i couldn't hide on a bright night

981 121 53
                                    

"ne çiziyorsun?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"ne çiziyorsun?"

"hm? bugün eve gelirken gördüğüm çiçekleri."

"hala çiçekçi mi olmak istiyorsun? yeterince zekisin, şu an bile çalışmaya başlasan iyi bir işin olabilir."

"istemiyorum."

"tamam, en azından şimdilik bıraksan? buraya benimle ilgilenmeye geldiğini sanıyordum." y/n, elindeki kalemi bırakıp arkadaşına döndü.

"ilgi mi istiyorsun?"

"zahmet olacak." gülerek yerinden kalktı ve yatağa oturdu. "geldiğinden beri bununla ilgileniyorsun. sıkılmadın mı?"

"hayır, eğleniyordum."

"ben eğlenmiyordum." tsukishima, kızı elinden tutup kendine çekerek yatağa uzanmasını sağladı. şimdi ikisi de birbirlerine dönük bir şekilde yatakta yatıyorlardı.

"yamaguchi gelecek mi?"

"hayır. üzüldün mü?"

"biraz. pijama partisi veririz sanıyordum."

"ben yetmiyor muyum?"

"o da ne demek?"

"hiç." tsukishima, y/n'i biraz daha kendine çekerek sarılmaya başladı. neredeyse üstüne çıkacaktı, y/n onun bu hallerini seviyordu.

"istiyorsan çağırabiliriz."

"sorun yok. bugün seninle ilgilenmek istiyorum." tsukishima gülümsedi. bu sözlerin onun için anlamı derindi.

bir süre öyle kaldılar. tsukki, y/n'in uyuduğunu sandı fakat kafasını kaldırıp baktığında elleriyle oynadığını gördü. bir eliyle onun elini tuttu, şimdi birbirlerinin eliyle oynuyorlardı.

"evde yeterince malzeme var mıdır?"

"ne için?"

"pasta yapabiliriz."

"hmm, anneme soralım." tsukishima, o an kıpırdayıp y/n'den uzaklaşmak istemiyordu fakat pastasını seviyordu. başka hiç kimse onun gibi yapamıyor, diye düşündü.

bayan tsukishima, eşyaların yerlerini anlattıktan sonra iki genci yalnız bırakıp salona ilerledi. y/n bir an önce pasta yapıp balkona gitmek istiyordu. tsukishima'nın balkonu kendisininkinden daha büyük ve rahattı.

tsukishima, y/n'e baktı. odaklandığında oluşan ifadesini seviyordu. pastasına dünyayı kurtaracakmış gibi dikkat etmesi komikti. gerek yoktu, nasıl olsa tsukki her türlü seviyordu.

y/n yanağında bir baskı hissettiğinde farkında olmadan çattığı kaşlarını düzeltti ve yanına baktı. tsukishima, kek için hazırladıkları unu y/n'in suratına sürüp uzaklaşmıştı. işinin bölünmesine sinirlenip parmağındaki unla peşinden gitti. yüzüne ulaşmak için parmaklarına yükselmesi gerektiğini biliyordu, tsukishima bu hareketine kahkaha attı.

intikam alması biraz uzun sürdü. tsukishima sonunda dayanamayıp yüzüne un sürülmesini kabul etti ve gülümseyerek eğildi. y/n hızlıca elindeki unu yüzüne sürerken kıkırdamalarını durduramıyordu.

tüm bunlar olurken bayan tsukishima, ikisinin ne kadar eğlendiğini salondan gülerek dinliyordu. oğlunun uzun zamandır böyle gülmediğini düşündü.

pasta nihayet (gereğinden çok daha uzun sürmüştü) bittiğinde, y/n çilekleri üstüne yerleştirdi ve gülümseyerek eserine baktı. lezzetli duruyordu. tsukishima'nın ailesi için yeteri kadarını bırakıp kalanıyla balkona gittiler. çoktan havanın karardığını o ana kadar fark etmemişlerdi bile.

birlikte oturup pastayı yerken ikisi de konuşmadı. tsukishima bu sessizliği sevmiyordu. bir süredir söylemek istediği şeyleri daha fazla içinde tutmak istemedi.

"y/n?"

"hm?" y/n, gözlerini önlerinde uzanan aya dikmiş pastasını yiyordu. bu havayı seviyordu. rüzgar ılık esiyor ve balkonda oturmasına izin veriyordu.

"eskiden kışları daha çok seviyordum."

y/n gözlerini aydan çekip tsukishima'ya baktı. durup dururken neden böyle bir şey söylediğini anlamaya çalışıyordu. tsukki'nin kışı sevdiğini zaten biliyordu.

"ama buraya geldiğinden beri sevemiyorum. birlikte balkonda oturamıyoruz." tüm bunları söylerken ona bakmıyordu. yeterince utanmıştı, daha fazla konuşmak istemedi.

y/n bakışlarını ondan çekip yeniden aya verdi. söylediklerini düşünüyordu. hiç bu kadar dürüst olmamıştı.

"en azından kışın birbirimize sarılarak ısınabiliriz. eğer istersek battaniyelerle balkona çıkabiliriz. karda da oynayabiliriz. yapacak bir sürü şey var. sen bir kardan adam yaparsın ve ben de onu bozarım." y/n güldü. tsukishima şimdi arkadaşına bakıyordu. bunu beklememişti.

"neden böylesin?"

"hm? nasıl?"

"böyle işte. senden nefret etmek imkansız gibi. neden benimle bu kadar iyi anlaşıyorsun? okulda nasıl olduğumu biliyorsun. başkalarına nasıl davrandığımı da. ya sana karşı da öyle olsaydım?" kız durdu. bunları düşünmemişti. ne olursa olsun tsukishima en iyi ve ilk arkadaşıydı, en başından beri birbirlerine karşı soğuk olsalar da bu gerçek değişmezdi.

"ama öyle değilsin. öyle olsan da bir sorun olmazdı. herkesle iyi anlaşmanı bekleyemem. benim gibi biriyle özellikle. yine de şu an bu konuşmayı yapman diğerlerine gösterdiğin kişiliğin altında nasıl biri olduğunu anlatıyor. kendine kötü biri falan mı demeye çalışıyordun yoksa?" güldü. "nasıl biri olduğun önemli değil, bu saatten sonra benden kurtulamazsın."

tsukishima gözlerini aya çevirdi. insanların düşüncelerini umursayan biri değildi, en azından öyle olduğunu sanıyordu. kimseye ihtiyacı yoktu. insanlar yalan söylerdi.

o gece belki de herkes yalan söylemiyordur diye düşündü. belki de birine ihtiyacım vardır.

moon ; tsukishima keiWhere stories live. Discover now