hem de özür diler cinstendi.

Fanny geriye çekilip Madison'ı tepeden tırnağa inceledi.

"Vay canına Madison. Çok şık görünüyorsun. Tüm bu hazırlığı benim için yaptırdığına inanamıyorum. Öyle değil mi Nick?"

YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)Where stories live. Discover now