2. Bölüm-"KURŞUN"

25.4K 934 4.1K
                                    

Selam! Nasılsınız?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar...

2. Bölüm- "Kurşun"

●●●

Kokusu geçmişten gelen adam...

&

Bazen kendini bir kum tanesi gibi hissedersin, en ufak bir rüzgarda savrulup gidecekmiş gibi. Kendini akışa bırakır, hiçbir şey yapamaz, düşünemezsin. İçinde bulunduğun durum başlı başına bir karanlıktır. Adım atmaya korkarsın. Her taraf karanlık, nereye gideceksin ya da gidebileceğin bir yol var mı? Kestiremezsin.

İşte o zaman rüzgar essin, yanlışta olsa bir tarafa ilerleyeyim istersin.

İstiyordum... Ben yanlış veya doğru, bir şey yapmak istiyordum. Artık doğru hamleyi beklemek istemiyordum.

Yanlışta olsa bir yola adım atmam gerekiyordu ve ben o adımı atacaktım.

Serkan arabasına binip uzaklaştığında yerdeki silahıma doğru yavaş adımlarla ilerleyerek yerden aldım ve tekrar belime yerleştirdim.

Gözlerimdeki nemi tamamen sildim ve bir şey olmamış gibi omuzlarımı kaldırarak kendimden emin adımlarla, adamlardan birisinin getirdiği arabama doğru yürüdüm.

Arabanın anahtarı üzerinde olmalıydı. Kapıyı açacakken bir başka el tekrar ittirerek kapattı. Kapıyı kapatan el hala oradayken diğer elinide arabaya yaslayınca bedenim onun bedeni altında kalmıştı.

Gecenin karanlığında, sokak lambalarının aydınlatmadığı bu tarafta, kim olduğunu kestiremiyordum. Fakat sanki her gün başıma geliyormuş gibi sakindim. Kendini belli edecek herhangi bir şey vermesini bekledim.

"Merhaba, ecelim."

Duyduğum sesle beraber kaşlarım hızla çatıldı. Bu, o adamdı. Beni tuvalete kilitleyen kişiydi. Eğer bu gereksiz herif bana engel olmasaydı, şuan bambaşka durumda olacaktım. Erdem'i yakalamış olacaktım. Öfkeyle, dişlerimin arasından konuştum.

"Senin yüzünden," Sözlerimden sonra duraksadım. Adam hiçbir tepki vermeden beni izliyordu. Karanlıkta gözlerimin içine bakan yeşil hareleri bir alev topu gibi parlıyordu. Öfkeyle ellerimi karnına koyarak ittirdiğimde bir kaç adım geriye gitti.

"Her şey mahvoldu!" Diye bağırarak devam ettirdim cümlemi. Başını iki tarafa çevirerek etrafa bakındıktan sonra kolumdan tutarak çekiştirmeye başladı.

"N'apıyorsun, bırak!" Ayaklarımı öne doğru dayayarak yürümemeye çalışıyordum fakat onun gücü karşısında benimkinin bir etkisi kalmıyordu.

"Sessiz ol." Dedi sakince. O beni kolumdan tutup bir yere götürürken sessizce ilerlemeliydim doğru ya! Bende sanki birisi zorla götürüyormuş gibi konuşuyordum. Ay çıldıracağım! Bu adam aptal mıydı?!

"Nereye gidiyoruz, bıraksana?"

Birden durarak bana doğru baktı. Öfkesini kontrol etmeye çalışır gibi bir hali vardı. Bu sinirle parlayan gözlerinden ve hareketlerinden rahatça anlaşılıyordu.

"Korkma seni kaçırmıyorum, sadece konuşacağız."

Hay Allah senden razı olsun ya!

Ondan korktuğumu mu düşünüyordu gerçekten? Hem konuşmak istiyorsa pekala burada da konuşabilirdik.

"Bende kaçırıyorsun sanmıştım bak şimdi çok rahatladım. Ulan manyak mısın, bırak!" Diyerek kolumu çekmeye çalıştım. Tekrar yürüyerek bir arabanın yanında durdu.

ESARET Where stories live. Discover now