2.Bölüm: Esintinin Gelişi

60 8 0
                                    


2.Bölüm: Esintinin Gelişi


Twenty One Pilots - Stressed Out


"Eskileri özlüyorum ama eskiler eskiden güzeldi."



   Bu evde büyümüştüm. Mesela ilk bu evde adım atmıştım, bu evde ilk kelimemi söylemiştim. On sekiz yıl boyunca bu evde kalmıştım. Bir zamanlar ben bu evde muyluydum, bir zamanlar ben kendimi bu evde dünyanın en şanslı insanı sanıyordum... 

On sekiz yıl boyunca kaldığım evin bahçesinde neden kendimi bir yabancı gibi hissediyorum peki?

Yusuf abi bavullarımı indirirken bende arabadan inmiş ne yapacağımı bilemez bir şekilde bahçenin ortasında öylece duruyordum. Yağmur dinmişti fakat kuru bir soğuk vardı.

"Peri Hanım, buyurun içeriye geçin. Sizi bekliyorlardır." Kafa sallayıp kapıya yöneldiğim sırada Yusuf abinin bana 'Hanım' diye hitap etmesi neden beni üzmüştü anlayamamıştım. Sanırım benim bugün üzülesim vardı. 

Kapı ziline bastığımda beş saniye sonra kapıyı Ayla abla açmıştı. "Ah Peri, hoş geldin güzel kızım!" Ayla abla bana sarılırken içimin sevgi dolduğunu hissettim. Benden ayrıldığında beni baştan aşağı süzdü ve konuşmaya başladı. "Deli kız bu ne hâl? Sırılsıklam olmuşsun." Yusuf abi yanımdan geçerek elinde bavulumla merdivenlere yönelmişti. "Tutmayayım ben seni, hadi odana çık üzerini değiştir, ben sana sıcacık bir çorba getireyim de için ısınsın." Ayla abla hızla mutfağa geçerken arkasından burukça gülümsemiştim. Hiç değişmemiş. Adımlarımı merdivenlere yönelttiğim sırada onu görmemle olduğum yere çakıldım.

Babam.

Elleri cebinde içeriden girişe doğru adımlayarak aramızda biraz mesafe bırakacak şekilde karşımda durdu. "Hoş geldin." dedi düz bir sesle. Altı yıl sonra ilk defa görüyordum onu. "Odanı hazırladı Ayla, ıslanmışsın üzerini değiştir." 

Yüzüne beş saniye kadar bir şey söylemeden baktığımda kafamı sallayıp merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden ağır adımlarla çıkarken kendimi hem çok yabancı hem de bir o kadar huzurlu hissediyordum. Tırabzanlardan tutunarak merdivenlerden çıkarken gözümün önüne istemsizce küçük Peri geliyordu. Babamla olan evde koşuşturmalarımız, her koşuşturmamızda bu merdivenden düşmelerim... Artık alışkanlık olmuştu ve bir süre sonra umursamayıp tekrar ayağa kalkıp koşuşturuyordum. Merdivenlerin sonuna geldiğimde durup eve bakma ihtiyacı hissetmiştim. Göz gezdirdiğimde ise mobilyaların çoğunun hatta duvar renginin bile değiştiğini fark ettim. 

Yabancı.

Yabancı hissediyorum.

Yabancı hissim, huzurlu hissime göre daha baskın.

Benim bu evde kaldığım zamanlar ev cıvıl cıvıl, rengarenkken şu an beyaz ve gri tonları hakim. Annem bohem tarzı sevdiği için eve de bunu yansıtmıştı. Ne çok severdim evimizi. Şu an ev sadece soğuk. Buz gibi. 

Eve bakmaya son vererek sol taraftaki koridorun sonundaki odaya adımladım. Odan dedikleri orası olmalıydı, en son orada kalıyordum. Hatta kendimi bildim bileli. Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra ışığı açtım. Şimdi yabancı hissetmiyordum işte. Herkesin kendini ait hissettiği bir yer olmalıydı ve ben bu odadan gittikten sonra bir daha hiçbir yere kendimi ait hissetmemiştim. Duvardaki boyanın rengini annemle beraber seçtiğimiz canlı sarı rengi duvarım,  yerdeki rengarenk ince halım, balkonumun yanında köşedeki salıncağım, duvardaki raflardan sarkan envaiçeşit bitkilerim, yatağımın üstündeki renk renk, desen desen yastıklarım, turkuaz rengi dolabım... Her şey aynı, hiçbir şey değişmemiş. Balkonun uzun tül perdesini iki yandan tutarak açtığımda işte o çok sevdiğim deniz manzaram beni karşılamıştı. Denizin üstündeki ay denize yansıyarak geçmişimden bana göz kırpıyordu. 

ESİNTİNİN KÖKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin