"Oldukça iyiydin." diyerek yanıma gelen Persephone ile "Teşekkür ederim." dedim.
"Zafer için kutlama yapılmalı." diyen tanrı Poseidon'un ardından tanrı Zeus, "Ya da ortalığı toparlamalıyız." dedi.
Poseidon, "Bu çok sıkıcı." derken hafifçe güldüm.
Poseidon güldüğümü fark ederek kolunu omzuma attı ve "Beni komik buluyorsun demek." dedi.
Hades kaşlarını çatarak "Poseidon!" dediğinde tanrı Poseidon kolunu omzumdan çekti ve "Bir şey yapmadım." dedi.
Poseidon, "Buna baba olmak hiç yaramadı." diye söylenirken Hades, "Senin kaç çocuğun var, Poseidon?" diye sordu.
"Aiolos, Nauplios, Bentheskyme, Kymopoleia, Asopos, Orion, Arion, Byzas, Polyphemos, Triton, Amykos, Kyknos, Lotis, Pelias, Percy. Aklıma bunlar geliyor. Unuttuğum yoktur umarım." dedi.
Hades onu onaylamayarak kafasını salladığında zamanımızın azaldığını biliyordum.
Burada zaman çok daha hızlı geçiyordu. Yani biraz daha kalırsam geç kalırdık.
"Benim artık gitmem gerekiyor." dedim.
"Tamamdır, iyi yolculuklar." diyen Hades'e "Nasıl gidebiliriz? Tahminimce bir saatten çok daha az süre kaldı. Çember kırılacak." dedim.
"Ben sizi suyun olduğu her yere ışınlayabilirim. Zeus, havanın olduğu her yere. Hades ise yeraltı olan her yere." diyen Poseidon ile heyecanla "Düşüncenin olduğu her yere ışınlanabilir miyim?" diye sordum.
"Tabii ki ışınlanabilirsin. Onları da ışınlayabilirsin." dedi Poseidon.
"O zaman görüşmek üzere." dedim ve arkamı döndüm.
Aksellerin yanına gidecekken Persephone, "Alya." dedi.
Ona dönüp "Efendim." dedim.
Persephone birkaç saniye durduktan sonra "Çok iyiydin." dedi.
"Teşekkürler efendim." dedim ve geri arkamı dönüp Aksellerin yanına gittim.
"Hazır mısınız, gençler?" diye sordum merakla.
Aksel, "Evet." derken Zagreus uzaktan bize bakıyordu.
Ona görüşürüz diye el salladıktan sonra "Hadi herkes gözünü kapatsın." dedim.
Aksel ve Metehan beni dinleyince gözümü kapattım ve "Perdesizler Kampı." diye mırıldandım.
Kendimi birkaç saniye boşlukta hissettikten sonra ayaklarım tekrar yere değince gözlerimi açtım.
Perdesizler Kampına gelmiştik.
Çevremize baktığımda her taraf karmaşa içindeydi.
Bizi gören iki genç kız yanımıza geldi ve "Sonunda geldiniz. Çember dakikalar içinde kırılabilir. Buradaki eskiler etoburlar ile bizzat savaşıyor." dedi.
"Tamam, her şey hallolacak. Sentor nerede?" diye sordum.
İki kız aralarında bakıştıktan sonra esmer kız, "Sentor, etoburlar ila savaşırken yara aldı. Durumu ciddi." dedi.
"Şu an boşta kim var?" diye sordum.
Yine esmer kız, "Polat Abi şu an ana binada olmalı. Onun yanına gidebilirsiniz." dedi.
Aksel bana baktı ve "Ben etoburlar ile savaşa katılayım. Siz de çemberi düzeltin." dedi.
Endişeyle "Dikkat et." dedim.
Aksel, "Siz de öyle." deyip dudağıma küçük bir öpücük bıraktı ve koşarak kampın girişine gitti.
Kızlar bize dedikodu bulduk dercesine bakarken Metehan'a "Hadi!" diye bağırdım.
Metehan ile ana binaya koşarken Polat Bey'i yolda gördük.
"Polat Bey!" diye bağırdım.
Polat Bey bana döndüğünde heyecanla "Ben, Hades'in kızı Alya!" dedim.
Herkes şaşkınlıkla bakarken "Annem Persephone." dedim.
Polat Bey şaşkınlıkla "Siz, o zaman..." dedi ve durdu.
"Evet, ben bir tanrıçayım. His ve düşünce tanrıçası Alya. Şimdi çemberi onaralım." dedim.
"Bu kanınızı alamamamı açıklar. Yine de sizden kan almam gerekiyor." dedi Polat Bey.
"Alın o zaman." dedim.
"Lütfen benimle ana binaya gelin." diyen Polat Bey ile koşar adımlar ile binaya gittik.
Ana binanın içine girdiğimizde büyük salonda bir sürü kazan olduğunu gördük.
"Sizin ne zaman geleceğinizi kestiremeyince çemberi onaracak büyü için hazırlıklar yapıldı." diye açıklama yaptı, Polat Bey.
"Anlıyorum." derken Polat Bey masanın üzerinden bir bıçak aldı ve "Başlayalım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember Kırılana Dek 2
FantasyMitolojik yaratıkların günümüzde de olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Peki mitolojik yaratıkları görememe sebebimiz gözümüzü kapatan bir perdeyse? Mitolojik yaratıkları gördüğünü söylediği için ailesi tarafından doktora götürülen Alya gözünde perde ol...