30. Bölüm

4.2K 40 7
                                    

1 Gün Sonra

Bilge, arabasından indi ve emniyet binasına girdi. Yanından geçen bir polis memurunu durdurdu ve gülümseyerek "Jale hanım nerede?" diye sordu.

"Şu an burada değil. Buyurun ben yardımcı olayım."

Bilge, gülümseyerek memnuniyetle polis memurunun yüzüne baktı.

"Mümkünse Muzaffer bey ile görüşmek istiyorum. Onunla konuşacağım bazı şeyler var."

Polis memuru, gülümseyerek "tabiki." dedi.

"Muzaffer beyin ziyaretçi hakkı var nasıl olsa."

Bilge, "teşekkür ederim." dedi ve görüşme odasına geçti. Beş dakika sonra da Muzaffer odaya girdi. Sandalyeye oturdu. Hemen konuşmaya atıldı. 

"Oğluna söyle, rahat dursun. Aklını başına devşirsin. Benim emirlerimi yerine getirsin. Yoksa sonuçlarına karışmam."

Bilge, sinirle güldü ve "sen bana emir veremezsin." dedi.

"Burada kimin patron olduğu açık ve net bir şekilde ortada."

"Ortada olduğunu pek sanmıyorum. Zira Jale senin benim patronum olduğunu bilmiyor."

Bilge, imayı anlamıştı. Bir süre kaşları çatık bir şekilde sessizce Muzaffer'i süzdü ve ardından "ne istiyorsun?" diye sordu.

Muzaffer, öne doğru atıldı ve sinirle sesini yükseltti.

"Aras'ın işlerin başına geçmesini sen istiyordun ama Aras bunu kabul eder gibi görünüp beni polise gammazladı. Bu da senin oğlunu işe sokma çaban yüzündendi. Senin yüzünden ben içerideyim şu an ve beni çıkarmazsan bildiğim her şeyi polise anlatırım. Aras'ı da bir daha göremezsin. Belki onu öldürtürüm."

Muzaffer, son sözlerini sırıtarak ve sandalyesine yaslanarak tehditkar bir şekilde söylemişti.

Bilge, Muzaffer'in blöf yaptığını düşündü ama yine de sinirlendi ve gülerek "yapamazsın." dedi.

"Beni polise gammazlarsan sen de yanarsın. Sessiz kalırsan da elde delil olmadığı için iyi bir avukat sayesinde çok kolay bir şekilde buradan çıkarsın."

"Aras delil bulmak için evime girmişti dün hatırlarsan. O delili bulsaydı hepimiz biterdik. Neyse ki bütün belgeleri yok ettim ama yine de diken üstündeyim. Patlayan sevkiyattan bir şey çıkarsa biterim."

Bilge, başını iki yana sallayarak "bir şey olmayacak." dedi.

"Sen onu bunu boş ver de oğlum ve Cengiz iyi mi onu söyle!"

Muzaffer, dişlerini göstererek güldü ve "merak etme!" dedi.

"İkisi de Nur'un misafirleri ve gayet iyiler. Sevgilileri ile konuşmalarına da izin verdik üstelik. Tabi dikkat çekmemek için bunu yaptık ama olsun. Yine de iyi niyetliydik bence"

Bilge, Muzaffer'in bu sefer de rahat ve alaycı tavırlarına sinirlenerek kaşlarını çattı ve "iyi." dedi. Ardından Muzaffer'in sorusuyla bir hayli şaşırdı.

"Evlilik iptal olmadı değil mi? Senin gibi bir dünürü kaybetmek istemem."

Bilge, dişlerini sinirle sıktı. Muzaffer'in alaylı tavrına bir hayli sinirlenmiş, hala böyle bir şeyin olabileceğini nasıl düşündüğüne bir anlam verememişti. Üzerine atılmamak için kendisini zor tutuyordu.

"Senin kızının benim oğluma aşık olduğunu anlayabiliyorum Muzaffer. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Senin, sadece çıkar için değil aynı zamanda kızının mutluluğu için bu oyunu oynadığını biliyorum. Fakat şunu söylemeliyim ki senin kızın ne kadar güzel olsa da benim oğlumun gönlü başkasına ait ve ben artık aralarına girmeyeceğim. Ve en önemlisi de oğlumun bu işlere girmek istememesine de saygı gösterip arkasından iş çevirmeyeceğim."

Muzaffer, "anlıyorum." dedi ve Bilge'nin gözlerinin içine baktı. Ardından güldü.

"Babaanne olmak yumuşatmış seni."

