ESİNTİNİN KÖKLERİ

72 12 5
                                    


Eğer kötü bir şey olduysa iyisi olacağı için derlerdi; fakat bu benim için geçerli değildi. Bende durum, eğer kötü bir şey olmuşsa daha kötüsü olacağı içindi. Kötü şeyler bana alıştırma yapa yapa geliyordu ve bence kötü şeyler daha kötü şeyleri çekiyordu.

Son durum bu.

Odanın kapısını olabildiğince yavaşça açtım. Kafamı odadan dışarı çıkararak sağa ve sola baktığımda herhangi bir hemşire ya da sağlık görevlisi birinin olmadığına emin olduktan sonra odanın kapısını yine aynı yavaşlıkta kapatıp koridora adımladım. Yemek saatiydi. Bu yüzden herkes odasındaydı. Hasta bakıcılar bazı hastalar kendi başlarına yemek yiyemedikleri için onlarla ilgileniyorlardı. Bir hemşire ise benim yemeğimi odama bırakıp çıkmıştı. Fakat hızlı olmam gerekiyordu. Çünkü yemekler bırakıldıktan yaklaşık 20 dakika sonra ilaçlar getiriliyordu.

Odaların önünden geçerken içeriden garip sesler geliyordu. Bir şeylerin kırılıp dökülmesi de dahil. Daha önce yemek saatinde hiç odadan çıkmamıştım. Bu yüzden bu sessiz koridorda bu tür ses duymamıştım. Yemek saatleri dışında çokça alanda buna maruz kalıyordum gerçi. Bahçede, televizyon odasında, benim odada olduğum onların ise koridorda olduğu zamanlarda... Zaten olabildiğince odadan çıkmamaya çalışıyordum.

Koridorun sonuna geldiğimde sağdaki merdivenlere adımladım. Üst katta hastalar yoktu. Daha önce üst kata hiç çıkmamıştım. Fakat bazı işlerin orda döndüğünden haberdardım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde biraz loş bir ortamla karşılaştım. Aşağıya nazaran kısa bir koridoru vardı ve başka merdiven yoktu. Burası en üst kattı. Gözlerimin loş ortama alışması için birkaç saniye beklediğimde...

Onu gördüm.

Çağrı.

İlerideki pencerenin önünde elleri cebinde cama yaslanmıştı. Bana gülümsediğinde istemsizce göz devirmiştim. Onu takmayıp soldaki 2 numaralı kapıyı açtığımda burasının ilaç odası olduğunu anlamıştım. Buradan çıkıp 4 numaralı karşı odanın kapısını açtığımda ise burası daha küçük bir odaydı ve temizlik malzemeleri vardı. Odadan sinirle çıkıp derin ve içten bir of çektim. Çağrı'nın kıkırdama sesiyle ona döndüğümde yüzünde asılı kalan gülümsemeyle hâlâ aynı pozisyonda bana bakıyordu. Tam bir şey söyleyeceğim sırada yeterince zaman kaybettiğimi hatırlayarak tekrar göz devirdim ve az önceki odanın yanındaki 8 numaralı odanın kolçağını aşağı indirdim fakat açılmadı. Tekrar zorladım, yine açılmadı. Kapının üst kısmındaki küçük camdan pencere olan yerden parmaklarımın üstüne çıkarak baktığımda burasının kamera odası olduğunu gördüm.

"Allah kahretsin!" dedim elimi sertçe kapıya vurarak.

