34

1.2K 102 215
                                    

baekhyun
sehun
biliyorum bana kızgınsın
ama sana yemin ederim kötü niyetle hareket etmedim
havaalanına kadar giderken aklımdaki tek şey jongin'di
ama uçakta chanyeol ile uzun uzun konuşunca biraz... sanki onu da anlamış bulundum
belki dostluğumuz bitti gözünde, bana bir daha güvenmeyeceksin ama inan bana chanyeol perişan halde ve benimle aranızı yapmam için konuştu
sana çektirdikleri için çok pişman
yaptıklarını telafi etmek için çok sabırsız
beni sil ama ona son bir şansı çok görme
lütfen, bunun için inan bana
önyargılı davrandık ona karşı, evet çok hatası var affedilir gibi değil
ama... aşk her şeyi affeder be sehun, affeder

sehun
çok perişan olan adam mı gece taehyung ve beni bahçede görünce hakkımızda aşık yaftası yapıştırıp, bana karşı güvensizce konuşuyor?
bir de veda edip telefonu kapatmış haspam
yaşı büyüdü ama beyni hep aynı
sanıyor ki sehun onun yaptığı oyunu fark etmeyecek ve onun için endişelenip, acı çekecek
birkaç güne yazar yine
böyle ilgi çekme çabası görmedim ben
pişman olan adama bakınız :D

baekhyun
chanyeol nerde?

sehun
ne bileyim ben
çok kıymetli holdingine de gitmemişti o gün
ama kesin şimdi kağıtlarının başında hesaplama yapıyordur
pislik herif

baekhyun
hadi beni anlarım, haftalar evvel ona olan nefretim sana yaptıkları için körelmişti
senin için üzüldüm, ondan ve yaptıklarından iğrendim
ama sen?neden nefret sehun, hadi üzülürsün anlarım ama nefret büyük efor demek
yapma, yine sen yoruluyorsun
kalk bir konuş onunla
git ofisine
kaç gün önce gördü sizi?

sehun
üç gün önce, amerikaya gidip geldiği gün

baekhyun
kalk, ofise git bir
merak etmiyor musun cidden?
sözde bile olsa resmî olarak evlisiniz siz

sehun
gidip baksam elime ne geçecek?
kendini bir halt sanacak beyefendi
kendimi açıklayacağımı düşünerek tatmin olacak

baekhyun
sehun
nefes al
o, dünyanın en karaktersiz insanı olsa bile senin kocan
K O C A N
kavra şunu
ve kalk
hadi
sonra bana söversin ama gittiğini ve konuştuğunu bilmek istiyorum
hadiiii

sehun
sana neler söyledi de böyle yumuşadın?
sırf jongin'le buluşturdu diyeyse...
sözün bittiği yerdeyiz

baekhyun
öyle tavladı beni
sonra konuştuk işte boşver

sehun
peki...

baekhyun
gidiyor musun?

sehun
neden seni dinlediğimi bilmiyorum
ama gideceğim
gel ve yuchan'a bak, seninle aramızın iyi olduğunu da düşünme sakın

baekhyun
ah yuchan'ım!
nasıl özledim bebeğimi
ama ben hala amerikadayım
luhan'ı ara, memnuniyetle bakar bizim taze hamiş
şirkete gidip konuşunca yaz bana
görüşürüüüüüüz

-

Uzun süredir ayak basmadığı holdingin kapısından giren Sehun'u karşılayan danışma elindeki telefonu bırakıp anında saygı duruşuna geçivermişti. Sehun her zaman Chanyeol'ün şirketinde önemli bir yere sahip olmuştu, özellikle zamanında bu şirkette önemli bir projeyi üstlenip yabancı bir firmayı bünyelerine çektikleri zaman.

Yanından geçtiği herkese başıyla gülümseyerek selam veren Sehun'un üstünde beyaz salaş ve oldukça bol bir gömlek, siyah, dar ve bacaklarını tam saran kumaş bir pantolon vardı. Sol eli cebindeyken asansörlere yürümüş, bindiğinde hemen Chanyeol'ün ve diğer yöneticilerin bulunduğu dokuzuncu katın düğmesine basmıştı.

Baekhyun'ü neden dinlediğini bilmiyordu ama artık bu işe cidden bir son vermesi gerektiğinin farkındaydı; kötü veya daha kötü. İyiyi düşünecek inancı yoktu.

Ofuldanarak sağ kolunu süsleyen gümüş saatine baktığında saatin yeni yeni öğlene vurduğunu görmüş ve içinin sıkıldığını hissetmişti. Bu sıkılma aslında saatten değil, sebebi malum konudandı. Büyük ihtimalle kavga edeceklerdi ve bu kavga yine büyük ihtimalle öyle küçük bir kavga olmayacaktı. Ama Sehun son olmasını diliyordu.

