8.BÖLÜM "MAHPERİ ALPSOY"

6.6K 430 69
                                    

"Mahperi Alpsoy"

-

Sabah ezanı okunalı üç dakika olmuştu ve ben, boş bakışlarımı tavana dikmiş bir vaziyette suyun içine kirlerimi akıtıyordum.

Zihnimin kirini.

Duygularımın kirini.

Benliğimin kirini.

Tilki Gözün kirini.

Tilki Göz...

"Ah Tilki Göz, aklıma düşmeni dilemezdim.

O ya da bu, biliyorsun, nedenlerimiz var.

Çözümü vurmak ya da kaçmak değil.

Çözümü olmayan bir düğümüz biz.

Biz dediğim için kızmadın değil mi?

Ah Tilki Göz, kanıma karışmanı istemezdim.

Yarın ya da şimdi, biliyorsun, sorunlarımız var.

Cevabı sevmek ya da öldürmek değil.

Cevabı olmayan bir yalanız biz.

Sana yalanları fısıldadığım için üzülmedin değil mi?"

Gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım.

Göğsümün ortasına oturan ağırlığın ılıklığını içime hapsettim.

Ensemi küvetin kenarına yaslamayı bıraktım, bedenimi aşağıya çektim.

Suyun içine girdiğimde kulaklarım boğuk bir gürültüye ev sahipliği yaptı.

Böylesi daha iyiydi.

Şimdi...

Şimdi Atilla yoktu, ben vardım.

Ben de ise kalbimin sesi, göğüs kafesimin dingin boşluğu vardı.

Şimdi ben yoktum, acılarım vardı.

Bu sayede, geçmişimin yüzüne atılan kezzap yanığını hissedebiliyorum.

Yanan yerlerin çürümüş et kokusunu koklayabiliyorum.

Üzerini kirleten rüzgârın verdiği iç gıdıklayıcı sızıyı anlayabiliyorum.

Geleceğime şekil verecek olan kumarın getireceği yıkımı görebiliyorum.

Atılan zarların sesini işitebiliyorum.

Ve ben, hayatın ellerimin arasından kayıp gideceği günü dört gözle bekliyorum.

O gün gelip çattığında, vereceğim son nefesi dışarıya üflemeyi hayal ediyorum, baba.

Çok beklettim seni, biliyorum.

Kirli oyunlara alet olmuş küçük kızını yine de sever misin, kestiremiyorum.

Bana, doğduğum günün anısına her Perşembe akşamı gül tanesi verirdin, hatırlıyor musun?

Gülü anımsatıyorsun derdin.

Gül gibi ferah, gül gibi güzelsin diye severdin.

Yanına gelsem, yine gül gibi kokar mıyım?

ÖLDÜR ya da SEVWhere stories live. Discover now