46. Bölüm "Gel benimle!"

930 63 4
                                    

Yeni bölüm bildirimi!

Finalden önceki bölümü paylaşıyorum. Bunu yapmayı özliycem...

İyi okumalar :)

Yorucu ama güzel bir gündü. Ben yatağıma uzanmış vaziyetteyken Hilal "Şu Harun-Kübra meselesini araştırmak lazım dedi. Doğrularak "Ya Hilal aslında ben..."söyleyip söylememekte kararsızdım. "Sen ne?" diye üsteledi. "Emel ve Kübra'yı konuşurken duymuştum. Harun'u Kübra'ya ayarlamaya çalışıyorlardı." Dedim. "Ve bunu bana söylemedin öyle mi?" dedi bozularak. "Ya ne bileyim gerek duymadım işte. Ama çıkmaya başladıkları gün Kübra'ya onu gerçekten sevip sevmediğini sordum. Şaşırdı ve bana bunları sorduğunu duysa Özgür ne der filan dedi. Sanki biraz tehdit eder gibiydi." Dedim içimdekileri dökerken. Hilal "Bak sen şunaa" dedi elini çenesine koyarak düşünürken. Bugün duyduklarımıza da bakılırsa gerçekten garip davranıyor" dedi. Canım sıkılmıştı. Harun'un üzülmesini istemiyordum. "Biri Harun'la konuşmalı" dedi bana bakarak. "Hayatta olmaz! Ben konuşamam" dedim ellerimi havaya kaldırarak. "Esin sen benden daha yakınsın sen konuşacaksın" dedi bu sefer. "Ya beni yanlış anlarsa" dedim kafamı yana eğip bana acı bakışları atarak. "Yok yok Harun anlayışlı çocuktur" dedi ve konuyu kapattı.

~~

Bugün günlerden pazardı. Okul olmadığı için Harun'u arayıp görüşüp görüşemeyeceğimizi sormam gerekiyordu. Bir yandan da Kübra'yla planları varsa aramam sıkıntı olabilirdi. Telefonumu elime aldığımda Hilal de başımda dikiliyordu. Harun "Alo Esin?" diye açtı şaşkınlığını belli ederek. "Harun... Şey naber?" dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "İyi sen?" diye sordu. "Bende iyiyim. Eğer bugün... Yani müsaitsen... Kısa bir süreliğine görüşebilir miyiz?" diye garip bir cümle kurdum. "Tabii, bir sıkıntı yok ya?" diye sordu bu kez. Ne denir ki şimdi buna? "Buluşunca konuşuruz. *** kafede buluşalım olur mu?" diye cevap verdim. "Peki, Görüşürüz" dedi ve telefonu kapattı.

Off hadi bakalım başa gelen çekilir...

~~

Ben kafeye vardığımda Harun oradaydı. "Çok bekletmedim ya?" diyerek oturdum. "Yok ben de yeni geldim zaten" dedi söyleyeceklerimi bekleyerek. "Bu duydukların pek hoşuna gitmeyebilir" diyerek başladım ve bildiğim duyduğum her şeyi anlattım.

Harun kaşlarını çatmıştı. "Yani sen bana Kübra'nın sırf bir grupta çalıyorum diye mi benimle çıktığını söylemeye çalışıyorsun?" dedi biraz da suçlar gibi. "Bilmiyorum ama öyle gözükmüyor mu? Sana zorla bir şeyler yaptırmaya çalışması filan biraz takıntılı gibi sanki..."derken pişman oldum. Biraz ileri gitmiştim. "Esin kız arkadaşım hakkında konuştuğunun farkında mısın?" dedi bana inanamıyormuş gibi bakarak. "Üzgünüm böyle söylemek istememiştim fakat sende bir şeylerin ters olduğunu fark etmedin mi?" diye sordum beni anlamasını isteyerek. Kafasını sallayarak "Senden beklemezdim" dedi ve masadan kalktı. Hayal kırıklığından çok kızgınlık vardı sanki onda. Peki neyin kızgınlığı?

~~

-Özgür'ün bakış açısı-

Uzun zamandır ilk kez güzel bir güne uyandım. Keyifle kalkıp Esin'i aramaya karar verdim. Ancak telefonu meşguldü. Sabah sabah kimle konuşuyor bu kız? Kendi kendime "Sakın Özgür, artık kendine hakim olacaksın" diye tembihte bulundum.

Hazırlanıp çıktım. Şansımıza bugün hava çok güzeldi. Açık havada bir şeyler yapabilirdik. Kaldırımda yürürken bir çiçekçinin yanından geçtim. Ben Esin'e hiç çiçek almamıştım. Geri gelerek en güzel çiçekleri almak istedim.

Peki ama...

~~

Yurda doğru yürürken yolda Harun'u gördüm. Beni görmemişti ve acele acele gidiyordu. Onu böyle görünce şaşırdım. Yanına mı gitmeliydim yoksa yalnız mı bırakmalıydım? Etrafa bakınınca yandaki kafeyi gördüm buradan çıkmış olmalıydı. Bir anda bakakaldım. Kapıdan şuanda çıkmakta olan kız... Esin miydi?

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin