98. Bölüm - Sarmaşıklar Ve Arkadaşlıklar

3.5K 532 641
                                    


Merhaba,

Bayramımız mübarek olsun 🙏

Multideki şarkı Kel Mahmut içindir :)

beranur1999 ve Miu  🧡🎈😍🌸

Kontrol edemedim, keyifli okumalar 🧡

🎈

Hayattan alacaklı olduğum anların hepsini aklımda tutmaya özen gösteriyor ve alacaklarımı geri vereceği günü iple çekiyordum. Vermezse de, söke söke almasını biliriz.

Peki bizim başka kime borcumuz vardı da kapıyı çalan her kimse, alacaklı gibi çalıyordu?

Gözlerimi aralayıp başucumdaki telefonun saatine baktım, sabahın altısıydı. Yanlış duymadınız, altısı. Beşten sonra gelen altısı.

Daha okul saati bile gelmemişken evin kapısını çalan kibar bir hırsız olmadığına göre, binadan biri ölmüş olmalıydı, bunun başka bir açıklaması olamaz.

Helva?

Gülsevim ninenin ölmüş olabileceği düşüncesiyle yataktan fırladım.  Her ne kadar büyük gelinine daha az altın yapmış olsa da iyi kadındı rahmetli. Kapının deliğinden baktığımda gördüğüm yüz Onur'a aitti ve onun gergin görüntüsü tezimi doğrular nitelikteydi.

Annemle çarşamba pazarından aldığımız, diz yapmış pijamalarıma, dağınık saçlarıma aldırmadan kilitleri tek tek açıp, kapıyı araladım.

'Başımız sağolsun.' dedim yarı uykulu bir halde.

'Daha ölmedi.' dedi Onur telaşlı bir ses tonuyla. Altındaki yanarlı dönerli çakma adidas eşofman altı dikkatimi dağıtıyordu.

'Vah vah, tüh. Can mı çekişiyor? Ben ne yapabilirim ki Onur? Sonuçta yaşı da gelmişti. Mukadderat. Kuran okumak lazım başında. Takdiri ilahi, elden ne gelir?' dediğimde Onur ne söylediğimi anlamaya çalışır gibi baktı yüzüme.

'Ahu, hâlâ uyuyorsun.'

'Ne oldu Onur sabah sabah?' dedim gözlerimi ovuşturup. Sahiden içim uyuyordu.

'Ben Fatih'in yanına gidiyorum, Kel Mahmut' u hastaneye kaldırmışlar. Yine bir şeyler kullanmış sanırım tam anlamadım uyku sersemi konuştuğum için. Bizimkilere seninle birlikte, ödevin için erkenden çıktığımızı söyledim, hastane falan deseydim evdekiler de peşime takılırdı. Bir de durumu öğrenirlerse, o zaman hiç uğraşamam. ' dedi Onur hızlı hızlı.

' Durumu nasıl? Bırakmamış mıydı? Fatih öyle söylemişti.' dedim iç uykumdan sıyrılıp.

'Bırakmıştı, uzun zaman önce. Bilmiyorum.'

'Dur bekle, ben de geliyorum.' diyerek cevap vermesini beklemeden odama doğru koşturdum. Koşarken yerdeki katlanmış kilime takılıp düştüm, kalktım ama sonunda hedefe ulaştım.

Biliyorsunuz, bu yaşıma kadar düşe kalka geldim zaten. Sıkıntı yok yani.

Dolaptan çektiğim ve önüme ilk düşen kotu giyip kısa bir uğraşın ardından düğmesini ilikledim. Göbeğimden uzun zamandır bahsetmemiştim değil mi? O eski halimden eser yok şimdi adlı şarkıyı ezbere söylüyordu artık Ahu Ballıses. Namı diğer, Göbeklitepe.

Zilin kuş ötüşü melodisini yeniden duyduğumda, hızlıca sweetimi üzerime geçirdim ve ince hırkamı da siyah suni deri sırt çantamın kenarına takarak koştura koştura dışarı çıktım.

'Aşağıda bekliyorum.' dedi Onur, sonra merdivenlerden inmeye başladı. Yerinde duramıyordu sanırım. Arkadaş sonuçta, atsan atılmaz... Gerçi ben olsam atardım da, işte. Malumunuz, herkes ben değil.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now