Özür Dileriz

287 27 8
                                    


Selam sevgili okurlarım bir konuyu açıklık getirmek isterim Afrayı yanlış anlayanlarınız var Afra tanımadığı kişilere karşı soğuk ama sevdiklerine karşı böyle değil. Kaba davranmaz. Örneğin ikizi Uğur gibi hala tam alışamasa da onu seviyor. Bu yüzden tam olmasa da iyi halini ona açıyor. Neyse kafanızı karıştırmak istemem. Şimdi Didem'in anlatımıyla okuyalım.

Didem'den

   Afra'nın o hali aklımdan çıkmak bilmiyor. Arkadaşımın bunu yapması imkansız diyorum, yapmaz o diyorum ama o sahne gözümün önüne gelip duruyor. Yok ben daha fazla dayanamayacağım. Gidip o çocuğu araştıracağım. Ayağa kalktım ve hemen Emre gilin odasına gittim. Kapıyı tıklattım ve beklemeye başladım. Kapıyı emre açtı.

Emre: Aaa Didem hoş geldin gel hadi içeri.     İçeri girdim ve kendimi koltuğa bıraktım. İkisi de başka kanepeye oturmuş benim diyeceklerimi bekliyorlardı.

Didem: Ben Afra'nın böyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Gidip o çocuğu araştıracağım. 

Kutay: İyi araştıralım bakalım. Ama bu gerçeği değiştirmez.

Emre: Bence de araştıralım. 

Didem: Hadi o zaman dedektifçilik zamanı.      O oğlanın olduğu yere gittiğimizde yine Afra'nın yanındaydı. Afra ona bir şey söyleyip yanından ayrıldı. Hemen ilk gördüğüm kişinin yanına gittim ve

Didem: Şu oğlanı tanıyor musun?

Kız: Elbette onu tanımayan mı var. O Toprak Kralın oğlu. Ayy çok yakışıklı değil mi?

Didem: Sağol.     Ben ne yaptım böyle Afraya öyle söylememem gerekirdi. Emre gilin yanına gittiğimde Emre soru yağmuruna tuttu beni.

Emre: Eee o kimmiş? neciymiş? kızım konuşsana. Niye yakınlarmış? 

Didem: Ayy Emre 2 dakika sus kafamı şişirdin.

Emre: Kızım sen de söyle susuyorsun anca

Didem: Tamam konuşuyorum. O oğlan-

Afra'dan

    Lavaboya gitmek için Uğurun yanından ayrıldım. Bu gün eğitim günüydü çok yorucu olacaktı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Uğurun yanına tekrar oturdum. Sohbet ederken Uğur bir garip davranıyordu. Neyse sonra hallederim. Eğitim için üstümü değiştirdim ve bahçeye indim. 

Hoca: Eveet, hoş geldiniz çocuklar. İlk önce özel eşyalarınızı kullanmanızı isteyeceğim. İlk Kutay ile başlayalım.     Kutay hocanın yanına gittikten sonra cebinden bir kutu çıkardı ve anlayamadığım bir şey yaptı. Kutu bir anda açıldı ve ok oldu. Vay canına güzelmiş eşyası. Yani görünüm olarak. 

Hoca: Kutay şimdi şurada gördüğün ok tahtasının tam ortasından vurmanı istiyorum. Ayrıca bu ok tahtalarından bir kaç tane daha var. Zaten yan yana dizili onlara beklemeden vurmanı ve tam ortasından vurmanı istiyorum.            Kutay yaya oku koydu ve derin bir nefes alıp hiç beklemeden hepsinin ortasından vurdu. 

Hoca: Aferin Kutay şimdi Emre seni alalım.      Emrede cebinden küçük bir şey çıkardı ve havaya atıp tuttu. Kılıç olmuştu. 

Hoca: Senden de şu kuklayı parçalamanı isteyeceğim.    Emre gardını aldı ve kuklaya hiç durmadan vurmaya başladı. 

Hoca: Gayet iyiydi Emreciğim. Şimdi Didem sen gel yavrum. Sen de bu kuklaya zarar ver.   Didem çubuğu çıkardı ve düğmesine bastı. Kırbaç olmuştu, etkilendim doğrusu. Didem kuklaya çok zarar veremedi ama rakibinin gücünü azaltacak kadar zarar vermişti. 

Hoca: Şimdi Uğur sen gel bakalım sen de kuklayı parçala.      Uğur Dideminkine benzer bir çubuk çıkardı ve havaya attı. Çubuk iki tarafında bıçağı olan ve ayrılabilen bir alet ortaya çıktı. Uğur baya iyiydi hakkını yememek lazım. Bildiğiniz kuklanın içinden geçti.

Hoca: Her zamanki gibi çok iyiydin Uğurcuğum. Şimdi Afra canım sen gel. Senin özel eşyanı bilmiyorum bize gösterir misin?     Zaten eninde sonunda göreceklerdi. Bu yüzden içimden görün dedim. Hoca ağzı açık bir şekilde saate bakarken öğrenciler ise şaşkınlık nidaları yükseliyordu.

Hoca: Şimdi saatin her şeyi yapabiliyor. Bunu biliyoruz bu yüzden senden oradaki aletlerden iki tanesini kullanmanı isteyeceğim. 

Afra: Tamam      Ben ok ve kılıcı kullanacağım ilk önce kılıcı hayal ettim ve elime geldiğinde kılıcın yarısı mavi yarısı da kırmızı olmuştu. Kuklaya hedef aldım ve bir tane vurdum direk parçalara ayrıldı. Bu kez oku hayal ettim ama beklediğim gibi çıkmadı garip bir şekilde yay sudan ok ise ateşten idi. Hedefimi aldım ve attım tam ortadan vurmuştum. Böyle böyle bayağı zaman geçmişti ama pek de yorulmamıştım. Uğur ile giderken 

Uğur: Gel hadi arka tarafa doğru gidelim.

Afra: Nedin ki

Uğur: Orada biraz oturalım.

Afra: Tamam o zaman.

Uğur: Bu arada eğitimdeyken nasıl oldu öyle.

Afra: Vallaha hiç bir şey bilmiyrem, men masumum.

Uğur: İllaki de komiklik yapacaksın değil mi?

Afra: Tabi ki de benim için olmazsa olma-   Sözümü kesen şey tam olarak bizimkiler tam karşımda durmuş ve buraları süslemişlerdi. Uğurun bu yersiz hareketleri demek bu yüzden. Uğura döndüğümde ben masumum bakışı atıyordu. Didem yanıma geldi ve hemen bana sarıldı. Ben sarılmasına karşılık vermeyince geri çekildi. Ne kadar affetmek istesem de sözleri çok ağırdı.

Didem: Bak gerçekten çok özür dileriz. Senin ikizin olduğunu bilmiyorduk.

Afra: Ben size demiştim bilmeden yargılamayın diye.

Emre: Afra bak biz hata yaptık lütfen bizi affet.

Didem: Hem kim benimle dalga geçecek     Daha fazla dayanamayacağım. Hemen Dideme sarıldım ilk şaşırsa da sonra hemen sarıldı. Didem'in kulağına yaklaştım ve

Afra: Enişteyi affetmem zor olacak. Gözümde düştü, görümcelik görevini de yerine getireyim yani değil mi

Didem: Afraaaa

Element Krallığının Son UmuduOù les histoires vivent. Découvrez maintenant