Bilge, gülümsedi ve "belki de." diyerek ayağa kalktı. Ardından bulunduğu mekanı terk etti.

Muzaffer'i, Bilge'nin ardından Nur ziyaret eden kişi kızı Nur oldu. 

Nur, umut dolu bir şekilde gülümseyerek "merhaba babacığım." dedi. Sandalyeye oturdu. 

"Nasılsın? Sağlığın sıhhatin yerinde mi?"

Muzaffer, gülerek "beni boş ver!" dedi. Öne doğru eğildi.

"Aras'ı ne yaptın sen? Onu söyle!"

"Hala depoda misafirimiz. Ne yapacağım konusunda senden tavsiye almak için geldim."

Muzaffer, kızının gözlerinin içine baktı ve "sen bu Aras'ı gerçekten seviyor musun?" diye sordu.

Nur'un gözleri dolmuştu. Güçlükle yutkundu ve dudağını ısırarak başını aşağı yukarı salladı.

"Onu okulda, Venüs'ün yanında ilk kez gördüğüm zamandan beri seviyorum."

Muzaffer, gülümsedi ve "o zaman Aras'ı öldürerek ona bir ceza veremezsin." dedi. Ardından sırıttı.

"Ama intikamını almak için bütün bunlardan sorumlu olan Naz'ı rahatlıkla öldürebilirsin."

Nur, babasının bu isteğine şaşırmadı. Başını iki yana sallayarak "hayır." dedi.

"Ne Aras'a ne de onun çevresindekilere zarar veremem. Onun üzülmesine katlanamam."

"O zaman sen Aras'ı hiçbir zaman elde edemezsin. Ben de Bilge'nin koltuğunu."

Nur, başını eğdi ve "haklısın." dedi.

"Aras, Naz'a o kadar aşık ki başkasını gözü görmüyor. Telefonda Naz ile konuşurken onun Naz'a ne kadar aşık olduğunu ve zor kullanmadan onu elde edemeyeceğimi gayet iyi anladım."

Muzaffer, Nur'un gözlerinin içine baktı. Suyundan bir yudum içtikten sonra geriye yaslandı.

"Ama onu öldürmek de istemiyorsun. Peki planın nedir?"

Nur, Muzaffer'e baktı ve "öldürmek isteyip istemediğimi bilmiyorum." diye yanıt verdi.

"Naz'ı öldürürsem Aras'ın üzüleceğini biliyorum ama onu öldürmezsem Aras ile bir ihtimalimiz olmayacağını da biliyorum. Kaldı ki Naz'ı öldürürsem Aras beni nasıl sevebilir ki?"

Muzaffer, dişlerini göstererek sinsi sinsi güldü ve "tabi ki de öldürdüğünü belli etmeyerek." dedi.

"Bir kaza süsü verirsen Aras sana inanacaktır. Sonrası ise senin cazibene bağlı."

Nur, şaşırdı ve "kaza gibi bir şey mi?" diye sordu.

Muzaffer, sırıttı ve "tam üzerine bastın." diye yanıt verdi ve kollarını masanın üzerine koydu ve hemen ardından öne doğru, dirseklerinin üzerine eğildi.

"Naz'ı bir araba kazasıyla öldüreceksin. Araba tabiki senin olmayacak ve suçu adamlarımızdan birisi üstlenecek."

"Ya Aras kaza olmadığını anlarsa?"

Muzaffer, Nur'un eline uzandı ve "neden bu kadar çok korkuyorsun kızım?" diye sordu.

"Daha önce bir insanı öldürmüşlüğün var. Hem de bir değil ta kaç kere. Aras'ın sevdiğini öldürmekten korkuyorsan korkma! Çünkü o bu cezayı bize ihanet ederek hak etti."

Nur, bir süre sessizce bekledi ve ardından "tamam, yapacağım." dedi. Ayağa kalktı.

"Naz'ı öldüreceğim ve suçu başka birisine üstlendireceğim."

Muzaffer, gülerek "ha şöyle!" dedi.

"Sen babacığını dinlersen her şeyi başarırsın güzel kızım benim."

Nur, gülümsedi ve başka bir şey söylemeden çıktı gitti.

🕊Bölüm Sonu🕊

Film Önerisi: Wolwerine serisi
Dizi Önerisi: VisaVis
Kitap Önerisi: Bir Çöküşün Öyküsü (Stefan Zweig)
Şarkı Önerisi: Vursalar Ölemem (Melek Mosso)

Sahte İzdivaç (+18 Erotizm) (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now