43

1K 89 58
                                    

"Bunu yapmak istediğine emin misin?" diye sordu Jongdae gözlerini ovalarken. Uyanalı beş dakika olmuştu ve Sehun'un onu bu kadar erken uyandırmasını beklemiyordu açıkça. Fransa ziyaretinde Taehyung'a eşlik edeceğini bile düşünmüyordu düne kadar. "Çünkü gerginsin."

"Gergin değilim." dedi Sehun seyehat çantasına rastgele kıyafetler atmaya devam ederken. "Neden gergin olayım ki? Kafamı dağıtmaya gidiyorum."

"Bir şey demedim aman..." Jongdae eliyle dudağına fermuar çekti ve arkasına yaslanıp gözlerini kapattı. "Giderken haber ver uyanayım."

"Hayır Jongdae kalk Yuchan'la ilgili vermem gereken önemli bilgiler var."

"Üç gündür ilgileniyorum Sehun, Kyungsoo bile alakası olmadığı hâlde tüm odayı ezberledi."

"Eğer gece uyumazsa eline parmağını ver, parmak tutmadan uyuyamıyor."

"Ah, bu bebekler hep mi böyle? Benim çiçeğimde illa uyurken bir elinin baş parmağını emerken, diğeriyle parmağımızı kavrayacak. Canım unuttuğun bir şey var, ben de babayım."

"O yüzden gözüm arkada kalmayacak." dedi Sehun Jongdae'ye gülümserken.

"Tamam anlaşıldı, kafanı dağıtacaksın çünkü o öpücük aşırı mı aşırı hoşuna gitti."

"Kapa çeneni." dedi Sehun başını iki yana sallarken. "Hoşuma gitse bunu belirtmekten çekinmezdim."

"Taehyung ve Chanyeol arasında kaldığın için böyle oldu. Birisi yıllarını verdiğin kocan diğeri kötü günlerinde desteğini eksik etmeyen... Arkadaşın? Platoniğin?"

"Ben öyle seslenmem. Özellikle bana değer veren bir insana." Sehun sonunda çantasının hazırlığını tamamlamıştı. Gitme vakti yaklaşıyordu.

"Gitmek zorunda değilsin."

"Taehyung bizi öpüşürken görmüş." Sehun yatağa çökerken ağrıyan başına dayanmaya çalışıyordu, ilaç almasına rağmen hafiflememişti.

"E ne iyi işte, salak!" Jongdae aniden ayağa fırlarken bağırarak konuşmuştu. Bu uyandığının işaretiydi. "Ona yol verebilirsin, böylece kalbi kırılmaz daha fazla? Bu Chanyeol'e dön çağrısı değil, ne kendini zora sok ne de diğer ikisini. Kalbini dinle."

"Kalbimi dinliyorum." dedi Sehun kendinden beklenmedik bir hızda. Ayağa yeniden kalkarken kolundaki saate bakıyordu. "O yüzden beni mutlu hissettiren adamla Fransa'ya gideceğim."

Jongdae'nin iki yanına açılan kolları aşağı düşerken, genç adam gözlerini devirmişti. "Emin misin? Bir kez daha incinmeni istemiyorum Sehun."

"İncinmeme izin vermeyecek birisi."

"Chanyeol'de öyleydi." dedi Jongdae omuzlarını ben bilmem dercesine silkerken. "Diyeceğim o ki dikkatli ol."

"Tamam anne, nasihatlerin bittiyse çıkabilir miyim?"

"Tamam, 28 yaşında bir delikanlı olan sana diyeceğim son bir şey var." dedi Jongdae merak uyandıran bir ses tonuyla."

"Neymiş bakalım?"

"Ne olur ne olmaz çantaya bir sekiz-on tane kondom at."

"Siktir git Jongdae. Oğluma iyi bakın döndüğümde tek parça bulacağım, ayrıca ne olur ne olmaz Luhan ve Baekhyun'ü eve almayın tamam mı? Gerçi Luhan şu anda nezarethane de davasını bekliyor."

"Çok düşünüyorsun Sehun, git ve eğlen dostum. Düşünme kimseyi. Kendini düşün tamam mı? Yap bunu."

"Umarım," dedi Sehun içini çekerken. "Zor olacak ama yapacağım. Çantamı aşağı indirir misin? Gidip Yuchan'ı seveyim son kez, üç günde çok özleyeceğim onu."

Busy and Father | ChanHunWhere stories live. Discover now