28. Bölüm

1.2K 84 22
                                    

Özgür'ün evinde neler oluyorr?

Merak ediyorsanız buyrun okuyun :)))

Evvet oyunu biz kazanmıştık. Berk ve Hilal’se Sarp’ı suçluyordu. Ama sonuçta kazanan bizdik yani.

Yemekler hazırdı. Hilal’le mutfağa gidip yemekleri servis tabaklarına koyduk. Berk’le Harun gelip ekmeklik ve salatamsı şeyi götürdü. Hilal çorbayı içeri götürürken Özgür geldi ve elimdeki tabakları aldı. Sonra da eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu. Tabaklardakiler az kalsın yeri boyluyordu. Düşmesin diye diğer taraftan da ben tuttum.

 “Dikkat!” dedim uyarıcı bir ses tonuyla. Sırıtarak “Seni görünce denge filan kalmıyor ne yapıyım” dedi. Yüzümde anında bir gülümse oluştu. Tam da bu güzel anın ortasında içerden ‘Çok açız, neredesiniz?’ sesleri yükseldi. Özgür salona doğru bir bakış attı. Yapacak bir şey yok dercesine omuz silktim sonra birlikte içeri gittik.

Çorbaları servis ettim. Harun tadına bakar bakmaz bana bir bakış attı.

Ne? Bir sorun mu var, kötü mü olmuş?

 Özgür de bir kaşık aldıktan sonra bana aynı şekilde baktı. “Beğenmediniz mi?” dedim çekinerek. “Hayır” dedi kafasını sallayarak “Uzun zamandır bu kadar güzel bir çorba içmemiştim” diye devam etti.

Ohh bee…

Hilal “Ben öğrettim” dedi kasılarak. Berk ise ona “Evet evet salatayı da o yüzden böyle yaptın dimi?” diye sordu. Gülmeye başladık. “Ama çok zevkliydi yaa” dedi Hilal Kıkırdayarak.

~~

Yemek boyunca Sarp’ın pek sesi çıkmadı ilginç bir şekilde. Çünkü yemek yemekle meşguldü. Masadan kalkarken bana teşekkür edip ev yemeklerini özlemiş olduklarını söylediler. Herkes kendi tabağını mutfağa taşıdı. En son Özgür’le ben kalmıştık. Ben ortalıkta kalmasın diye bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirecekken Özgür bana engel oldu. “Bırak şimdi bunları sonra hallederiz” dedi. “Peki” dedim hafif gülümseyerek. O da gülüyordu. “Ne düşünüyorsun?” diye sordum. “Gelecekte her gün birlikte yemek hazırlayacağımız zamanları düşünüyorum” dedi.

 Vayy be kulağa hoş geliyor…

Derin bir iç çektim. Eliyle nazikçe yanağımı okşadı. Hilal’in “Öhöm öhöm” diyen sesini duyduğumuzda hafifçe uzaklaştık birbirimizden. “Gelecek misiniz diye bakmaya gelmiştim. Bir şeyler çalıp söyleyelim diyorlar da” dedi. Özgür “Tamam geliyoruz” dedi ve bakışlarıyla gitmesini işaret etti. Bana dönüp “Bir daha böyle bir fırsat elimize geçerse diğerlerini çağırmayalım 2 dakika yalnız bırakmadılar” diye yakındı. Onu kafamla onayladım gülerek “Hadi gidelim” dedim. “Sen git ben bulaşıkları yerleştirip gelirim şimdi” dedi.

Yardım etmeyi teklif ettim ancak kabul etmedi. Sabahtan beri uğraşıyorsun zaten deyip beni içeri gönderdi.  Gelecekte de böyle düşünceli bir eş mi olurdu acaba?

~~

Harun Özgür’ün gitarını eline almıştı. Beni yanına çağırdı. Doğru ya benim sürpriz işi vardı. Şu Taner mevzusu çıkınca unutmuştum. Harun bana bazı küçük detayları gösterdi. Ben gitarı tutarken o da ellerimi yerleştirerek nasıl daha az yorulurum nasıl daha kuvvetli basabilirim diye gösteriyordu.

Bir süre sonra  Özgür’ü karşımda dikilmiş halde buldum. Harun’a “Müsaade eder misin?” dedi kibarca Harun da “Tabi” diyerek biraz kaydı. Özgür ikimizin ortasına oturup Harun’un yarım kalan dersine devam etti.

Durduk yere niye böyle bir şey yaptı ki? Yoksa… Yoksa beni Harun’dan kıskanıyor muydu? Yok canım onlar arkadaş sonuçta dimi?

