10.BÖLÜM "ŞEYTAN BİZİM İÇİMİZDE"

5.6K 402 98
                                    

"Şeytan Bizim İçimizde"

-

İsa'yı çarmıha gerdiren Yahuda'nın gaddarlığını taşıyordu, bağrına taktığı mürver ağacı broşunda.

Taşlarına akmış kandamlaları, gölgenin altında bile su gibi ışıl ışıl parlıyor, saf demir kokusunu dışa lanse ediyordu.

Ona baktım ve insanların çaresizliği işleyen çığlıklarını duydum.

Mürver ağacı onları eritiyordu.

İsa'nın kanını kurutan bu ağaç, felaketiyle morarmış bedenleri besliyor, beslediği yerden zehrini damlatıyordu köhne kalmış ruhların ebedi ölü bağırsaklarına.

Batıl inancın kökleri ciğerimi deliverdiği zaman, şeytanın yavrusu olan iblislerin fısıltı sesini işitiyorum, siyah çiziklerine bakarken.

Vladimir'den korkmamak için verdiğim savaşın ilk teslimiyeti, bacaklarımın titremesiyle gerçek oldu.

"Gördü seni bir kere," diyordu, duymak istemediğim iğrenç üç ayrı sesin yankısı.

Ne dişiydi, ne eril.

Hayvani baskının zihnime uyguladığı iğrenç bir akıl oyunuydu sadece.

"Gördü seni bir kere. Nereye gidersen git peşinden gelecek. Güneş düğümünden peyda olmuş saç tellerini ortadan ikiye kırıp atacak."

Damarlarımdaki suyu çeken iblisin küf kokan nefesi boynumu yaladı.

Alay ederek, "Gördü seni bir kere," dedi, üç ayrı sesin üçüncü tekrarıyla.

Demiri anımsatan uzun parmaklarını saçıma geçirdiğinde, önümüze karanlık bir gölge düştü.

Gölgenin varlığı yüzümün yarısını kapladı.

Hain kötülüğü içine kazımış gözlerinin görüşü flulaştı. Yüzüme düşen siyahlığa öfkesini kusarcasına dilini dişlerinin arasına kıstırdı. Bunu ona bakarken aralık dudaklarının arasından çok net bir şekilde görebiliyordum.

"Efendim," demişti, boyunu eğen gölgenin sahibi. "Sizi bekliyorlar." Saygıdan olsa gerek, kafasını eğerken bacakları da iki büklüm olmuştu. Eklem yerleri tir tir titriyordu.

Vladimir Buldakov saçlarıma doladığı parmaklarını çekiştirdi. Saç diplerimde beliren acıyla beraber sızım sızım sızlıyordu sinir dokularım.

Kaşlarının kavisli yeri yukarıya dikilirken, ön çatısı aşağıya doğru çatıldı.

"Geliyorum."

Sarf ettiği tek kelimelik cevabıyla, "Kurtuluş biletimin iç ferahlatan yanı olmalı," diye geçirdim içimden.

Nefesimi içime çektim ve ağzıma karışan ekşi erik kokusuyla beraber nefesimi tuttum.

Şişen göğüs kafesimin varlığından rahatsız olan gözbebekleri küçüldü.

Geri çekilmek adına attığı bir adımla beraber parmaklarına doladığı saç tutamlarım yay gibi gerildi. Parmak boğumları beyazladı. Uçları, olgunlaşmak üzere olan kiraz taneleri gibi kızardı. Buğday tenine kenetlenen kızıl saçlarımı koparmak isteyen hırçınlığıyla elini hayvani bir baskıyla geri çekti. Saçlarımın ortadan ikiye yırtılma sesini işittim. Bazıları kökünden intihar etti. Hatta bazıları saniyeler sonra yere döküldü.

ÖLDÜR ya da SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin