Wei Wuxian, Lan Wangji'nin kendisinden bir şey sakladığını hissediyordu. Bir şey söylemek istiyor ama söylemek üzereyken vazgeçiyor gibiydi. Oda da olan atmosfer garipti.
Daha fazla dayanamadı ve konuştu.
"Lan Zhan.. eh sorun ne?"
Lan Wangji ona bakmadı ve hatta gözlerini önünde olan kağıtlardan ayırmadı.
"Lan Zhan? Hanghunag-Jun? Lan er ge? Bana bakk~"
"Şunu söyleme... Wei Ying"
Wei Wuxian bir şey söylemedi.. suratını asıp önünde olan güzel adamı çizmeye devam etti.
"Güzel yüzünü asma. Yanıma gelir misin?"
Wei Wuxian, onaylar bir ses çıkarıp Lan Wangji'nin oturması için uzatığı mindere kısaca göz attı. Ayağı ile minderi ileri doğru tekmeledi ve Lan Wangji'nin kucağına yerleşti.
"Böyle daha iyi.."
Lan Wangji'nin kucağındaki adam keyiften gözlerine kadar gülümsüyordu.
Wangji yukarı doğru baktı. Wei Wuxian yine o güzel gülümseme ile kendisine bakıyordu. Göğüsünden aşağıya bir sıcaklık akmıştı.
"Wei Ying."
"Efendim?"
"Sana bir şey vermek istiyorum."