105. Bölüm - Devrik Lider

3.8K 496 806
                                    


Merhaba,

Ahu neden mutsuz diyenlere, "Ahu sizin lunaparkınız mı?" :)

Bu bir dönem, geçiş dönemi. Hatta bu bölüm de, çöküş dönemi. Osmanlı böyle yıkılmadı dermişim :)

Keyifli okumalar 🧡

🎈

İnsanlar çok tuhaf varlıklar. Onlarla vakit geçirdikçe uzaylı olduğum konusundaki düşüncelerim eş zamanlı olarak artıyor.

Telefonumu kırdığı yetmezmiş gibi, bir de gelmiş benimle çiğ köfte yiyor şiir adam. Böyle de arsız.

'Ahu, dur bekle. Bilerek olmadı, çarpıştık sonuçta.'

Ufuk peşimden koştururken, cadde boyunca yürümeye devam ediyordum.

Bana çarptığında 'Önüne baksana!' diyen adam mı şairdi? Olsa olsa öküz olur, Sarıkız'ın akrabası olur ama şair olamazdı.

'Tamam dedik, bir şey mi dedik?' diye söylendim hiç duraksamadan. Bir şey demedim ama dememiş olmam onunla oturmaya devam edeceğim anlamına gelmiyordu sonuçta.

Teknik olarak benim gözüm telefonda olabilirdi. Beni gören o olduğuna göre, çarpan da o sayılırdı.

'Şimdiki telefonunun ekranını ben tamir ettireyim, hatamı telafi etmek için-'

'Tamam.' dedim. Giray'ın doğum günümde aldığı telefonun ekran tamiri yedi yüz lira civarıydı. Neredeyse bir telefon parası.

'Tamamsa dur biraz, yoruldum.'

'Sen yorulduysan durabilirsin, ben yorulmadım.' dedim arkama bile bakmadan. Bir süre Ufuk'tan ses gelmeyince göz ucuyla geriye döndüm. Duvarın bir köşesine yaslanmış dinleniyordu ciddi ciddi.

Derin bir nefes alıp u dönüşü yaptım olduğum yerde.

'İyi misin?' dedim havaya doğru bakarak.

'İyiyim. Çok hızlı yürüdün. Koşturunca, başım döndü.'

'Kibarcık seni, yüz metre yürüdün daha.'

Ufuk gülümsedi.

'Seni durdurmak için ölmek falan gerekiyor sanırım.'

'Pek umrumda olan bir durum olduğunu söyleyemem.'

'Barıştık mı?' diye sordu.

'Yoo.'

'Neden geldin o zaman?' diye sordu Ufuk haklı olarak. Onu merak edip geldiğimi düşündüyseniz, çok kırılırım.

'Otobüse binecek param yok. On lira verir misin? Borç.' dedim elimi uzatıp. Benimle karakola gelmeyi biliyordu madem, işe yarasın...

Ufuk cüzdanından çıkartıp yirmi lirayı uzatırken, köşesinden çıkan on lirayı çekip aldım.

'On yeter, sağol. Okulda veririm.' diyerek onu bıraktım ve yürümeye devam ettim.

🎈

Ufuk'la birlikte ayrı ayrı ama aynı otobüsle okula geldiğimizde, benim bu saatten sonra girebileceğim herhangi bir dersim kalmamıştı.

Kantinde eşyalarımla birlikte bekleyen Deniz'i bulup, ona kısaca bir özet geçtikten sonra otoparkta beklemesini söyleyip boynumdan yana doğru astığım çantamdan on lira alarak kütüphaneye yöneldim.

İki bina arasındaki mesafe yürümekle bitmeyecek gibi geliyordu. İsteksizce yürüdüğüm için hele, mesafe gözümde büyüyor da büyüyordu. Şansıma, Destina, Göksel ve Ufuk'la bahçenin tam orta yerinde karşılaştık.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin