Tatlı

2.3K 224 110
                                    

"Aslına sana bir şey daha demek istiyorum."  diyen Mehmet Hoca'ya "Sizi dinliyorum, hocam." dedim.

"Mezuniyet töreni yarın olacak, mezun olamadın fakat aramızda olmanı isteriz." dedi Mehmet Hoca.

"Saat kaçta olacak?" diye sordum.

"Akşam yedide." diyen Mehmet Hoca ile Aksel'e baktım.

Aksel beni kafası ile onaylayınca "Hocam peki yanımızda birilerini getirebiliyor muyuz?" diye sordum.

"Tabii yanında birisini getirebilirsin. Öğrencilerimize anne ve babası harici bir kişi daha getirmelerine izin veriyoruz." dedi Mehmet Hoca.

"Teşekkür ederim, hocam. Nerede olacak? Gelmeyi çok isterim." dedim.

"Okulumuzun gösteri için anlaştığı bir mekan vardı, geniş bir bahçesi olan bir yer. Hatırlıyor musun?" diye sordu Mehmet Hoca.

"Tabii, hatırlıyorum." dedim.

"Yine orada olacak." diyen Mehmet Hoca'ya "Bir arkadaşım ile orada olacağım." dedim.

"Çok mutlu oldum, Alya. Lütfen bir şeye ihtiyacın olursa beni aramaktan çekinme." dedi Mehmet Hoca.

Böyle düşünceli bir hocaya sahip olmak bana mutluluk verirken "Hayatım üvey ailemin ölümüne rağmen oldukça düzene girdi. Yine de bir şeye ihtiyacım olursa sizi arayacağım, hocam." dedim.

"Düzene girdi derken, bilmediğim şeyler mi var?" diye soran Mehmet Hoca ile hafifçe güldüm.

"Gerçek ailemle tanıştım, hocam. Gerçek annem ve babam ile. Harika insanlar. Ayrıca sıkı dostlar edindim." dedim.

Aksel kendisinden bahsetmedim diye suratını asması gözüme çok tatlı gözükmüştü.

"Bu çok güzel bir haber, Alya. Yarınki törene onlar da katılsın. Tanışmayı çok isterim." dedi Mehmet Hoca.

Tanrı Hades ve Persephone'yi bir mezuniyet partisine götürmek mi?

Daha o kadar aklımı kaçırmadım.

"Çok meşgul insanlar, hocam. Yine de sorarım. Belki gelirler." diye yalan söyledim.

Tabii ki tanrı Hades'e "Bir mezuniyet partisine karınla birlikte ebeveynim olarak katılır mısın?" diye sormazdım. Soramazdım.

"Anlıyorum. Şu sıkı dostların arasında gönül işleri de var gibi hissediyorum. Acaba yanında getireceğin o kişi hissettiğim kişi mi?" diye sordu Mehmet Hoca.

"Belki, olabilir." dedim.

Mehmet Hoca'nın bu dediğime gülümsediğini hissettiğimde "İlginiz için çok teşekkür ederim, hocam. Yarın görüşürüz." dedim.

"Görüşürüz." diyen Mehmet Hoca telefonu kapatınca Aksel'e "Çok güzel olmalıyım!" dedim.

Aksel, "Sen zaten çok güzelsin." dediğinde "Hayır, o anlamda değil. Okulda beni ucube olarak gören çok kişi vardır. İnsan "delirdi" diye dedikodumu yaptı. Taş gibi gidip hepsini çatlatmam lazım!" dedim.

Aksel şaşkınlıkla "Böyle bir yönünün olduğunu bilmiyordum." deyince "Beni zamanla tanıyacaksın, bebeğim." dedim.

Bu dediğimin Aksel'in hoşuna gittiği belliydi.

Yatakta doğruldum ve "Hazırlık yapmalı mıyım?" diye sordum.

Aksel belimden tutup beni kendine doğru çekti.

Üzerine düşerken Aksel belimdeki ellerini sıkılaştırdı.

"Bence şimdi bana sıkıca sarılmak ve uyuman gerekiyor. Kaç kez ölümden döndün." dedi.

"Biliyorum ama çok heyecanlandım. Afrodit'in bana hediye ettiği elbiseyi giymek abartı mı olur?" diye sordum.

"Bence giyebilirsin ama senin yanında basit kalmak istemiyorum." dedi Aksel.

Aksel'in yüzüne baktım ve "Eh, gönül bu. Ota da boka da konar." dedim.

Aksel, "Hey, bu kabaydı." deyince gülerek saçlarını geriye attırdım.

"Senin de giderin var, üzülme." dedim.

"Sağ ol be."

Aksel'in bu dediğine gülümserken "Metehan yarın bizimle gelir mi?" diye sordum.

"Anne, baba harici tek bir kişi dediler." diyen Aksel'e "Annem bir tanrıça. Babam bir tanrı. Devlet okulunun hazırladığı basit bir mezuniyet töreninde ne yapsınlar?" diye sordum.

"Haklı gibisin." diyen Aksel'in göğsüne kafamı koydum ve gözlerimi kapattım.

"İyi geceler." dedim.

Aksel saçlarımın üzerine ufak bir öpücük kondurdu.

"İyi geceler, güzel gözlüm."

Çember Kırılana Dek 2Onde histórias criam vida. Descubra agora