33

1.2K 112 161
                                    

"Oğlum birazcık kucaktan insen güzel olmaz mı ama?" Sehun, sabahtan beri kucağından inmek istemeyen ve indiği anda kıyameti koparan oğlunu son kez oyun havuzuna koymadan önce sıkıntıyla mırıldandı. Sabahtan beri kendini oğluyla oyalıyor ve dünü unutmaya çalışıyordu. Ama nafile, pek başarılı olduğu söylenemezdi.

Yuchan'ı oyun havuzuna bırakıp diz çöktüğü yere oturdu ve oğlunun yeniden ağlamaması için içinden tanrıya yakarmaya başladı. Geceden kalma baş ağrısı durmak bilmiyordu, üstüne ek tüm gece ağladığı için gözlerini açma işinde de hayli zorlanıyordu.

"Ba-ba." Minik Yuchan, eline aldığı legoyu Sehun'a uzatırken bebek sesiyle seslenmiş ve elindeki lego babası tarafından alınınca oynadığı oyuna geri dönmüştü. Sehun, oğlunun ensesine değen saçlarını okşamaya başlarken telefonunda kendisini bekleyen mesaj karmaşasını düşünüyordu. Belki de daha fazla kaçmamalıydı.

Byun Baekhyun'den yediği kazığa şaşırmaması gerekiyordu, kocası için her haltı yapacak bir adamdı. Ona tavır alacak gücü bile yoktu ama konuşmakta istemiyordu.

Nihayet Yuchan babasını unutmuş, havuzundaki çeşitli oyuncaklarla ilgilenmeye başlamıştı. Bunu fırsat bilen Sehun dün Taehyung'a mesaj attıktan sonra bir daha eline almadığı telefonunu almak üzere yatağına doğru yürümeye başlamıştı. Aldığı bildirimlerin, arama ve mesajların çokluğuna hiç şaşırmamıştı.

Ama beklemediği şey Chanyeol'den gelen +99 mesaj bildirimiydi.

"Bakalım işkolik baban ne yazmış oğlum." kendisine seslenildiğini anlayan Yuchan hemen kafasını babasına çevirmiş ve tıpkı Sehun babasından aldığı peltek diliyle ona seslenerek elleriyle alkış yaparak gülmeye başlamıştı. Bulaşıcı gülüşü babasına devreden Yuchan, diğer babasının attığı mesajlardan bihaber oyuncaklarıyla oynamaya geri dönmeden Sehun'un kendisine bakarak sevgi sözcükleri sıralamasını beklemişti. Gerçekten akıllı bir bebekleri vardı ikilinin.

Mesaja tıklayıp içeriğe girdiğinde önüne çıkan her cümleyi dikkatle okuyan Sehun, bu sefer diğer duygularından daha da yoğun bir duygu hissetmeye başlamıştı; Sinir. Hem de bolca.

Mesaj yazmak yerine onu aramak için telefonu kulağına götürürken, sırtı kendisine dönük olan oğluna bir bakış atarak yatağa oturdu cidden siniri tepesindeydi. Çalmadan telesekretere düşen telefon onu hiç şaşırtmazken telefonu kapatıp direkt şirket hattını aradı. "Sen telefonu kapatıp yine çalışırsın, biliyorum seni adi korkak herif." kendi kendine mırıldandıktan birkaç saniye sonra telefon açılmış ve artık nefret ettiği o tanıdık sesi duymuştu.

"Park Holdin-"

"Bana Chanyeol'ü bağla." oldukça saygısız bir giriş yaparken hiç utanmamıştı, utanmayı da düşünmüyordu Sehun.

"Pardon siz kimsiniz de böyle kaba bir şekilde konuşabiliyorsunuz, bayım?"

"Sana Chanyeol'ü bağlamanı söyledim, bana hesap sormanı değil. Bağla onu."

"Önce kim olduğunuzu söyleyin."

"Oh Sehun ben, şimdi bağla."

"Oh Sehun mu? Bir yerden ta-"

"Kocası olan Sehun, artık bağlayacak mısın?"

Bu sohbetten oldukça sıkılan Sehun, olabildiğince kısa tutmaya çabaladığının üstüne böyle uzamasından iğrenmişti.

"O-oh, üzgünüm efendim sesinizi çıkaramadım da."

"Sana dediğimi yapacak mısın artık?"

"Bay Park bugün holdinge gelmedi, isterseniz geldiğinde söylerim sizi arar?"

"Olur, mutlaka söyle ama bekliyorum."

Busy and Father | ChanHunWhere stories live. Discover now