Asansörden inip, tanıdık bölüme giriş yaptığında buradan ne kadar nefret ettiğini bir kez daha anladı Sehun. Hiçbir yere bakınmadan direkt masasında telefonuyla oynayan sekretere ilerleyip, karşısında dikiliverdi. Kendisini fark etmeyen genç kadının ve diğer gördüğü çoğu çalışanın neden bu kadar rahat olduğuna bir türlü anlam verememişti. Neyse ki Rosé'nin dikkatini sahte bir öksürükle çekebilmişti. Kendisini gördüğü anda hemen ayaklanan Rosé, endişeli bir ifadeyle konuşmaya başlamıştı.

"Bay Oh, sonunda birisi gelebildi!"

"Derken?"

"Bay Park hâlâ gelmedi, hiçbir şekilde irtibat kuramıyoruz kendisiyle. Birkaç kez sizi şirket hattından aradım ama açmadınız, kendisinden haberiniz var mı?"

"O adam bu oyunun sınırını cidden aştı." diye mırıldandı Sehun arkasını dönüp, Chanyeol'ün odasına doğru yürümeye başlarken. Kapıyı bir hışım açtığında karşılaştığı manzara cidden her şeyi doğrular hâldeydi; özellikle deri koltuğun üstüne öylece bırakılmış ceket, yere saçılan masa eşyaları, yere yatmış sandalyeler, duvara montelenmiş aynanın çatlak oluşu... "Burada ne sikim dönmüş?"

Aniden arkasını dönen Sehun, hiç düşünmeden kendisini izleyen sekreteri bağırarak azarlamaya başlamıştı. "Bu odanın hâlini gördün mü sen ha? Şu üç günde bir kez olsun kapısını açıp baktın mı?"

Elleri önünde birleşen genç kadın başını öne eğip sessiz kalırken, Sehun kendisinin sesini duyunca işi gücü keserek onların olduğu tarafa dönen diğer insanlara döndü ve devam etti. "Ya siz? Bu nasıl rahatlık ya, sizin patronunuz kayıp ve cidden bu rahatlıkta çalışabiliyor musunuz? O genel müdür nerede, sorumlu nerede herkes geçsin karşıma."

Belki Chanyeol Sehun'a göre oyun yapıyordu, üzüntüsünden kaybolmuştu ve geri dönecekti ama şirketinde böyle bir sorumsuzluk döndüğünü görmenin onu sinirlendirip, üzdüyse Chanyeol'ü düşünmek istemiyordu bile. Hoş Chanyeol'ü zaten düşünmüyordu.

Bir bir odasından çıkıp Rosé'nin sekreter masasının sağına, soluna, önüne ve ardına toplanan yöneticiler, temizlik görevlileri ve sekreterler şimdi Sehun'un karşısındaydı. Ne olursa olsun, kötü yolla büyümüşte olsa, yuvasını yıkmışta olsa bu şirketin böyle bir sorumsuzluk içinde batmasına göz yummak istememişti.

"Bay Wong," dedi Sehun Chanyeol'den sonraki en rütbeli şirket yöneticisine doğru konuşurken. "Park Chanyeol'ün nerede olduğundan haberiniz var gibisiniz sanki."

"Eee.." kendi kendine mırıldanan yönetici Sehun'u iyice sinir ederken derin bir iç çekti Sehun. "Hayır efendim, bilmiyorum"

"Peki her şey normalmiş gibi çalışma özgürlüğünüzü neye borçluyuz? Siz iyi misiniz ya, üç gün bakın tam üç gündür bu şirketin kurucusu ortalıkta yok. Ve siz cidden sessizce çalışıyor, çalıştırıyor musunuz? Bu sorumsuzluğunuzun cezasını ben değil, döndüğünde Bay Park verecek duydunuz mu? Hepinizin..." Ardından bakışlarını Chanyeol'ün sekreterine çeviren Sehun, umursamaz bir tavırla devam etti.

"Ama siz bir istisnasınız Bayan Park," herkesi öylece bırakıp şirketi terk etmeden önce son kez konuştu. "Kovuldunuz."

-

arkadaşlar WTF YANİ NOLUYOOOOOR

chanyeol iti nerde hemen tahminleri alalım pls

bakın bir güne iki bölüm kıymetimi bilin :*

bu arada gelecek ile ilgili istek ve görüşler alalım, bekliyorum muttlakaaa

Busy and Father | ChanHunWhere stories live. Discover now