38. BÖLÜM: ''KURŞUN OLAN SÖZLER.''

10.1K 824 164
                                    

Herkese selaamm! Bugün Vurgun'u yayımlamamın (1. Bölüm) yıldönümü... Ve bu bölüm de onun için...

Ayrıca, Vural ve Nare'nin doğum günü...

İyi ki doğdun, Nare!

İyi ki doğdun, Vural Emir!

İyi ki sizi yazdım...

İyi ki.

Keyifli okumalar, çiçeklerim! Oy ve yorumlarınız eksik olmasın.

38. BÖLÜM: ''KURŞUN OLAN SÖZLER.''

''Bazı sözler vardır kurşun kadar ağır, yaralayıcıdır. Önce kalbe saplanır, yankısı zihinde patlar. Vural'ın seçtiği kelimeler hedefini şaşırmayacak kadar keskindi.''

İnanmıyordum.

Ne kadar acı bir duyguydu, inanıyormuş gibi davranmak...

Hayattan kopacağını düşünüyordum. Şimdilik böyle söylüyordu. Dayanamadığı ilk anda vazgeçeceği kişi olurdum ben. O zaman ne yapacaktım?

Yüzbaşı Vural bu gerçekle yaşayamazdı.

Şehit olan abisinin intikamını almak uğruna ailesinden vazgeçmiş, yirmi gündür tanıdığı biriyle operasyon düşmesin diye sahte evlilik yapmayı göze almıştı. Sebebi o olmasa da bebeğimizi de kaybetmiştik... Tüm bunların hepsi bir yalan üzerine kuruluydu. Nasıl davranacaktı? Yarın hiçbir şey olmamışçasına mı uyanacaktı?

Başım göğsündeydi. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, ikimiz de hâlâ uyanıktık. Vural, ara sıra burnunu çekiyordu. Ağlıyordu. Benim ise ona bakmaya cesaretim yoktu.

''Ölecek gibi hissediyorum,'' diye bir itirafta bulunduğunda ağlayan sesi gözlerimde biriken o yaşların süzülmesine neden oldu. ''Nefes alamıyorum. Balkon kapısını aralar mısın?''

Sadece başımı sallamakla yetindim. Göğsünden doğruldum, sürgülü balkon kapısını geriye doğru çektim. Vural, sırtını yatak başlığına yasladı ve kan çanağı gözlerini yüzüme çevirdi. ''Aklımı kaybedecek gibi hissediyorum. Kalbimde bir yangın var.'' Yutkunamadı. ''Geçmişimi, geleceğimi, tüm hayatımı... Kaybetmiş gibi hissediyorum.''

''Annemin gerçek annem olmadığını öğrendiğinde ben de böyle hissetmiştim,'' Buruk, acı dolu bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. ''Biz bağıramadık diye hayatlarımızla oynama cesaretinde bulundular. Biz bağıramadık diye, üstümüzde tepinme yetkisi aldılar. Biz bağıramadık diye gerçekleri bilmiyoruz sandılar. Biz bağıramadık diye hatalı olduk. Ne yapacağımı bilmiyorum. Öğrendiğim günden beri bir vicdan azabıyla yaşıyorum.''

''Nasıl öğrendin? Ne zaman?''

''İlk uyandığım sabahı hatırlıyor musun? Kelebek Nar olarak uyandığım o sabahtan bahsediyorum.''

''Nasıl unuturum?''

''Bana demiştin ki sabah olduğunda konuşuruz.''

Gülümsedi. Ama acı dolu oluşu kalbimi bir yerden çok acıttı. ''Sen de beni dinlememiştin.''

Konuştuklarımızı anımsadım.

"Uyanalı bir buçuk saat oluyor. Şu an sana, seni bir uçurumun dibinde nasıl bulduğumu anlatmıyorsam eğer göğsünün içindeki ağrılar sızlamasın diye... Nare, ben diline geleni söylemeye çekinmeyen bir adamım, eğer susuyorsam... Göğsünün içindeki ağrılar, konuşmaya başlarsam çok sızlar."

VURGUNDove le storie prendono vita. Scoprilo ora