1.3

67 7 0
                                    

Yeonjun Soobin'in evinin kapısının önünde arabasında oturuyordu.  Oldukça heyecanlıydı. Soobin'le ilk defa içmeye gideceklerdi. Arkadaşlıklarının bu raddeye gelmiş olması Yeonjun'u çok memnun ediyordu.

Binanın girişinde Soobin'i görünce dikkat çekmek için kornasına hafifçe bastı. Soobin Yeonjunun arabasını görünce ağır adımlarla arabaya doğru ilerledi.

''Merhaba sunbae.'' dedi Soobin arabaya binerken.

''Merhaba.''

''Nereye gidiyoruz?''

''Çok sevdiğim bir mekan var senin de seveceğine eminim.''

''Olur hadi gidelim.''

Yeonjun arabayı çalıştırdı. Akşam olduğu için trafik yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Yeonjun arabadaki sessiz ortamdan sıkılmaya başlamıştı. ''Müzik açmamı ister misin?'' diye sordu Soobin'e.

''Olur.'' dedi Soobin gözlerini yoldan ayırmadan. 

''Geldik.'' Soobin ve Yeonjun bardan içeri girdiklerinde Soobin ,Yeonjun'un da tahmin ettiği gibi oldukça beğenmişti. Duvarlar boydan boya çeşitli renk ve boyutlarda  portrelerle çevriliydi. Soobin mekanı samimi buldu. Garsonlar içeri girdiklerinde Yeonjun'a selam vermişlerdi.

''Buraya sık gelir misin sunbae?''

''Evet, ortamını çok seviyorum.'' 

İkili bir masaya geçtiler. Garson siparişlerini aldı. Soobin bir yandan içeceğini içerken bir yandan da etraftaki tabloları izlemeye koyuldu. Yeonjun da Soobini dikkatle izlemeye başladı. Artık birbirlerini tanımaya başlamışlardı fakat ne zaman geçmişten bahsetseler ya da Karina lise anılarını anlatmaya başlasa Soobin konuyu kapatıyordu. Bu da Yeonjun'un daha çok merak etmesine yol açıyordu. Ne olmuştu da Soobin bu kadar ısrarla anlatmıyordu?

''Söylesene hep böyle sessiz miydin?''

Soobin gelen soru karşısında biraz duraklasa da yanıtlar. ''Aslında hayır. İnsanlar hep sakin biri olduğumu söylerlerdi ama içime kapanık biri değildim.''

"Kesinlikle değilsin hatta aklına geleni çekinmeden söylüyorsun." Aklına Soobin'in onu ve Lucas'ı terslediği zamanlar geldi.

Sakin çalan müziğe rağmen etraftaki insanlar gürültülüydü. İkisi bir süre sessizce içmeye devam etti. Soobin oluşan sessizlikten rahatsız olmasa da Yeonjun gerilmişti onun için antrenmanda Minho ve Lucas'ın nasıl birbirleriyle uğraştığını anlattı. 

Soobin her zamanki halinden daha çok gülüyordu. Bu Yeonjun'un dikkatinden kaçmamıştı. Gülerken çocuk gibi görünüyor diye düşündü. Yeonjun takımla birlikte sık sık içmeye gittiğinden alkol toleransını yükseltmişti. Soobin ise adeta alkol tarafından çarpılmıştı.

Yeonjun Soobin'in saçlarına dokundu. "Saçını ne zaman sarıya boyattın."

"Ne zamaaan, hmmm. Lise biter bitmez, Jimin'in fikriydi."

Yeonjun bunun Karina'nın fikri olduğunu tahmin etmişti.

"Lise demişken Karina'yla aynı sınıftaydınız değil mi?" Yeonjun lise konusunu açmaya çalışıyordu.

"Evet, şu an farklı bölümlerde olduğumuz için çok mutluyum. Jimin'le aynı sınıfta olmak çok can sıkıcıydı."

"Niye? Şu an iyi anlaşıyor gibisiniz."

"Anlaşmamamızdan değildi. Erkekler hep gelip bana onun sevgilisi var mı diye soruyorlardı ve  aralarını yapmamı istiyorlardı. Kız kardeşime çöpçatanlık yapmak yapmak isteyeceğim son şey."

The Repeater - YeonbinWhere stories live. Discover now