9. Bölüm-"İNTİKAM"

10.8K 514 873
                                    

Selamlar! Nasılsınız?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar...


9. Bölüm-"İNTİKAM"

&

Kendi yaktığı ateşin küllerinde boğulacaktı...

●●●

Küçük bir kafenin önünde durduğumuzda arabadan inerek bahçeye taşmış olan masalardan birisine oturduk. Yiğit bir garson çağırıp kahvelerimizi sipariş ederken gözlerim üzerinde olmasına rağmen bakışlarım onda değildi. Birkaç dakikalik sessizlikten sonra gelen kahvelerle beraber gözlerimi ondan ayırdım. Kahveme odaklanacakken Yiğit'te kendi aklına dolanan ipi görmezden gelmeyi başararak bana yönelmişti.

"Niye kahvaltı etmiyorsun?"

Niye ikidir yemek yeme düzenime karışıyorsun?

"Öyle alıştım."

"Nasıl öyle alıştın?" İkinci ve asla son olmayacağını bildiğim bu sorusuna da bir cevap vermiştim. Sabrım takdire şayandı.

"Kahvaltı etmeyerek kahvaltı etmemeye alıştım."

Kaşları havalandı. "Eylül..." dedi berbat bir cevap olduğunu bana anlatmaya çalışarak. Ona göz devirerek kahvemi içmeye devam ettim. Yiğit'in yüzündeki eğlenir ifade yok olurken ciddi bir konuşma yapacağının habercisi olan birkaç mırıltı çıkarttı.

"Sadece bir soru soruyorum, neden bana cevap vermiyorsun?"

"Çünkü bilmen gerekmeyen şeyleri merak ediyorsun." Ona cevap vermek zorundaymışım gibi davranmasına katlanamıyordum. Özel hayatımı merak eden o'ydu ve hakkı varmış gibi sinirleniyordu.

"Kahvaltı etmemenin sebebini sordum Eylül. Sanki söylersen dünya savaşı başlatacakmışsın gibi davranıyorsun." Kahvemden bir yudum aldım. "Günlerce beraberiz. Sıkıldım ya sohbet edelim, ben sosyal bir insanım!"

"Başkalarıyla sosyalleş, uğraşma benimle."

Yiğit inat etmiş gibi arkasına yaslandı. "Hayır." dedi kararlıca. "Seninle uğraşacağım. Seninle sohbet etmek istiyorum ve edeceğiz."

"Tamam." Onu fazla ciddiye almadan verdiğim cevapla Yiğit'in gözleri kapandı ve birkaç saniye sonra geri açıldı. Bu zamana kadar benim ondan daha inat olduğumu anlamayacak kadar aptal değildi. Ama unutmaması da gerekiyordu.

"Erdem'in adamı uyanmış." Dün zincirleme kazaya kurban ettiğim adamdan bahsediyordu. Ölmemesi güzel bir haber miydi bir an kararsız kaldım. Başımıza bela olacaktı ama eğer ölseydi artık bir katil olarak hayatıma devam edecektim. Yiğit benimle aynı şeyi düşünmüş olacak ki, "Ölseydi pişman olur muydun?" diye sordu.

"Vicdanım sızlardı," diye mırıldandım. "Kendime karşı bakışım değişirdi belki ama hayır..." Gözlerimi gözlerine diktim. "Pişman olmazdım."

"Serkan için değerdi yani."

"Tartışılmaz bile." Yiğit beni oldukça ciddiyetle dinledi ve aynı ciddiyetle karşılık verdi.

"Senin birisine değer veriyor olman benim için çok hayret verici bir durum."

"Neden? Ben robot muyum?"

"Aksini gösteren tek bir haraketin yok, biraz daha böyle olursa robot olduğuna ikna olacağım." Ufaktan gülümsedim ve kahveme çevirdim gözlerimi. Birkaç yudum aldım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 19 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ESARET Where stories live. Discover now