Gitmem lazım

964 108 97
                                    

Yibo saatlerdir eli kalbinin üzerinde olacak şekilde oturmuş, gördüklerini düşünüyordu.

Wei Wuxian gözlerinin önünde ölmüştü. Acı dolu yüzü ile ölmüştü. Birlikte kurdukları hayalleri arkada bırakarak ölmüştü...

Jongin ve Hua Cheng uzun zamandır odadan çıkmayan arkadaşlarına bakmak için kapıyı çalmadan odaya girdiler.

Gördükleri adam, tanıdıkları Yibo gibi değildi. Bir gecede çökmek bu kadar basit olabilir miydi?

Hua Cheng yatağa doğru endişeyle ilerledi ve Yibo'ya hafifçe dokundu. Yibo'nun yüzü birçok dugu ile dalgalanıp duruyordu.

"Yibo? İyi misin?"

Yibo, önceki hayatından da yanında olan adama çevirdi bakışlarını. Bu kadar tepkisiz ve soğuk olması, Hua Cheng'e korkutmuştu.

"Yibo??"

"Cheng.. koruyamadım. Yine yok ettim ve yok olmasına sebep oldum."

"Ne? Ne dediğini anlamıyorum."

"Benim gitmem lazım."

Yibo titreyen vücudu ile yataktan kalktı.

Hua Cheng arkadaşının daha önce de böyle delirdiğini hatırlıyordu. Ona engel olmak için sıkıca kolunu tutu.

"Yibo iyi değilsin. Hastaneye gidelim tamam mı?"

Yibo şaşkın ve boş bakışlarını arkadaşının yüzüne çıkardı.

"Onu görmem lazım.. Cheng onu görmem lazım. Elimi kalbinin üzerine koyup, kalbinin attığından emin olmam lazım. Dudaklarımı vücudundan gezdirip hala sıcak bir ten'e sahip olduğunu hissetmem lazım. Cheng benim ona dokunmam lazım."

Yibo dokunmak istediği teni düşündükçe, karıncalanan ellerini yumruk haline getirip sıktı.

"Lütfen.. lütfen ona götür beni."

Öyle çaresiz çıkmıştı ki sesi.. Hua Cheng ne yapacağını bilemedi. Jongin de şaşkınlık içerisinde önünde olan sahneyi izliyordu.

"Lütfen.."

Hua Cheng arkadaşının koluna girdi.

"Tamam.. söyle nereye gitmek istiyorsun. Söz veriyorum seni götüreceğim."

"Xiao Zhan, beni Xiao Zhan'a götür."

Cheng, Jongin'e döndü.

"Adresi sen de var mı Jongin.."

Jongin kafası ile hemen onayladı.

"Evet."

Cheng acele ile kapıya yönelen arkadaşını tutu.

"Bekle Yibo.. önce ceketini giy ve kendini biraz toparla."

Yibo, ciğerlerini acıtacak kadar derin bir nefes aldı ve Jongin'in ona uzatığı kot ceketi hızla giydi.

"Gidelim."

Jongin dış kapının tokmağına elini uzatmıştı ki, zil çalmıştı.

Kapıyı açtığında ise karşısında Xiao Zhan ve arkadaşı olduğunu düşündüğü kişileri gördü. Xiao Zhan, Wang Yibo'dan daha dağılmış görünüyordu. Kızaran burnu ve ağlamaktan kızarmış gözlerini, Jongin'e dikmişti.

Jongin kenara çekildi ve arkasında olan Yibo'nun, Xiao Zhan'ı görmesini sağladı.

Yibo titreyen dizleri ile Xiao Zhan'a yaklaştı.

Kyungsoo, her an düşecek gibi duran arkadaşının ince beline kolunu sardı ve neden burada olduklarını ev sahiplerine açıklamaya çalıştı.

"Üzgünüm.. birden kapınıza dayandık ama Zhan hiç iyi değildi."

Jongin eli ile sorun olmadığını belirtti.

"Eğer siz gelmeseydiniz, muhtemelen kapınıza dayanacak kişiler biz olacaktık."

Yibo ince belde olan elle ters bakışlarını atıp, Xiao Zhan'a yaklaştı.

Parmak uçlarını Zhan'ın yüzünden yumuşakça gezdirdi. Daha sonra iri elleri omuzlarını geçip güçlü bir şekilde atan kalp atışlarını buldu.

Zhan titremesine engel olamadı.

"Beni.. beni hatırlıyor musun Lan Zhan?"

Deli gibi özlediği adamın kendisini hatırlamamasından korkuyordu.

"Wei Ying. Benim Wei Ying'im. Sana verdiğim sözleri tutamadım. Aptalca söylediğim sözler yüzünden seni kaybettim."

Xiao Zhan hızla kafasını salladı ve ağlayarak kalbinin üzerinde olan eli tutu.

"Hayır.. kendine kızma. Geç hatırlamak benim suçum. Ben geç geldim ama bak seni buldum."

Yibo genç adamı kendisine doğru çekip dudaklarını ince dudaklara sardı.

Lian şok içinde ikiliye bakıp bağırdı.

"KYUNGSOO! MOTORCU ARKADAŞIMIZI YİYOR!"

Kyungsoo sağ eli ile Xie Lian'ın ensesine şaplak atıp onu susturdu.

"Biraz ortam bil.. birazcık ya!"

........................................................................

Bu aralar rahatsızım ve kafam pek düzgün çalışmıyor. Bu bölümün tatmin edici olmadığını biliyorum ana daha fazla bekleyin de istemedim. Eğer daha iyi bir bölüm yazarsam bunu silip onu yayınlayacağım. Hepinize çok teşekkür ederim 💜🌼

BUL BENİ Where stories live. Discover now