7.Bölüm

7.7K 771 506
                                    


Ofis hiç olmadığı kadar boştu. Genelde işlerini yetiştirmek için fazladan mesaiye kalmak isteyenler haricinde pazar günü ajansa fazla kimse uğramazdı.

Madison için ise bu bulunmaz bir fırsattı. Son bir kaç gündür kafası Nickholas Andersson denen züppenin işleri yüzünde epeyce dağılmıştı. Üzerine bu sabah ev arkadaşlarının gevezelikleri -Gena'nın Drake'i birileriyle çıkmaya ikna etme çabaları da- eklenince, son çareyi şirkete kaçmakta bulmuştu.

Sessizlik güzeldi. Huzur demekti. Hele sessizliğin ortasında kulaklıklarınızı takıp, sesi sonuna kadar açarak dinlenilen kaliteli Rock müziğinin keyfi hiç bir şeyle ölçülemezdi.

Köşe başındaki Starbucks'dan aldığı büyük boy Americano'sundan küçük, haz dolu bir yudum daha alarak iç çekti. İyi bir kahve(hangi çeşit olursa olsun) ona güzel bir seks kadar keyif verirdi. Son zamanlarda seks hayatının ne kadar kurak geçtiği düşünülürse, kahve onun için cennet demekti.

Patronları Bay Pedro, hafta başında yeni bir şirket anlaşması için kolları sıvamaları gerektiğini, en etkileyici kampanyayı hazırlamaları için tüm ekibi teşvik edecek iyi bir motivasyon konuşmasıyla belirtmişti.

İş büyüktü. Ajansa getirisi elbette diğer şirketlerin kazandırdığı kar payından çok daha fazla olacaktı. Firma; çocuk ve yetişkinlik çağına girmek üzere olan yeni yetme ergenler için tasarlanmış, geniş bir ürün yelpazesine sahipti.

Pazarlamaları gereken ürün listesinin bir kopyası önünde duruyordu. Tüm yapması gereken şimdiye kadar keşfedilmemiş yeni fikirler üretmekti.

Ürünleri genel hatlarıyla incelemiş, hepsini ajandasında düzenli gruplara ayırmıştı. Ürünleri tanıtmak için çarpıcı bir tanıtım filmi hazırlamalıydı.

Fikirlerini kabataslak yazmayı bitirmişti. Pazar araştırması için, çocukların yaş gruplarını, gideceği okulları, oyun parklarını not etti. Ürünü kullanacak çocukların fikrini almadan iyi bir pazarlama olanaksızdı. Çocuklarla konuşmak, onların isteklerini öğrenmek ne kadar zor olabilirdi ki?

Madison çocukları severdi. Yıllar boyunca sürekli kız kardeşiyle yakından ilgilenmesi gerekmişti. Sosyal yaşantısından tutun da, okul hayatına, ev ödevlerinden arkadaşlarına kadar... Madison, Corine için hep bir abladan çok daha fazlası olmaya çalışmıştı. Ve başarmıştı da.

Çocukların ihtiyaçlarını ve nelerden hoşlanacağını rahatlıkla kestirebilirdi. Bunun için, kendini onların yerine koyarak düşünmesi yeterliydi.

Bir de işine konsantre olduğu anlarda Gena'dan sık sık gelen şu taciz mesajları olmasaydı keşke.

G: Daha ne kadar saklanmaya devam edeceksin?

G: O partiye hazırlanmak için fazla vaktin kalmadığını sana hatırlatırım.

G: Yeni bir elbise mi almak istersin, yoksa Gena koleksiyonundan yararlanmak mı?

G: Sana söylüyorum! O güzel kıçını kaldır ve hemen buraya getir Maddy!

Telefonu yeni bir mesajla titreyince Madison derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Bu kadın hiç vazgeçmez miydi?

C: Bunu söylemekten nefret ediyorum ama biraz nakite sıkıştım. Senin için sorun olur mu? xxx

Bu kez mesaj Corine'dendi. Madison yerinde dikleşerek müziği kapattı ve hemen kız kardeşini aradı.

"Hey! Umarım pazar gününü mahvetmemişimdir!" dedi kız kardeşi endişeyle.

Kardeşinin telefonda mahcup çıkan sesi Madison'ı gülümsetti. Tekrar arkasına yaslanarak saçına iliştirdiği kurşun kalemi çıkardı ve elinde çevirmeye başladı.

YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)Where stories live. Discover now