Çaresizce kapıyı tekrar zorladığımda açılmadı. Kapı kilitliydi. Belki kilitli değil de sıkışmıştır umuduyla kapıyı tekrar zorladığımda yine açılmadı. Dudaklarımı kemirerek etrafıma baktığımda Çağrı'yla göz göze geldim. Hâlâ aynı pozisyonda bana bakıyor olması sinir bozucuydu. Fakat yüzündeki gülümseme gitmişti. Kaşlarıyla karşı odayı işaret ettiğinde oraya döndüm. Orada ne vardı? Karşıdaki onun işaret ettiği 6 numaralı kapıya ilerlediğimde kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda önümde bir hazine olsa bu kadar mutlu olamazdım herhalde. Anahtar odası! Tonlarca anahtar vardı. Duvarda bir sürü anahtar asılıydı. 8 kartının altında birden fazla anahtar olmasına rağmen hepsini alıp 8 numaralı kapının önüne gittim. Birinci anahtar deliğe uymamıştı, direkt başka anahtarı denedim. Anahtar deliğe girmişti fakat dönmüyordu. Hızlıca onu da çıkartıp diğer anahtarı taktığımda deliğe uymuştu. Ardından iki defa çevirdiğimde kapı açılmıştı. Heyecanla Çağrı'ya döndüğümde o da gülümsüyordu. Aralık kapıyı ittirdiğimde elimdeki fazladan anahtarları masanın üzerine bırakıp bilgisayarın başına geçtim. Bilgisayar mouse'unu hareket ettirdiğimde ekran açılmıştı. Masaüstündeki ARŞİVLER yazan dosyaya girdiğimde bir sürü tarihteki kamera görüntüleri vardı. Kim bilir bu lanet olası yerde neler neler dönüyordu fakat kendi işime odaklanmalı başıma yeni bir dert açmamalıydım. Arama yerine geldiğimde tarihi hatırlamaya çalıştım. Annemin ölüm tarihini.

Annemin ölüm tarihini hatırlayamıyordum.

Her sene beni mahveden günü hatırlayamıyordum.

Yutkunduğumda arkamdaki nefes alış veriş sesine odaklanmaya çalıştım. Çağrı'ya döndüğümde kapının orda bana bakıyordu. Normalde dibimden ayrılmazken, hayatımda artık onu istemediğimi söylediğimde inatla yanımda belirirken bugün uzak duruyordu.

Yenice ilk defa konuşarak "9 Ekim 2004." dedi tok bir sesle.

Hızlıca arama kısmına tarihi girdiğimde önüme birden fazla kamera görüntüsü çıktı. Annemin kaldığı odayı biliyordum fakat burada sadece koridorların kaydı vardı. Odalarda da kamera olduğunu biliyordum fakat onlar anlık izlemek içindi sanırım. Annemde benim kaldığım katta kaldığı için 2. kattaki merdivenin yanındaki kamera kaydını açtım. Kamera kaydı sabahın 6'sında başladığı için rastgele ileri sardım. Fazla ileri sarmış olacağım ki hastanede alarm çalıyordu. Biri kaçtığında bu alarm çalardı. Burada kaldığımdan beri bir defa şahit olmuştum böyle bir şeye. Böyle bir şeyden haberim olmadığı için çok korkmuştum.

Kamera kaydını 15 dakika geriye aldığımda her şey normal görünüyordu. Ortalarda öylesine dolaşan, garip davranışlar sergileyen, birbirine laf atan hastalar, oradan oraya giden hemşireler... Ardından yemek saati gelmiş olacak ki hemşireler hastaları odalarına götürüyordu. 5 dakika sonra koridor bomboş olmuştu. Sıkılmıştım. Hiçbir şey olduğu yoktu. Ayrıca benim de zamanım doluyordu, yokluğumu fark etmemeleri gerekiyordu. İleri saracağım sırada o kadını gördüm.

Elimi klavyenin üzerinden çektim. An itibariyle nefes dahi alamıyordum. O, annemin odasına girdi. Çok geçmeden odadan birlikte çıktıklarında oldukça hızlı hareket ediyorlardı. Annemi görmem gözlerimin dolmasına sebep olsa da dudaklarımı ısırarak buna odaklanmamaya çalıştım. Aşağı katın merdivenlerine gittiklerinde kamera açısından çıkmışlardı. Hızlıca kamera kaydının kaçıncı dakikasında olduğuma bakarak, yine aynı tarihteki bahçe girişindeki kaydı açtım. Baktığım dakikayı açtığımda birkaç saniye sonra annem ve O göründü. Birlikte hızlı adımlarla bahçeden çıkışa yöneldiklerinde bahçe kapısındaki güvenliğe O başını hafifçe aşağı yukarı salladıktan sonra hastaneden de çıkmış oldular. Güvenlik onlar çıktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. Zaten bundan yaklaşık 15 dakika sonra da alarm çalmıştı. Nefes alış verişim hızlanmaya başladığında az önce izlediğim kayıttaki alarm sesinin şu anda çalıyor olmasıyla bu seferde nefesim kesilmişti.

Alarm çalıyordu ve benim kaçmam gerekiyordu.


***

Yakında...




ESİNTİNİN KÖKLERİWhere stories live. Discover now