Burçin ansızın gelmeleriyle geri döndü diyebilir miyiz? Deriz, deriz. Güz Esintisi'nin kitaplaşma sürecinden dolayı bölümler aksadı ama şu an buradayım, geri döndüm! Bölüm oldukça uzun olduğu için iki parta ayırdım... 5. Bölüm yarın 21.00'da gelecek.
Ansızın gelmelerime alışın bence! :)
Oy ve yorumlarınız eksik olmasın, tüm bölümlerde 600 oyu geçersek çok mutlu olurum. Son olarak... Sizi çok özledim ve keyifli okumalar! :)
🌨
6iant, Kandıra Kandıra
XXX Tentacion, Guardian Angel
4. BÖLÜM: ''ODALARDA IŞIKSIZ.''
Kaybolmuştum.
Zihnimdeki anıların içinde, içimin sokaklarında, karşımdaki adamın sözlerinde.
İnsan kaybolduğu yerde kendinden bir parça bulduğunda onu saklar, ihtiyaç duyduğu an karşısına koyar ve sorar: ''Hayatımdaki yerin ne?''
Avcumun içinde, ismimin yazdığı kanatları kırmızı benekli bir kolye vardı. Bu kolyeyi bana kimin verdiğini ya da bu kolyenin hayatımdaki yerinin ne olduğunu bilmiyordum; biliyorsam da hatırlamıyordum. Daha önce, keşke hafızam silinse de hiçbir şey hatırlamasam diye bir cümle kurdum mu bilmiyorum ama eğer kurduysam, o an işte şimdi bana ağız dolusu bir kahkaha atabilirdi.
Kaybolmak, ait olmadığın bir odanın içinde ışıksız kalmaktı.
Kaybolmak, ait olduğun bir kolyeye hiç ait değilmişsin gibi bakmaktı. Derler ki, ait olduğun yeri bulmak için bazen kaybolman gerekir. Ait olduğum yer bir dönme dolabın altıncı salıncağıydı. Kolyem, o adamdaydı. Dönme dolaba binen adamda. Yüzü yoktu, kalbi boştu.
Hayır, kalbi boş değildi. Kalbi de yoktu. Bir yerin boş olması demek, bir gün dolabileceği anlamına gelirdi. O hiç yoktu.
''Hiç ait olduğum yer neresi diye düşündün mü?'' diye sordum, sesim bile bana yabancıydı. Sanki dünyaya yeniden gelmiştim; ölüm, şu anki yaşımdan önce yaşadığım hayata bir ateş gibi serilirken hatıraların küllerini bile yakmıştı. Yüzüme acı bir tebessüm yerleşti. Kaç yaşında olduğumu bile hatırlamıyordum.
Kar tanelerinin eriyip kaybolduğu pencereden yansıyan cılız ışık, yüzünün sol tarafını aydınlatıyordu. Birkaç kez ağır ağır yutkundu, yerinden hafifçe doğruldu ve uzun kirpiklerinin arasından dakikalar sonra bana baktı. ''Ait olduğum yer dağlar,'' dedi, gözleri kaybolduğum yeri hiç bulamadım çünkü bir kez bile aramadım dercesine bakıyordu. Başıyla, pencereden görünen karlı dağları işaret etti. ''Ait olduğun yer neresi, hiç düşündün mü diye sorduğunda gözlerim karlı dağlardaydı. Bir soruyu sorduğunda, gözlerin nereye ve kime dönükse cevap ondadır, ya da cevap odur. Şimdi sen söyle... Kelebek, Nar... Hiç ait olduğum yer neresi diye düşündün mü?''
Gözlerimi anında, avucuma sakladığım, üzerine kan lekeleri düşmüş olan siyah kolyeye indirdim ama kalbimden ses yoktu.
Kalbi diye sordum, neden dağları seçti? Kendiyle bir daha karşılaşmamak için bu savaşı kaybetti, dedi.
''Ait olduğum yer neresi bilmiyorum, düşünemiyorum da,'' dedim, fısıltıyla. Ağlamamak için dişlerimi birbirine geçirdim, art art da iki kez sertçe yutkundum, derin bir nefes alıp verdim ama çaresizlik gözyaşları yanağımdan süzüldüğü gibi göğsümde açılmış olan boşlukta kayboldu. ''Işıklar ne zaman aydınlanacak?''

YOU ARE READING
VURGUN
Teen FictionVURGUN I, Kelebek Çiçekler çok yakında Lapis Yayınları ile raflarda!.. Geçmiş; yazılmayı bekleyen bir romanın ilk cümlelerini kulağıma fısıldadığında kurtarıcım olan adamın rahesinde ağzımdan akan kan vardı. ''Seni bulduğum gün kollarıma almasaydı...