Aslında bu olay biraz komikti. Özgür beni ona sürpriz yapabilmem için çalıştırıyordu. Özgür birkaç parça çaldıktan sonra Berk müzik çalardan slow bir parça açtı. Vakit kaybetmeden elini Hilal’e uzatıp sevdiceğim?” dedi. Hilal kalkıp kollarını onun boynuna doladı sonrada sakin bir şekilde dans etmeye başladılar. Onları izleyip çok güzel gözüktüklerini düşünürken Özgür’ün bana seslendiğini duydum. “Sevgilim ilk dansımızı etmek için sence uygun zaman mı?” bunu telefonda söylediğim şeyi ima ederek söylemişti.

 Şu ilkler mevzusu…

Ayağa kalkıp “Bence uygun” dedim. Ben ellerimi onun omuzlarına koyarken o da nazikçe ellerini belime koydu. Bu an o kadar özeldi ki… Saatlerce bu şekilde durabilirdim.

Sadece onun gözlerinin içine bakarak ve onun bana verdiği güveni hissederek…

Sarp sıkılmış bir şekilde oturuyordu. Ayağa kalkıp Harun’un yanına gitti. “Abi sana da ben kaldım yapacak bir şey yok” dedi elini uzatarak. Harun onun eline vurdu. “Olum bir git saçma sapan konuşma” dedi. Hepimizi bir gülme aldı. Slow müzikte ancak bu kadar eğlenilebilirdi doğrusu…

~~

Saat biraz ilerleyince diğerleri gitmeye karar verdi. Hilal Berk’i pek bırakmak istemedi. Baya zor ayrıldılar. Ama Özgür ve ben veda etmek zorunda değildik.

Maalesef sadece bugünlük…

Kapıyı kapatınca Özgür bana “Ben üstümü değişip gelirim sen salonda keyfine bak” dedi. “Peki” dedim gülümseyerek. Hilal de sevdiceğinden uzaklaşmış olmanın verdiği hüzünle odasına kapanmıştı (!)

 İçeri gidip sabah tam olarak inceleyemediğim kitaplığa yöneldim. Ciddi anlamda çok güzel kitaplar vardı. “Nefes kesici” diye fısıldadım kendimi tutamayarak. Arkamdan Özgür’ün “Hmm nefesinin sadece beni görünce kesildiğini sanıyordum” diyen sesini duydum. Döndüğümde kaşı benden cevap beklercesine kalkmıştı. Kollarımı bağlayıp “Bunu da nereden çıkardın?” diye sordum. Bozulacağını düşünmüştüm ancak yüzünde kibirli bir sırıtış belirdi. Ve tabi o tatlı gamzesi… Bana biraz yaklaşarak. “Bir yerden çıkarmadım sadece fark ettim.” Dedi.

Hadi canım o kadar fark edilecek kadar mıydı yani? Tamam, tamam kabul ediyorum onu görünce nefesim kesiliyor olabilir.

Biraz daha yakınıma gelerek “Hala öyle olmadığını mı ima ediyorsun?” diye sordu. Beni deniyor muydu şu anda? “Aaa tamam belki birazcık olabilir” dedim utanmamı engelleyemeyerek. “Bu huyunu çok seviyorum” dedi güzel sesiyle. “Hangi huyumu?” dedim merakla. “Bir şeyleri uzatmayı sevmiyorsun” dedi. Kafamı sallayarak onayladım. Sonra da huyuma uygun olarak sabahki olayı uzatmamaya karar verdim. Alnımı onunkine yasladım. Bu hareketim karşısında Özgür baya şaşırmıştı.

 Bir dakika bu gerçekten ben miydim?

Evet bu bendim ve karşımdaki de sevgilimdi. Aslında biz demek daha doğruydu.

Ve… Olmazsa olmaz içeriye bilmem kaç dakikadır odasında olan Hilal girdi. “Ovvv üzgünüm üzgünüm sadece yatacağımı söyleyecektim” dedi ve salondan hızla çıktı. Özgür’le birbirimize bakıp gülmeye başladık. Sinirimiz bozulmuştu. “Hadi sen de yat artık” dedi alnıma bir öpücük kondurarak. “Tamam sen de çok geç yatma” dedim bende ve yanağına bir öpücük kondurdum. “İyi geceler sevgilim” dedim ardından “Tatlı rüyalar sevgilim rüyanda beni gör” dedi ben kapıya yönelmişken.

 Bir rüyanın tatlı olması için içinde sen olmazsan olmaz ki zaten…

Tüh yine olmadı :)))

Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Bugünlük bu kadar iyi akşamlarrr :)))

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin