0.3

137 19 6
                                    

Soobin üniversiteye başladığından beri aynı rutini uyguluyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Soobin üniversiteye başladığından beri aynı rutini uyguluyordu. Sabah kalk, bitkileri sula, Odi'yi besle, kardeşini zorla yataktan kaldır, duş al, okula git, dersten çıktıktan sonra kafeteryanın köşesindeki masada tek başına yemek ye. Tabii o masa her zaman boş olmuyordu bu yüzden hayatında koşmayan Soobin  dersten çıkar çıkmaz kafeteryaya koşturarak gidiyordu. 

Bugün şanslı günündeydi geç çıkmasına rağmen masada kimse oturmuyordu. Yemeğini alıp sessizce parçalamaya başladı, her şeyi ufalayıp yemeyi severdi. Huzur içinde yemeğini yerken tanıdık ses onun yemeğinden kafasını kaldırmasına neden oldu.

"Selam hoobae! birlikte yiyelim mi?"  Bu sözlerin sahibi Çince dersinde yanında oturan yakışıklı sunbaeydi, neydi adı? Oli? Yeonkun? Yeontan...

"Yeonjun! Lucas!" Sunbaenin yanındaki uzun ve büyük gözlü esmer çocuk yanlarına gelen kıvırcık saçlı kızın alnına fiske attı.

"Şansını zorluyorsun Lucas." dedi Yuqi alnını ovuştururken. Sonra masada tabağındaki yemek ufalanmış olan çocuğu gördü.

"Selam." dedi ve masaya Lucas ve Yeonjun'un oturdu Yuqi.

"Boyun kaç?" Lucas oturur oturmaz sordu çünkü oturmasına rağmen Soobin'in denginde duruyordu hatta belki birkaç santim de daha kısaydı. Yuqi Lucas'ın kafasına vurdu. "Daha tanışmadan bu mu sorulur Lucas."

"1.85" dedi Soobin kısaca. Lucas gözünü kısarak Soobin'i inceledi, Soobin ise ifadesiz bir suratla yemeğini yemeye devam etti.

"Ben Yuqi, Yeonjun'la aynı bölümde ikinci sınıftayım."

Soobin Yeonjun'un hangi bölümde olduğunu unutmuştu.

"Bu da Lucas. Fotoğrafçılık okuyor." Yeonjun Lucas'ın yerine tanıtmıştı onu çünkü Lucas boy konusunda onu birileri geçtiğinde rekabetçi ruhu harekete geçtiğinden kaba davranabilirdi. Uzun boylu olmasına rağmen kendinden uzun olan insanlara karşı boy kompleksi vardı. Çünkü her ne kadar ortalamanın çok üstünde boya sahip olsa da ailesinin en kısa üyesiydi. Kardeşlerinin alaylarıyla büyümüştü. Bu da onu kompleksli olmaya itmişti.

"Ve bu hoobae de Çince dersinde sıra arkadaşım... Neydi adın?" Yuqi bu sefer de Yeonjun'un kafasına geçirdi.

"Ama tanışırken bana ismini söylemedi ki!" Yeonjun sızlanırken dudaklarını büzdü, annesinden yemediği dayağı Yuqi'den yemişti iki yılda.

"Choi Soobin." Yemeğinin ikide bir bölünmesinden hoşnut olmasa da artık Jisung'a tanıştım diyebileceği birileri vardı. Sonunda birileriyle tanış diye başının etini yemeyi bırakacaktı sevgili ortaokul arkadaşı.

Uzaktan sarılarak gelen Woosan Yeonjun'u görünce Soobin'in olduğu masaya doğru yürümeye başlamışlardı. Onları gören Lucas söylendi.  

"Işığı gören geliyor."

"Bunlar da Woosan... Yani Wooyoung ve San demek istedim. " Yeonjun o kadar uzun zamandır onlara Woosan diyordu ki artık gerçek adlarını unutmuştu. Birbirlerinin yanlarından ayrılmadıkları için ikisinin ismini ayrı ayrı söyleme gereği duymuyordu.

The Repeater - YeonbinWhere stories live. Discover now