do not come near me oh moon

1.1K 146 59
                                    

"hoş geldin y/n

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"hoş geldin y/n. seni de okulundan alı koydum ama işe gitmem gerek ve kei kalkacak gibi değil. sorun olmayacağına emin misin?" kız en yakın arkadaşının annesine kocaman gülümsedi. okula gitse de dersleri dikkatle dinlemediğini bilmiyordu. içindeki pişmanlık duygusunu bir kenara atarak kıkırdadı.

"elbette, lütfen bana güvenin. iyileştiğinden emin olacağım."

kadın gülümsedi. oğlunu doğru ellere bıraktığını biliyordu. o zamanlar yeni başlayan fakat uzunca devam edeceğine inandığı arkadaşlığı için kıza minnettardı. oğlunun biriyle mutlu olması onu da mutlu ederdi elbette.

"teşekkür ederim, akşam görüşürüz. sana güveniyorum."

kız, kapının kapanma sesini duyduğu anda koşarak mutfağa gitmiş, bulduğu bezi ıslatıp bir bardak su ile birlikte arkadaşının odasına ilerliyordu. ona kızması gerektiğini biliyordu. hangi aptal bu havada dışarı incecik şeylerle çıkardı ki?

"ben geldim." suyu bitirdiğinden emin olup ıslak bezi alnına dikkatlice yerleştirdikten sonra yatağın ucuna oturdu ve hafifçe mırıldandı. "neden dikkat etmedin?"

"üzgünüm." sesi o kadar kısıktı ki, y/n dikkatli olmasa duyamayacaktı. gülümsedi.

"dinlen. çorba yapacağım. annen çıktı." cevap olarak hafif bir baş sallaması aldığında kapıyı ses çıkarmamaya dikkat ederek kapattı ve mutfağa ilerledi. annesinin çıkmadan kağıda yazdığı tarifi eline alarak işe koyuldu.

"bütün talimatlara uydum. lezzetli olmalı." kaşıkla ucundan tattığında gerçekten de lezzetli olduğunu gördü. tarifin fotoğrafını çekmeyi unutmadan çorbayı bir kaseye hazırlayıp arkadaşının odasına yöneldi.

"uyuyor musun?"

"hayır."

"kalkabilir misin?" tsukki'nin çok nadir hasta olduğunu, hasta olduğunda da zor atlattığını biliyordu. bu yüzden kalkıp yatağın başına yaslanması normalden uzun sürmüştü.

"beni zehirlemeyeceksin, değil mi?"

"bu çok bayat bir şaka." gülümseyerek bir kaşık çorbayı arkadaşına yedirirken gözlerini suratından ayırmıyordu. beğenecek mi?

"güzel mi?"

"güzel olup olmaması önemli değil. sağlıklı olması önemli."

"çilekli pastam için de böyle demiştin ama şimdi her hafta yapmak zorundayım." ikisi de güldü. tsukishima'nın dilinde 'hayır'ın evet demek olduğunu biliyorlardı.

"daha fazla yiyemem."

"tamam, bunları bırakıp geleyim." arkadaşını yeniden yatırıp bir sorun olursa diye kapıyı açık bıraktı ve mutfağa ilerledi. annesine iş bırakmamak için bulaşıkları halletmek üzereydi ki üst kattan bir ses duydu.

"y/n?"

"geldim. bir sorun mu var tsukki?"

"hayır." y/n, yatağa daha dikkatli baktığında bıraktığından daha büyük bir boşluk olduğunu fark etti.

"yanıma uzanır mısın?" kız güldü. "ya ben de hasta olursam?"

"bu ilk ve son şansın."

"geliyorum, kıpırdama." gülerek arkadaşının yanına yattığında kıkırdadığını duyabiliyordu. fazla yaklaşmadan yatağa yerleşti ve yüzünü ona döndü. "nasıl hissediyorsun?"

"daha iyi."

günün geri kalanında bir yatakta iki arkadaş ve yüzlerindeki kocaman gülümseme yer alıyordu.

tsukki'nin annesi gelene kadar tabii.

moon ; tsukishima keiWhere stories live. Discover now